Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…

Allahım!   Bütün hamd u senâlar, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsus ve O’nun hakkıdır. Efendimiz Hz. Muhammed’e, durulardan duru ehl-i beytine, kerem ve cömertlikte hep ilk saffı tutmuş ashabının cümlesine salat u selam olsun.

Selâm Sana Ey Nebi!..

Binler ve binler salât ve binler ve binler selâm Senin üzerine olsun ey bütün Resûllerin Efendisi!

Bütün dertler ve devaları sayısınca Efendimiz Hazreti Muhammed’e salât ve selâm eyle.

Resûl-i Ekrem Efendimiz hatırına bizi bağışla, bizi yarlığa ve bize merhametinle muamele et.

“Seni andık, seni düşündük; Allah Teâlâ’ya senin kadrini yüceltmesi için dua ve dilekte bulunduk.”  “Bizi de nurlu halkana al ey Allah’ın Resûlü!..”

Senin nezd-i ulûhiyetinde kıymeti olan bütün Salih kullara ilmin ve mâlûmâtın adedince salât ve bereket ihsan eyle ve dualarımızı onların hürmetine kabul buyur.

İçinde bulunduğumuz şu günün evvelini sulh ü salah, ortasını felah, sonunu da her bakımdan muvaffakiyetli kıl. Senden dünyanın da, ahiretin de hayrını diliyoruz, ey Merhametliler Merhametlisi!

Ey bütün istek ve dilekler Kendisine ulaşan!

Ey her şekva ve arz-ı hali duyan!

“Ey kalbi kırıkları maiyyetiyle şereflendiren!

Ey ‘Gönlü mahzunların yanındayım!’ buyuran!

Ey ihsan ve atiyyeleri bol olan!

Ey hediyeleri çok geniş olan!

Ey her varlığın rızkını ulaştıran!

Ey bela ve musibetleri kaldıran!

Ey her yana değişik mahlûkatından ordular yollayan!”

Ey hata, kusur ve günahları bağışlayan!

Ey esaret hayatı yaşayanları hürriyetine kavuşturan!

Ey Gariplerin Sahibi… Ey Mazlumların Sahibi… Ey Mağdurların Sahibi… Ey mahkumların Sahibi…” 

Masumiyetine rağmen hürriyeti gasp edilen bütün kardeşlerimizi bir an evvel hürriyetlerine kavuştur!

Mağdur kardeşlerimize öyle bir lütufta bulun ki; göz görmemiş, kulak işitmemiş ve beşer tasavvurlarını aşkın, Şânına yakışır bir iltifat-ı Sübhâniye ile onları serfirâz kıl!”

“Allah’ım! Bu mazlumları, mağdurları, zâlimlerin, münafıkların şerrinden muhafaza buyur!”

Haklarını, imkanlarını iade buyur!.. Onlar, bir kısım mutasallıtların, mütegalliplerin, mütemelliklerin tasallutuna, saldırısına, tahakkümüne maruz kaldılar; o zalimlerin ve münafıkların ellerinden onları kurtar! Ve onları salıver!”

“Ey esaret hayatı yaşayanları hürriyetine kavuşturan! Onları da hürriyetlerine kavuştur!..” “Onları eski hallerine, güzel durumlarına yeniden iade buyur!..

“Tasavvurları aşkın, sürpriz şekilde salıver Allah’ım! Ne olur?!. Ey mutlika’l-usârâ!..”

(TEVHİDNAME-122): Allah’ım! Tutuklanan, hapsedilen ve derdest edilen “mescûn” kardeşlerimize; tevkif edilen, işinden alıkonulan ve hürriyeti kısıtlanan “mevkuf” kardeşlerimize; darda bırakılan, kendisine sebepler üstü bir yardım elinin uzanmasına muhtaç olacak şekilde üzerinde baskı kurulan “muzdarr” kardeşlerimize; gadre ve haksızlığa uğramış, hak ettiği imkanlar zorla elinden alınmış “mağdur” kardeşlerimize; hak etmediği muameleye tâbi tutulan ve zâlimin gaddar eliyle zulme maruz bırakılan “mazlum” kardeşlerimize, tez zamanda serbest kalmalarını ve hak ettikleri hürriyet ve imkanlara kavuşmalarını lütfeyle. Öyle ki, bu lütfunun keyfiyeti, Sen’den gayrı “mâsivâ”dan gelebilecek iyiliklerden müstağnî kılacak ölçüde olsun!

Ey aczini itiraf ederek Kendisinin sonsuz havl ve kuvvetine dayanan kullarını bütün güzel işlerinde destekleyen!

