CUMA DEMEK… VEFA DEMEK-3
” Bugün oturup-kalkarken dudaklarımızdan hep o türlü şeylerin dökülmesi… Bir “eşref-i saat”e, “eşref-i dakika”ya rastlayabilir. O Hazreti Pîr’in ifade ettiği, “Bir ân-ı seyyale vücud-u münevver, milyon sene bir vücud-u ebtere müreccahtır.”
Bir anda çok ciddi bir konsantrasyon olabilir. Öyle bir hal olur ki, hakikaten, hani kendi ufkum itibarıyla, o üst seviyedeki durumu düşünmeye bile gücüm yetmez; fakat Allah (celle celâluhu) tarafından görülüyor olma mülahazası… Görüyor bizi.
Elimi kaldırdığımı, vurgulamalarımı, ses tonumu duyuyor ve görüyor. İşte bu mülahaza ile diyeceğin şeyleri diyorsun; tam konsantrasyon… Bu defa senin dilin -esasen- kalbinin emrine giriyor. Dil, kalb adına yalan söylemiyor; kalbin emrine giriyor; latife-i Rabbâniyenin, daha doğrusu vicdanın sözcüsü haline geliyor. “Vicdan, yalan söylemez!” diyor Hazreti Pîr-i Mugân.
İşte, öyle bir ân-ı seyyâle yakalanabilir; hemen “tık” diye o esnada “Evet!” denir duaya, “tık” diye “Evet!” denir.
Siz öyle dediğiniz zaman, Mele-i A’lâ’nın sâkinleri vardır, onlar da size iştirak ederler. Siz zannediyor musunuz ki, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) toprağın altında -birilerinin zannettikleri gibi- ölüler, toprağın altında çürüyüp gittiler?!. O (sallallâhu aleyhi ve sellem), “vücûd-i necm-i nûrânî”siyle her zaman sizin saflarınızın arasında bulunabilir. Her zaman, kendisine gönülden, delice bağlı olanların saflarının arasında bulunabilir; rüyalarına girebilir. Ashâb-ı Bedir, girebilir. Münzelîn ve Müsevvimîn, sizinle beraber olabilirler. İşte bunların el kaldırıp, Cenâb-ı Hakk’a teveccüh ettiği bir âna rastlayabilir sizin teveccühleriniz.”
“Söylüyorsunuz aklınıza gelen şeyleri, hep dua ediyorsunuz. Fakat bazı günler var ki, o günlerde Cenâb-ı Hakk’ın rahmet kapıları ardına kadar açılır.”
(Bamteli: BAYRAM, MAZLUMLAR VE HÜZÜN_
NOT: Bu dua örneğimize öncekilere ek olarak; “Yanık Sinelerden Dualar” (Mustafa Yılmaz) kitabından alıntı yapılmıştır.
ŞAMİL CUMA GÜNÜ DUASI ÖRNEĞİ-3 [1]
La ilahe illa ente
Ya Hannanu
Ya Mennanu
Ya bediussemavati vel ard
Yazel Celali vel ikram
Ya Hayyu Ya Kayyum
Ya Hayyu Ya Kayyum
Ya Hayyu Ya Kayyum
İyyake Na’budu ve İyyake Nestain
Velhamdülillahi Rabbilalemin.Amin…
Efendimiz Hazreti Muhammed’e (s.a.v) ve O’nun kardeşleri olan nebîlere, mürselîne.. mukarreb meleklere.. gök ve yer ehlinden -onlarla beraber rızana nâil olmak için dua ettiğimiz- Senin salih kullarının hepsine..özellikle de Hazreti Adem, Hazreti İdris, Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti İbrahim, Hazreti Lût, Zebîhullah Hazreti İsmail, Hazreti İshak, Hazreti Yakub, Hazreti Yusuf, Hazreti Eyyub, Hazreti Şuayb, Kelîmullah Hazreti Mûsa, Hazreti Harun, Hazreti Davud, Hazreti Süleyman Hazreti Yunus, Hazreti İlyas, Hazreti Elyesa, Hazreti Zülkifl, Hazreti Zekeriyya, Hazret Yahya, Hazreti İsa ve annesi Hazreti Meryem, Hazreti Zülkarneyn, Hazreti Lokman ve Hazreti Üzeyr’e (alâ nebiyyina ve aleyhimüsselâm)..
