CUMA DEMEK… VEFA DEMEK-79
( “YA RAB! BİZİ HÂLİS TEVHİDE ULAŞTIR!”)
GİRİŞ
Evrâd u ezkâr, i’lâ-yı kelimetullah yolunda mücahede eden bir müminin en önemli zâd ü zahîresi; Allah Teâlâ ile münasebetinin de emaresidir.
Mutad evradımıza ek olarak bu hafta
“Şayet, biz de nümunelerini gördüğümüz nimetlerin devam etmesini istiyorsak, Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve ihsanları karşısında her zaman müteyakkız insanlar gibi düşünmeli; tasavvur ve tahayyüllerimizi tevhid anlayışıyla test etmeli; söz ve tavırlarımızda tedbirli ve temkinli davranmalı ve tevhid yolunda şirke girmemeye, hatta şirk şaibesine bile düşmemeye azamî özen göstermeliyiz.”
ifadesinden mülhem Yakaran Gönüllerden seçilen yakarışlarla “ Tevhid ufku” nu Cuma duamıza ser levha yapıyoruz.
…
ŞAMİL CUMA GÜNÜ DUASI ÖRNEĞİ-79
*****
Bismillahirrahmanirrahim
La ilahe illa ente
Ya Hannanu
Ya Mennanu
Ya bediussemavati vel ard
Yazel Celali vel ikram
Ya Hayyu Ya Kayyum
Ya Hayyu Ya Kayyum
Ya Hayyu Ya Kayyum
İyyake Na’budu ve İyyake Nestain
Velhamdülillahi Rabbilalemin.
***
Allahım!
Efendimiz Hazreti Muhammed’e (s.a.v) ve O’nun kardeşleri olan nebîlere, mürselîne..
mukarreb meleklere..
gök ve yer ehlinden -onlarla beraber rızana nâil olmak için dua ettiğimiz- Senin salih kullarının hepsine..
özellikle de Hazreti Adem, Hazreti İdris, Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti İbrahim, Hazreti Lût, Zebîhullah Hazreti İsmail, Hazreti İshak, Hazreti Yakub, Hazreti Yusuf, Hazreti Eyyub, Hazreti Şuayb, Kelîmullah Hazreti Mûsa, Hazreti Harun, Hazreti Davud, Hazreti Süleyman Hazreti Yunus, Hazreti İlyas, Hazreti Elyesa, Hazreti Zülkifl, Hazreti Zekeriyya, Hazret Yahya, Hazreti İsa ve annesi Hazreti Meryem, Hazreti Zülkarneyn, Hazreti Lokman ve Hazreti Üzeyr’e (alâ nebiyyina ve aleyhimüsselâm)..
Ve Efendilerimiz Hazreti Cebraîl, Hazreti Mîkaîl, Hazreti İsrafîl ve Hazreti Azraîl’e.
Hamele-i Arş’a..
Mukarreb Meleklere..
Kerûbiyyûn’a ve Kirâm-ı Katibîn’e..
Allah Resûlü’nün halifeleri Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazret Ali efendilerimize..
Peygamberimiz’in iki amcası Hazreti Hamza ve Hazreti Abbas’a
ve Allah Resûlü’nün ahfâdına..
özellikle de Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, Muhammed el-Hanefî ve Zeynü’l-Âbidîn hazerâtına..
Annelerimiz Hazreti Hatice-i Kübrâ ve Hazreti Âişe-i Sıddîka’ya
ve Efendiler Efendisi’nin diğer pak zevcelerine
ve Efendiler Efendisi’nin evladları Kasım, Zeynep, Rukayye, Ümmü Gülsüm, Fatımetü’z-Zehra, Abdullah ve İbrahim’e.
Ve Muhacir ve Ensardan bütün Ashâb-ı Güzîne,
Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn efendilerimize..
Müçtehidîn-i Kirâma
Müfessirîn-i İzâma..
Muhaddisîn-i Fihâma..
Evliya, Asfiya, Ebrar ve Mukarrebîne..
Aktâba ve hususen Hazreti Ali ve Hazreti Hamza efendilerimize..
