TEVHİDNÂME İLE KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİNE YOLCULUK (74.BÂB)
GÜNCELLENME TARİHİ: 10 MAYIS 2020 // 17 RAMAZAN 1441 PAZAR
(TEVHİDNÂME-74):
Allah’ım!
Bizleri “hikmet” (92) ile serfiraz kıl; tâ ki sebeplerin ruhunu kavrayalım, eşyanın perde önü ve perde arkasına muttali olalım, kâinat kitabındaki ve dinin özündeki maslahat ve gayelere vâkıf olabilelim, faydalı ilim ve salih amel beraberliğine muvaffak olabilelim. Öyle ki bizleri mâsivanın felsefelerinden müstağnî kılacak ve düşünce falsolarından koruyacak keyfiyette olsun!
***
74.BÂBIN DUASI (YAKARAN GÖNÜLLERDEN…)
Ey her şeyi yerli yerinde, hikmetle yerleştiren ve varlığın mimarisini beyanıyla resmeden!
Ey ezelî ilmiyle çizdiği kaderde her şeyi yerli yerinde, hikmetle vaz’eden Hakîm!
Ey apaçık ve tastamam bir hikmetin sahibi!
Ey her hükmünü hikmet ve adaletle ortaya koyan!
Ey yarattığı her şeye, hikmeti muktezasınca bir ölçü ve bir program takdir eden Mukaddir!
Ya Rab! Senin hikmetine ve meşîetine dehâlet ediyor ve bize sadece lütfunla muamelede bulunmanı istirham ediyoruz.
“Allahım, bize hikmetinin kapılarını aç, rahmetini üzerimize saç.”
Bizi şerefli huzuruna yakın, pâk şeriatına tutundur ve envârının feyezânı ile fazlından kalbimize atacağın hikmet ve ilimlerle donat.
Basarlarımızın ufkunu hikmetinin beyan nurlarıyla aydınlat.
Mağfiret buyurursan biliriz ki, Sen hiç şüphesiz Azîz ve Hakîm’sin; tam hüküm ve hikmet sahibisin.
Allahım! Hikmet, güzel nasihat, re’fet ve rahmetle gelen Efendimiz Hazreti Muhammed’e, aile fertlerine ve ashâbına, zâkirler zikrettikleri, gafiller gaflette bulundukları zaman dilimleri kadar, en faziletli salât ü selâmlarla, malûmâtın adedince, kelimelerinin mürekkepleri miktarınca salât ve selâm eyle.
***
TEVHİDNÂME MÜZAKERESİ
KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ PENCERESİNDEN
[92] HİKMET” İLE SERFİRAZ KIL :
İlim, irfan, fıkıh, felsefe, sebeplerin ruhunu kavrama, eşyanın perde önü ve perde arkasına ıttıla, kâinat kitabı ve dinin özündeki fayda, maslahat ve gayelere vukuf gibi.. pek çok mânâlara gelen hikmet (92); hakikat ulemâsınca daha çok, faydalı ilim ve salih amel beraberliği şeklinde yorumlanmıştır ki, bunlardan biri diğerinin iradî sonucu, beriki de bir kısım yeni mevhibelerin başlangıcı ve mukaddimesidir.
Yukarıdaki yaklaşımı nazar-ı itibara alarak bazıları, tıpkı aklı, “amelî ve nazarî” şeklinde iki bölümde ele aldıkları gibi,hikmet (92)de “amelî ve nazarî”diye iki kısma taksim etmişlerdir.
Nazarî hikmet, varlık ve hâdiseleri, bir meşher gibi temâşâ etmek; bir kitap gibi okumak; bir senfoni gibi dinlemek; her zaman eşyanın perde arkasını kollamak; fizik ve metafizik dünyalardaki sırlı münasebetleri mütalâa etmek, çözmeye çalışmak ameliyesi, cehdi ve mevhibesidir.
Amelî hikmete(92) gelince o, böyle nazarî bir yolla elde edilen ilim, irfan, alâka, münasebet ve kulluk şuuruyla bu meşherin sahibine, bu kitabın kâtibine, bu koronun idarecisine yönelip ubûdiyetle O’nu aramak, aşkla, şevkle hep O’na koşmak, hayret ve dehşetle O’nun huzurunda olmanın saygı ve mehâbetini yaşamaktır.