Ve Efendilerimiz Hazreti Cebraîl, Hazreti Mîkaîl, Hazreti İsrafîl ve Hazreti Azraîl’e. Hamele-i Arş’a.. mukarreb meleklere.. Kerûbiyyûn’a ve Kirâm-ı Katibîn’e..Allah Resûlü’nün halifeleri Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazret Ali efendilerimize.. Peygamberimiz’in iki amcası Hazreti Hamza ve Hazreti Abbas’a ve Allah Resûlü’nün ahfâdına.. özellikle de Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, Muhammed el-Hanefî ve Zeynü’l-Âbidîn hazerâtına..Annelerimiz Hazreti Hatice-i Kübrâ ve Hazreti Âişe-i Sıddîka’ya ve Efendiler Efendisi’nin diğer pak zevcelerine ve kızlarıZeynep, Rukayye, Ümmü Külsüm ve Fatımetü’z-Zehraya..Ve muhacir ve ensardan bütün ashâb-ı güzîne, tâbiîn ve tebe-i tâbiîn efendilerimize.. müçtehidîn-i kirâma müfessirîn-i izâma.. muhaddisîn-i fihâma.. evliya, asfiya, ebrar ve mukarrebîne.. aktâba ve hususen Hazreti Ali ve Hazreti Hamza efendilerimize.. Şeyh Abdülkâdir-i Geylanî, Şeyh Ebu’l-Hasen el-Harakânî, Şeyh Harranî, Şeyh Menbicî İmam Rabbanî, Ebu’l-Hasen eş-Şazilî, Ahmed elBedevî, Ahmed er-Rufaî, Muhammed Bahâüddin en-Nakşebendî Üstadımız Bediüzzaman Said Nursîye, Büyüğümüze ve Senin nezd-i ulûhiyetinde kıymeti olan bütün salih kullara ilmin ve mâlûmâtın adedince salât ve bereket ihsan eyle ve dualarımizi onlarin hurmetine kabul buyur.
…
Büyük Sensin Allahım. Her türlü hamd ü senâ Yüceler Yücesi Senin hakkındır ve sabah-akşam tesbîh ile anılmaya layık yalnız Sensin. Âlemlerin Rabbi Yüce Allahım, Sana sonsuz hamd ve şükür, Kâinatın Medar-ı Fahri Efendimize, âline ve ashabına da nihayetsiz salât ü selam ederek Sana el açıyoruz. [5]
Allahım,
Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun.
Merhameti sonsuz Yüce Rabbimiz! Sinelerimize inşirah salmanı, yolumuzu, peygamberan-ı izamın, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yolu eylemini istirham ediyoruz.
Sen her şeye gücü yeten, her istediğini gerçekleştiren ve yakarışlara mukabelede bulunmak şanına çok yakışan yegâne Zatsın; ne olur, bizim dualarımıza da icabet eyle ve sağımızdan- solumuzdan, önümüzden-arkamızdan, üstümüzden-altımız- dan gelebilecek bütün tehlikelerden ve Senin azabına uğramaktan; aynı zamanda bunların hasıl edeceği korku, gam ve kederden de sıyanet buyur..! [1]
Allahım!
Kudretinin sıyanetiyle, beni düşmanların tuzaklarından koru. Lütfunla eşkiyanın su-i kastlarından halas eyle.
Kahredenlerin kahrından, zalimlerin zulmünden, çekememezlik ve kıskançlık girdabına kapılmış hasetçi idarecelerin komplolarından, fesat peşinde koşan şakilerin ta‘n u teşnilerinden, ısrarla şer peşinde dolaşan kötü insanların şamatasından ve dillerine düşmekten de yine Sana sığınıyorum. Ey Alemlerin Rabbi olan Allahım! (7defa)”
Ey Merhameti Sonsuz, Kudreti Nâmütenâhî Rabbimiz! Nasıl kendi hâlimizi ıslah buyurman için ellerimizi Sana kaldırmışsak, ağızlarında gericilik, iftira, karalama ve tezvir, ellerinde kuvvetin her çeşidi, işleri güçleri hîle, hud’a, entrika olan ve sürekli din ve vicdan hürriyetimize baskı yapıp nesillerimizi asimile ederek bir kısım ucûbe yaratıklar şekline sokan, hâlâ da sokmaya çalışan, sırf millî-manevî hislerimizden dolayı bizi öz yurdumuzda parya haline getiren ve bütün bir dünyanın gözünün içine baka baka beşer tarihinde benzeri gösterilemeyecek kıyımlar yapan ne kadar zâlim, fâsık, fâcir, kâfir, münafık, din-diyanet ve insanlık düşmanı varsa onların hepsini Sana şikayet ve Sana havale ediyoruz. [1]
Yâ Rab! Beddua etmenin, lanetlemenin, tel’in okuyanlara “Amin!” demenin, Sen’in nezdinde hiç de makbul bir davranış tarzı olmadığını, hakikî bir mümine yakışan tavrın başkalarının
isyan ve tuğyanlarıyla değil, küçücük bile olsa, kendi kusur ve hatalarıyla iştigal etmek olduğunu Sen’in Habîbinden öğrendik.