Şeyh Abdülkâdir-i Geylanî, Şeyh Ebu’l-Hasen el-Harakânî, Şeyh Harranî, Şeyh Menbicî; İmam Rabbanî, Ebu’l-Hasen eş-Şazilî, Ahmed el-Bedevî, Ahmed er-Rufaî, Muhammed Bahâüddin en-Nakşebendî
Üstadımız Bediüzzaman Said Nursîye,
Büyüğümüze
ve Senin nezd-i ulûhiyetinde kıymeti olan bütün salih kullara
ilmin ve mâlûmâtın adedince salât ve bereket ihsan eyle
ve dualarımızı onların hürmetine kabul buyur.
***
Lebbeyk ya Rab, fermanına uyduk, divanına geldik. Her zaman gelmeye de âmâdeyiz.
Sen, Raûf ve Rahîm Allah’sın. Göklerin ve yerin kendisiyle parıldadığı yüzünün nuru hürmetine, Sana ait her bir hak hürmetine ve Senden isteyen kulların hürmetine bizi şu günün sabahında ve akşamında affetmeni ve kudretinle Cehennem ateşinden korumanı diliyoruz.
Cumamızı mübarek eyle..
Rabbim! Bu ve bundan sonraki günlerin hayrını, fethini, yardımını, nurunu, bereket ve hidayetini istiyor, bugünün ve daha sonraki günlerin şerrinden de Sana sığınırız.
***
Allahım,
Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun.
Dünyanın her yerinde Senin Nâm-ı Celilini, ona muhtaç olan gönüllere duyurmaya çalışan kardeşlerimize ailelerine ferec mahreç nasip eyle.
Allahım,
Şu icabet saatlerinde başta büyüğümüz olmak üzere kardeşlerimizin, bacılarımızın, arkadaşlarımızın, her türlü sıkıntı ve zorluk içindeki kardeşlerimizin ve ailelerinin dualarını kabul eyle; rahmet ve bereketini üzerimizden eksik etme..
Şu anda zindanlarda zalim tiranların elinde işkence gören,sıkıntı çeken mazlum, mağdur, mahpus kadın-erkek bütün kardeşlerimizden ve yeryüzünün değişik yerlerine hicret edip hizmetlerine devam etmeye çalışan, yaşam mücadelesi veren, gittikleri yerlerde sıkıntılar yaşayan kardeşlerimizden tasa ve elem sebebi olan kötülüklerin hepsini bertaraf et!
***
Allahım! Senin inayetinle sabahladık; Senin inayetinle akşamladık; Senin inayetinle yaşar, Senin izninle ölürüz.
Dönüş de Sanadır. Hamd, canımızı aldıktan sonra bizi tekrar dirilten Allah’a mahsustur. Dönüş de O’nadır.
Allahım! İçinde bulunduğumuz şu günün evvelini sulh ü salah, ortasını felah, sonunu da her bakımdan muvaffakiyetli kıl. Senden dünyanın da, ahiretin de hayrını diliyoruz, ey Merhametliler Merhametlisi!
***
Ey Kendisinin biricik tasarruf sahibi olduğunu kavlî, fiilî ve hâlî ikrarlarıyla dile getiren ehl-i tevhîdin, vasıflarıyla pek iyi bilip tanıdığı Mevsûf!
Ey sevdiği kullarına art arda kapılar açan Güzeller Güzeli Yüce Yaratıcı! Kapının bu muhtaç bendelerine aksine ihtimal vermeyecek kuvvette bir iman, şirkin şemmesi bile bulaşmamış durulukta bir tevhîd ve ma’siyet isi-pasıyla kirlenmemiş bir kulluk bahşet.
Rahmetinle tecellî buyurup tevhîd ufku ve kulluk payesi ile serfiraz eyle.
Yevm-i mîsakta, Senin kabza-ı tasarrufunda nasıl bir tevhîd ile, “Evet, Sen bizim Rabbimizsin.” demiş isek, şimdi de bizi o hâlis tevhide ulaştır. Şüphe yok ki Sen, gücü her şeye yeten Kâdir-i Mutlaksın.
“Yüce ismi anılınca ne yerde ne de gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle ki, O Semî ve Alîm’dir. (3 defa)”
Her şey Allah’ın adı ile başlar. Allah’tan başka bir ilah yoktur; sıdk ile iman edilecek en yüce gerçek budur.