Bu itibarla da hikmeti (92), evveli tefekkür, tefahhus, tecessüs ve temâşâ; ortası itaat ve ibadet; sonu da zevk-i ruhanî ve ebedî saadet şeklinde hulâsa edebiliriz.
…
Hikmeti (92), yerli yerince davranma ve her şeyi yerli yerince kullanma şeklinde yorumlayanlar da olmuştur.
…
Hikmet (92) bir düşünce, tasavvur ve davranış bütünlüğüdür. Evet düşüncede isabet, ifadede gereklilik ve ölçü, sonra da o çizgide hareket tam bir hikmet televvünüdür..
…
İlimde yakîn, amelde sağlamlık ve itkan hikmete (92) bir diğer yaklaşım.. buna ilmin amel ile ve sanat ruhunun itkanla beslenmesi de diyebiliriz.
[HİKMET_Sızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Nisan, 1995 ]
…
Tefekkür; âfâk ve enfüsün tetkik u temâşâsıyla her şeyi hikmete(92) bağlayan aydınlık ruhların yolu.. şevk; her zaman nokta-i istinad ve nokta-i istimdadının şuurunda olan, dolayısıyla da hiçbir zaman ümitsizlik ve inkisara düşmeyenlerin hâli.. şükür de; iç içe hiçlere terettüp eden bunca nimete karşı şuurlu mukabelenin ayrı bir unvanıdır.
[SEYR U SÜLÛKTE BİR BAŞKA ÇİZGİ _Sızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Ağustos, 1999 ]
…
Akl-ı meâşın sadece zâhire takılıp kalmasına karşılık, akl-ı ukbâ ve akl-ı meâd, bütün hâsselerin ihsas alanlarıyla alâkalı daha farklı ihtisas enginliklerinde dolaşır, varlığın bâtınına açılarak sebepleri hallaç eder; sürekli illetten ma’lûle, ma’lûlden de illete gelir-gider, hikmet (92) ve maslahatların şifresini çözerek yaratılış gayesini okumaya çalışır. Öyle ki hemen her gün âdeta hem bütün kâinat ve hâdiseleri hem de kendini daha değişik şekilde yeniden keşfeder ve sürekli dirilişler yaşar.
[AKIL_Sızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Mayıs, 2003 ]
***
TEVHİDNÂME -PIRLANTA MÜZAKERESİ
SIZINTI-ÇAĞLAYAN BAŞYAZILARI PENCERESİNDEN
[92] HİKMET” İLE SERFİRAZ KIL :
Hak, bütün şubeleriyle Allah’ın “Hak” isminin değişik dalga boyundaki şuâlarından ibarettir.. ve ne kadar saygı duyulsa değer. Hikmet, bütün esaslarıyla Cenâb-ı Hakk’ın hususî meşîetinden gelmiş bir ziyadır; nerede bulunursa alınmalı ve insanlığa mâl edilmelidir. Ne var ki, bir yerde hak da, hikmet de zorba ve mütegalliplere karşı kuvvetle desteklenmelidir ki, hayata geçirildikten sonra uzun ömürlü olabilsin.
[HAK VE KUVVET MUVAZENESİ _Sızıntı – Başyazı – Ekim 1992]
…
Bu itibarla da onlar, fikir sancısıyla oturur-kalkar.. varlığı her gün yeni baştan bir kere daha hallaç eder.. yerinde onu bir kitap gibi okur, yerinde bir meşher gibi temâşâya alır.. ve yerinde de iplik iplik örgülediği düşünce dantelasına nakşederler. Zaten, kâinat kitabının ruhundaki hikmet de hep bunu resmetmekte ve insanın yaratılış gayesi de hep bunu göstermektedir.
…
Öyle ise denebilir ki, bizim asıl sorumluluğumuz, konumumuzun gerektirdiği bir zaviyeden, varlığın bütün satır ve sayfalarını okuyup değerlendirerek, ruhumuzun derinliklerindeki hikmet aktivitemizi ortaya çıkarmaktır.. çıkarıp ve dış yüzü itibarıyla doğmak-ölmek arasında ızdırap çekmekten ibaret olan cismanî yaşayışın dağdağalarından sıyrılıp, kalbî ve ruhî hayata vaad edilen mânevi enginliklerde tecellî ve zevk avlamaktır.
[HAYATIN GAYESİ_Sızıntı – Başyazı – Temmuz 1997 ]
…
[İDEAL NESİLLER_Sızıntı – Başyazı – Temmuz 1996 ]