 (Cevşen-i Kebir)

(TEVHİDNAME-56): “Allah’ım! Olup biten her şey, ancak Sen’in izin ve iraden dahilinde gerçekleşir. Ne olur bizleri ezelî ve ebedî havl ve kuvvetinle  öyle serfiraz kıl ki, başkalarının havl ve kuvvetinden bizleri müstağnî kılacak ölçüde olsun!…

Allah’tan başka ilah yoktur. Büyük Allah’tır; başka ilah yoktur, sadece Allah vardır. Allah’tan başka ilah yoktur; O’nun ortağı bulunmaz. Allah’tan başka ilah yoktur. Hamd ve mülk O’na mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur; gerçek havl ve kuvvet ancak Allah’a aittir. Allah’ın lütfu iledir.”

Sen yegâne güç ve kuvvet Sahibisin ve bizim gibi bir aciz için Senin havl ve kuvvetinden başka hiçbir dayanak yoktur. Dünyanın câzibedâr güzelliklerinin ağına düşmekten ve sıkıntıları altında ezilmekten bizi sadece Sen sıyanet edebilirsin.

Ey Cennetlerin Sahibi, dünya ve âhirette her şeyimiz olan Rabbimiz! Enîsimiz ol.. vahşetimizi gider.. sürçmelerimizi, tökezlemelerimizi görmezden gel.. hatalarımızı setret.. tevbemizi kabul buyur.. dualarımızı geri çevirme.. bu aciz bendelerini hiçbir elin ulaşamayacağı sıyanet fanusun içine al ve fakr u zarûretimizi sonsuz havl ve kuvvetinle zenginleştir.. ümidimizin sönüp gitmesine müsaade etme.. bizi uzaklığın yakıp kavuran rüzgârlarına terk etme.

Bizi, Senin bitip tükenmez havl ve kuvvetinden mahrum edip de, hiç hükmündeki kuvvet(sizliğ)imizle baş başa bırakma. Huzurunla müşerref olacağımız haşir gününde rüsva etme. Dostlarının önünde ayıp ve kusurlarımızı setret.

***

Ey Nebiy-yi Ekrem’i Hazreti Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) nusret ve düşmanlarına karşı fetih ihsan eden!  (K.K)

Yâ Fâtih.. Ey rahmet kapılarını açan, fetihler ve muvaffakiyetler nasip eden ve adâletle hükmeden Fâtih

Yâ Müfettiha’l-ebvâb.. Ey bütün kapıları açan,

Yâ Fettâh.. Ey her şeyi hikmetle açan ve adâletle hükmeden Fettâh,

(Cevşen-i Kebir)

(TEVHİDNAME-57): “Allah’ım! Bizlere gerek ruh ufkunda gerekse fizikî âlemde nezd-i Ulûhiyetinden öyle âşikâr “feth-i mübîn”ler nasib buyur ki, Sen’den gayrı mâsîvânın fetihlerini bizlere unutturacak ölçüde olsun!

Ey yokluğu, varlığıyla süsleyen, damlaya deryâların vüs’atini bahşeden, zerreye güneş olma istidâdını veren Ulu  Sultan! İslâm’ı ve Müslümanları te’yîd buyur. Yegane hak din olan İslâm’ı nur-u yakîn ve feth-i mübîn ile zafere ulaştır.

Basiret ve basarlarımızı tenvîr buyur. Vatanımızı ve memleketimizi ma’mur kıl. Hastalarımıza şifa bahşet. Bize rahmet yüklü yağmurlarını bolca lutfet ve feth-i mübîn nuru ile kalblerimizin paslı kilitlerini çözüver.!

Ey hem kudretine hem de merhametine hudut olmayan biricik Rabbimiz! Senden, nezd-i ulûhiyetinden göndereceğin mukaddes bir ruhla sinelerimizi tertemiz hâle getirmeni, basiretlerimizi keskinleştirmeni ve Seninle aramızdaki perdeleri kaldırarak mükâşefe yollarını bizim için de açmanı diliyoruz.

Ne olur, Senin büyüklüğüne layık feth-i mübînleri bizim için de müyesser kıl ve yüce katından lütuf buyuracağın ilm-i ledün ve rahmanî tecellîlerle bizim kalb kâselerimizi de doldur!

***

Ey Kendisinin biricik tasarruf sahibi olduğunu kavlî, fiilî ve hâlî ikrarlarıyla dile getiren ehl-i tevhîdin, vasıflarıyla pek iyi bilip tanıdığı Mevsûf!