Aslında bütün bunları gönderdiğin vahiy hüzmeleriyle O Nebiler Serveri’ne öğreten de Sen’din. Fakat, ey Rabbimiz, bütün insanlığa rahmet olarak gönderdiğin Şefkat Peygamberi de –ruhlarımız ruhuna kurban olsun- düşmanları tarafından yapılan zulmün artık dayanılamayacak hâle geldiği bir zamanda ellerini açmış ve
“Allahümme aleyke biebî cehlin, Allahümme aleyke biutbe, Allahümme aleyke bişeybe, Allahümme aleyke bilvelîd, Allahümme aleyke biümeyye, Allahümme aleyke biukbe/Allah’ım, bütün bu haddini bilmezleri Sana havale ediyorum” demişti. [1]
Bizim de artık dayanacak gücümüz kalmadı. Şimdi biz de Sen’in mukarreb kulların gibi, “Rabbenâ! İnnâ messenne’d-durru ve Ente Erhamü’r-râhimîn/Rabbimiz! Bu zalimler gürûhunun yapıp ettikleri gönüllerimizi kasıp kavurdu. Mazlumların, mağdurların âh u efganı yeri göğü inletir oldu. Birbirini sevenler arasına derin sular doldu. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın!” diyor ve Sen’in, dostlarına öğrettiğini, göklerde ve yerlerde rûhânîlerin “Amin, amin!” dediklerini düşündüğümüz şu duaya, biz de,“Amin ya Rabbena!” demek istiyoruz. [1]
Yâ İlahenâ, yâ Mevlânâ! İnayetinden ümidimizi asla kesmedik, kesmeyeceğiz de!
En büyük sermayemiz de bu ümidimizdir.“Dua edenlere cevap veren Sen, ızdırapları dindirip ihtiyaçları gideren Sen, devrilenleri kaldırıp doğrultan Sen, çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp tedavi eden, bizden evvel, binlercesinin bu kabil dileklerine icabet edip onlara lûtfundan kapılar aralayan ve başlarına sağanak sağanak ihsanlar yağdıran da Sensin! Sen elimizden tutmazsan, bu mekkâr, bu gaddar hasımlar karşısında kendi kendimize ayakta duramayız.” [1]
Ey kalbleri evirip çeviren Yüce Rab! Hayatlarını dine, diyanete, millî ve manevî değerlere düşmanlığa adamış, kinle oturup gayzla kalkan, durup dinlenme bilmeden etrafına nefret püsküren, satranç oynar gibi inananları bir oyun malzemesi hâline getirmek için didinip duran bu amansız ve insafsız zalimlerin kalblerinde hâlâ kararmamış bir nokta varsa ve Sen onların kalblerini yumuşatmayı murad buyuruyorsan, en kısa zamanda, gönüllerine hilm ü silm, insanlık sevgisi, acıma duygusu ve merhamet hissi koy! Kalblerini imana ve İslâm’a şerh et! İçlerinde salâha açık olanlardan hidayetini esirgeme! [1]
Yok eğer sineleri bütün bütün adavet hislerine mağlup olmuş ve insana yakışır insanca duygulara kapanmışsa, onların fitnelerinden, şerlerinden ve verebilecekleri bütün zararlardan bizleri, dünyanın değişik yerlerindeki kadın-erkek bütün kardeşlerimizi, dostlarımızı, sevdiklerimizi, sevenlerimizi muhafaza buyur! [1]
Sen’in kullarına ve yolunun yolcularına kasden ve bilerek düşmanlık besleyenleri Sana havale ediyoruz. Kötülük yapmalarına fırsat verme.. emellerini gerçekleştirmelerine müsaade etme..