Allah’tan başka bir ilah yoktur; kulluk ve kölelik bir tek O’na olur. Allah’tan başka bir ilah yoktur; her lütuf ve rahmet O’ndan gelip bize ulaşır.
Allah’ın yüce adıyla başladım. Yalnız O’na hamd ü senada bulundum. Allah’ın dinine sarıldım. Sırtımı Allah’ın hıfz u inayetine dayadım. Allah neyi, nasıl dilerse o öyle olur.
Havl ve kuvvet yalnız Allah’a aittir ve O’nun lütfu iledir.
“İşimi yalnız Allah’a tefvîz ve havale eylerim.”
“Yardım ve muvaffakiyet yalnız Allah’tan gelir.”
Benim sabrım da yalnız Allah’ın inayetiyledir.
Ne güzel Kâdir’dir Allah! Ne güzel Mevlâ’dır Allah! Ne güzel yardımcıdır Allah!
İlâhî! Başkalarına bâr olmayı ar sayıyor ve ellerimizi sadece Senin, hazinenden lutfedeceğin güzellikler için açıyor, emelimi de yalnız Senin ihsanlarına bağlıyoruz.
Ey fazl ve cömertlik Sahibi! Basiretimizi tevhid meydanına öyle aç ki, nazarımızı bütün varlıktan kesip her şeyin Seninle kâim olduğunu müşahede edebilelim.
Ya Rab! Bizi hâlis tevhide ulaştır ve gönüllerizi tertemiz kullarının zümresine kat!
Âyetlerini dinleyecek kulak, imanın kadr u kıymetini anlayacak akıl, Senin kudretini görecek göz, azametinin marifetine erecek fuâd, tevhid ufkuna ulaşacak kalb verdin. Bu lütuflarından dolayı da Sana hamd ediyorum Allahım!
O öyle bir mevcuttur ki, vücudu Kendindendir; herhangi bir illetle vücut bulmuş değildir.
O, iyilik ile ma’ruf, ihsan ile mevsûftur.
O öyle bir ma’ruftur ki, bilinmesinde bir son yoktur.
Öyle bir mevsûftur ki, vasıflarında bir nihayet bulunmaz. İbtidası olmayan bir Evvel ü Kadîm, intihası bulunmayan bir Âhir u Kerîm ü Mukîm’dir.
O evladı olmaktan münezzeh olduğu gibi, bu tür bâtıl isnatların hepsinden de nihayetsiz derecede uzaktır. Vakitlerin gelip geçmesi katiyen O Ebed Sultanı’na fânilik dokunduramaz.
Gelip geçen seneler O’na hiçbir zarar ve zaaf eriştiremez.
Bütün mahlûkat azametinin kahrı altında, emri de “kün” emr-i İlahîsinin iki harfi olan kâf ile nûn arasındadır.
İhlâslı kullar O’nun zikriyle ünsiyet eder ve üns’e ererler. Gözler rü’yet-i cemâliyle aydınlanıp sürur bulurlar.
O’nu tesbih edenler, tevhidiyle ferah ve huzura ererler.
Ehl-i taati sırat-ı müstakîme erdiren, muhabbet ehline Cennetini bahşeden O’dur.
O’dur ki, ezelî ilmiyle bütün yarattıklarının sayısını tastamam bilir ve gecenin zifiri karanlığında simsiyah karıncanın küçücük ayaklarının kıpırdanışlarını görür.
Uçan kuşlar yuvalarında, vahşî hayvanlar ıssız yerlerde hep O’nu tesbîh ü temcîd eder, yüceliğini haykırırlar.
O, kullarının gizli-açık bütün amellerini görür ve bilir.
O, te’yîd ve nusretiyle inananlara kefildir.
Ürperen kalbler O’nun zikriyle ve zararları bertaraf etmesiyle itmi’nan bulur.
“O, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.”
Günaha düşen kullarını hilm ü keremiyle mağfiret buyuran da yine O’dur.
“Onun benzeri hiçbir şey yoktur.
O, her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.”