Ey “ol!” emriyle kâinatta mutlak tasarruf sahibi olan ve kullarına, inanıp salih ameller işlemelerini emreden Âmir!

Ey mülkü olan bütün kâinattaki tasarruf ve idaresi her an kesintisiz devam eden Mukîm!

 (Cevşen-i Kebir)

(TEVHİDNAME-58): Allahım!  Bizlerin cirmi ölçüsünde değil Sen’in şânına yakışır şekilde bizim tasarruf yetkimize  öyle şeyler ihsan buyur ki, bizleri bütün gayr-ı meşrû tasarruf yetkilerinden müstağnî kılacak ölçüde olsun !

Allahım!

Yüce ismin hürmetine Senden, bu kullarına Samedâniyetinin mevhibeleriyle lütufta bulunmanı diliyoruz. Öyle bir tasarruf lütfunda bulun ki, biz o lütufla Senin kudretinin harekete geçirdiklerini sakinleştirebilelim ve yine Senin bu lütuflarınla bütün sakin şeyler bizim talebimizle harekete geçsin. Yine Senin o lütuflarınla harekete geçen şeyler bizim için sükûnet bulsun. Bulsun da, kendimizi bütün yönelenlerin yöneldiği noktada bulalım. Bütün dağınıklarımızı toplayayım. Aslında bizim yöneldiğim yer de, sözlerimin eriyip tükendiği yer de Senin ism-i şerifindir.

Allahım!

Bize tam bir marifet ve aşkın bir hikmet lutfet ki, mevcudâtta esrârına muttali olmadığımız hiçbir hakikat kalmasın. Ve yine o marifetle âyetlerin hakikatini idrake mâni olan bütün zulmet perdelerini kaldırabilelim. Muhabbet, sevgi, rüşd ve reşâdın müheyyicâtı ile kalblerde ve ruhlarda tasarruf edebilelim. Zâtında muhib ve mahbûb, tâlib ve matlûb sadece Sensin. Ey kalbleri evirip çeviren, tasaları gideren Rabbim! Gaybı bilen, ayıpları örten ve günahları çokça mağfiret eden yalnız Sensin. Ey Settâr-ı Ezelî ve ey Ğaffâr-ı Ezelî! Ey Ğaffâr, ey Settâr, ey Hafîz, ey Vâfî, ey Dâfi’, ey Muhsin, ey Atûf, ey Raûf, ey Azîz ve ey Selâm! Bizi bağışla. Bizi setret. Bizi muhafaza buyur. Bizi koru. Başımızdaki sıkıntıları uzaklaştır. Bize ihsanda bulun.

*** 

Ey bütün kusurlardan berî olan ve her şey Kendisine muhtaç bulunan Samed!

Ey vasıfları yüce olan; yarattıklarına benzemekten, eş ve evlat edinmek gibi hususlardan berî olan!

(Cevşen-i Kebir)

(TEVHİDNAME-59): Allahım! Kalb, sır, niyet, ruh ve zihin latifelerini temsil eden melekûtî yanımızı kötülüklerden öyle berî kıl, ayıp ve şirkten öyle bir temizle  ki, bu konuda nâkıs ve kusurlu himmetlerden bizleri müstağnî kılacak ölçüde olsun!

Allahım!

Bizi kötülüklerden ve belalara dûçâr olmaktan sıyanet buyur. Reca duygularımızı dirilt ve umduklarımızın üstünde sürprizlerinle bizi sevindir. “Ya Hû! (3 defa)” İmdadımıza âcilen, âcilen, âcilen yetiş ya Rabbî! Dileklerimize icabet buyur, icabet buyur, icabet buyur ya Rabbî!

 Allahım! Bilebildiğimiz, bilemediğimiz bütün kötülüklerden Sana sığınıyoruz.

 İlahî! Zâhirimizi bize emrettiklerine sarılmak, nehyettiklerinden de uzak durmakla, bâtınımızı da esrârınla tezyîn buyur ve bizi ağyar mülahazalarından koru. İlahî! Bütün kötülüklerden salim eyle bizi. Her türlü belaya karşı da hep bizimle ol. Kalblerimizi şikâyetten, dillerimizi de kuru iddialardan uzak tut.

“Allahım! Bilerek şirk koşmaktan Sana sığınıyor, bilemediklerimizden dolayı da mağfiretini diliyoruz. (3 defa)”

***

 Ey kullarını her türlü bela ve musibetlerden kurtarıp sahil-i selâmete çıkaran Müncî!