Gerçek güç ve kuvvetin yegâne sahibi Yüceler Yücesi Rabbimiz! Sen’in ulu dergâhından başka sığınacak yerimiz yurdumuz olmadığını en iyi bilen de yine Sen’sin! Biz de gölge mahiyetin-
deki bütün güç ve kuvvetlerden teberrî ediyor ve Sen’in havl ve kuvvetine iltica ediyoruz. [1]
Sadrını sinesini düşmanlık ve tahrip hisleri bürümüş insafsız gaddarların, Sen’in masum kullarını şamata/eğlence malzemesi haline getirmelerine fırsat verme.. yıllardır, asırlardır sürüp gelen mazlûmiyetimize, mağdûriyetimize ve mahkûmiyetimize nihayet ver.. [1]
“Sen olmasaydın, gökleri, yeri yaratmazdım!” Yüzü suyu hürmetine…“Allah’ım bize karşı düşmanlık hisleriyle oturup kalkan ve Hizmet’in kökünü kazımaya çalışan zalimlere öyle bir mukabelede bulun ki, bizi başka hiçbir mukabeleye muhtaç bırakmasın. Duamızı kabul buyur ey Erhamerrâhimîn!..” [2]
“Allah’ım! Senin nâm-ı celîlin, her yerde şehbal açsın! Ey Rasûl! Senin nâm-ı celîlin, her yerde şehbal açsın! Bizim gibi fakir, hakir, müsî, müsinn günahkâr insanları, bu kaderî program içinde istihdam buyur! Bizi bunun ile şereflendir!” [3]
“Bizler, birer hiçten ibaretiz, hiç ender hiçiz; âciziz, fakiriz, muhtacız, zeliliz, perişanız, derbederiz, mahviyet içindeyiz. Ama tek ümidimiz Senin bizi bunun ile şereflendirmen; bizimle, Senin nâm-ı celilini, ona muhtaç olan gönüllere duyurman!”[3]
“Allah’ım! Senin nâm-ı celîlin, her yerde şehbal açsın! Ey Rasûl! Senin nâm-ı celîlin, her yerde şehbal açsın! Bizim gibi fakir, hakir, müsî, müsinn günahkâr insanları, bu kaderî program içinde istihdam buyur! Bizi bunun ile şereflendir!”[4]
“Allah’ım,
hep zikrinle yaşayıp gafletten uzak kalarak Seni sürekli yâd etme, nimetlerin karşısında Sana karşı şükür hisleriyle dopdolu olma ve hakkıyla kullukta bulunup ibadetleri en güzel şekilde yerine getirme hususlarında bize yardım et.
Ya Rahmân, ya Rahîm, ya Zelcelâli ve’l-ikrâm!
Zat’ın, azametin, ululuğun, Ulûhiyetin, Rubûbiyetin hakkı için.. Sıfât-ı Sübhâniye’nin hatırı ve şefaati için..
Esmâ-i Hüsnâ’n hürmeti ve şefaati için..
İsm-i A’zam’ın hürmeti ve şefaati için..
Hazreti Muhammed Mustafa’nın hürmeti ve şefaati için..
seçkinlerden seçkin ve en hayırlı kulların enbiya/evliya hürmeti ve şefaati için duamızı kabul buyur.
Efendimiz Hazreti Muhammed’e, ailesine ve ashâbına salât ü selam ederek bunu diliyoruz Rabbenâ!..”[4]
Ey kullarının dualarına icabet eden Mucîb Allah’ım! Bizleri, sevdiğin ve râzı olduğun işlere muttali kıl, onları bize sevdir, onları hayata taşımaya ve başkalarına duyurmaya bizleri muvaffak eyle! [5]
Niyazımızın sonunda, dualarımızın kabul edilmesine en büyük vesile olarak gördüğümüz Efendiler Efendisi’ne, âl ve ashabına salat ü selam eylemeni dergâh-ı uluhiyetinden diliyoruz ya Rab! [5]
Amin.
[1]-NOT: Bu dua örneğimizde öncekilere ek olarak; “Yanık Sinelerden Dualar” (Mustafa Yılmaz) kitabından alıntı yapılmıştır.
[2]- Bamteli: DERT, RIZA VE RECÂ (23 Eylül 2018)
[3]- Bamteli: MÜ’MİN UFKUNDA KURTULMAK VE KAZANMAK (16 Eylül 2018)
[4]- Bamteli: İNSANLARIN TAKDİRİ VE İHLÂSIN MUHAFAZASI
[5]- 339. Nağme: Berat Gecesi Duası_ (