Yâ Rabbettahiyyeti vesselâm.. Ey tahiyyat ve selamın Rabbi

(Cevşen-i Kebir)

(TEVHİDNAME-60): Allahım! Yüce katından; başkalarının çâre ve çözümlerinden, güvenlik ve esenliklerinden bizleri müstağnî kılacak ölçüde tam bir silm u selamet, kâmil manada bir güvenlik ve esenlik lütfeyle!

Allahım!

Gönül tokluğu, iffet, hilm ü rıfk, silm ü selâmet, sıhhat, genişlik, itminan ve afiyet gibi güzelliklerden bizi cüdâ düşürme. İşlediğimiz ma’siyetler yüzünden hasenâtımızı boşa çıkarma. Altından kalkamayacağımız fitnelere maruz bırakmak suretiyle bizi imtihan etme Allahım!

Ey dillerin farklılığına rağmen her türlü sesi işiten Yüceler Yücesi! Senden korunma, emniyet, selâmet, lütuf, bereket ve kanaat istiyoruz. Fazlınla bizi Senden başkasına yalvarıp yakarmaktan müstağni kıl.

Senin haşyetinle dağların parçalanmasından, tâun ve veba gibi afetlerden, kem nazardan, vücuda gelen ağrılardan ve sâir bela ve musibetlerden korumanı; her türlü kötülük ve zarardan muhafaza etmeni; dünya ve ukbada selâmet, afiyet ve hayır ile rızıklandırmanı diliyoruz. Efendimiz Hazreti Muhammed’e, ehline ve ashâbına salât eyle.

Hamd ü sena, şükr ü minnet, medh u tebcîl, Ma’bûd-u Mutlak Yüceler Yücesi Allah’ın hakkı ve O’na mahsustur.

Dinî, dünyevî ve uhrevî işlerimizde selâmet ve afiyet ver. Bizleri Kitap ve Sünnet’e sımsıkı bağlıyken huzuruna al. Azabına maruz kalmadan, hoşnutluğunu elde etmiş olarak Efendimiz ile Cennet’te mülâkî olmayı bize müyesser kıl.

***

“Ey darda kalanların, canı gırtlağına dayananların, dergâh-ı ulûhiyetinin kapısının tokmağına dokunanların çağrılarına icabet buyuran Allah’ım!

Hâl-i pür-melâlimiz Sana ayân.. canlarımız gırtlakta ve son kelime dudakta. Hak duygusunun gönlümüzde hâsıl ettiği heyecan ve hafakandan, bâtıl duygu ve düşüncesine karşı koyma cehdi ve gayreti sebebiyle, yeryüzü bütün genişliğine rağmen daraldıkça daraldı; sadırlarımız ve nefsimiz bizi sıktıkça sıkmaya başladı.

Ne olursun bizlere tez zamanda ferec ve mahreç nasip buyur! Sensin yegâne sığınağımız ve ümit kaynağımız!..”

Allahım,

Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun.

Hâlihazırda gönüllerimiz paramparça, mahzun ve kederli. Ne olur, maiyyetini bizlere duyur! Bizi bize terk etmek suretiyle bizleri mahvettirme!”

“Kırıklarımızı sarıp sarmala.. yaralarımızı iyileştir.. ve kırık döküklerimizi gider!..”

Allahım,

Şu icabet saatlerinde başta Büyüğümüz olmak üzere kardeşlerimizin, bacılarımızın, arkadaşlarımızın, her türlü sıkıntı ve zorluk içindeki kardeşlerimizin ve ailelerinin dualarını kabul eyle; rahmet ve bereketini üzerimizden eksik etme..

***

Sonsuz “Lâ havle velâ kuvvete illa billahilaliyyilazîm” ile huzuruna geliyor, hamd ü senalarımızı arz ediyor ve dualarımızı kabul buyurmanı diliyoruz.

Yakarışlarımıza icabet buyur, Rabbimiz!

Ya Rahmân, ya Rahîm, ya Zelcelâli ve’l-ikrâm!

Zat’ın, azametin, ululuğun, Ulûhiyetin, Rubûbiyetin hakkı için.. Sıfât-ı Sübhâniye’nin hatırı ve şefaati için..

Esmâ-i Hüsnâ’n hürmeti ve şefaati için..

İsm-i A’zam’ın hürmeti ve şefaati için..

Hazreti Muhammed Mustafa’nın hürmeti ve şefaati için..

seçkinlerden seçkin ve en hayırlı kulların enbiya/evliya hürmeti ve şefaati için duamızı kabul buyur.

Bu şerefli ve mübarek isimlerin hürmetine, latîf ve celîl sıfatların hatırına Sen’den Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve O’nun mübarek aile fertlerine salât ve selam etmeni diliyoruz.

Amin