…
Allahım! Senin zâhirî tecellîlerine asla ulaşılamaz ve idrak edilemez. Senin esrârının şifreleri katiyen çözülemez. Çözülüp esrârına vâkıf olunamaz. Mevcut kendisini kimin yaratıp icat ettiğini bilebilir, kul da ibadette bulunduğu Zâtın hakikatine ulaşabilir mi! Talep, kast, kurb, bu’d… bütün bunlar kula ait sıfatlardır. Öyleyse kul, zâtında müteâl ve münezzeh olan hakkında bu sıfatlarla neyi idrak edebilir ki! Mutlak izzet karşısında, her mahlûk bu Kenz-i Mahfî’yi idrak hususunda mutlak bir acziyet mahallindedir ve o acziyetten kurtulması katiyen mümkün değildir. Sen gizlilerden gizli ve bilinemez bir bâtın olduğun halde ben Seni nasıl bilebilirim ki! Öte yandan Sen her şeyde zâhir iken Seni bilmemem nasıl mümkün olur ki! Ehadiyet mertebesinde bana ait bir vücut yokken Senin birliğini nasıl itiraf etmem ki! Ayrıca tevhid ubûdiyetin sırrı olduğu halde onu hiç itiraf etmem mi!
Gerçekte Senin mahiyet-i nefsü’l-emriyene muvafık bir tevhide Senden başka hiçbir kimse güç yetiremez.
…
Allahım! Sadece affına; tevhîd, temcîd ve tahmîdlerle ellerimi kaldırdığım zaman dualarımı kabul edişine; yarattığın zaman güzel yaratmana ve verdiğin rızıklara bile şükredecek olsam yine de şükür vazifemin hakkını veremem. Ya içinde yüzdüğüm büyük nimetlerin hakkını nasıl öder, onlara şükür borcumu nasıl yerine getiririm? Yine de elimden geldiğince, dilim döndüğünce Sana hamd ü senalar ediyorum.İlminin ihata ettiği, rahmetinin kuşattığı, kudretinin çepeçevre sardığı şeyler adedince, kullarının üzerine düşen şükür borcunun kat kat ötesinde Sana şükürler olsun Rabbim.
İslâm fıtratı, ihlas/tevhid kelimesi ile Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) dini üzerinde ve hiçbir zaman şirke düşmeden hep Hakk’a yönelen ve Müslüman olan atamız İbrahim’in (aleyhisselâm) milletinden olarak sabaha erdik.
Niyazım o ki, kalbim sadece Senin zikrinle dolsun ve her muamelenden hoşnut olsun. Hoşnutluğunu da en parlak tevhîdler, en hâlis tefrîdler, en duru tahmîdler, en uzun soluklu ibadet ve virdlerle dillendirsin. Yapmaya çalışacağım ibadetlerle de hâlis tevhide ulaşayım.
Allahım! Rab olarak sadece Seni bilip Seni tanıyan kullarının yüzüne, ne olur, rahmet kapılarını kapama. Hayır ya Rabbi hayır, Sen tevhid inancıyla azîz eylediğin yürekleri Senden uzak kalmanın zilletine dûçâr kılmaz ve Senin muhabbetinle meşbû gönülleri Cehennem ateşine maruz bırakmazsın.
***
Allahım,
Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun.
Sonsuz “Lâ havle velâ kuvvete illa billahilaliyyilazîm” ile huzuruna geliyor, hamd ü senalarımızı arz ediyor ve dualarımızı kabul buyurmanı diliyoruz.
Yakarışlarımıza icabet buyur, Rabbimiz!
Ya Rahmân, ya Rahîm, ya Zelcelâli ve’l-ikrâm!
Zat’ın, azametin, ululuğun, Ulûhiyetin, Rubûbiyetin hakkı için.. Sıfât-ı Sübhâniye’nin hatırı ve şefaati için..
Esmâ-i Hüsnâ’n hürmeti ve şefaati için..
İsm-i A’zam’ın hürmeti ve şefaati için..
Hazreti Muhammed Mustafa’nın hürmeti ve şefaati için..
seçkinlerden seçkin ve en hayırlı kulların enbiya/evliya hürmeti ve şefaati için duamızı kabul buyur.
Bu şerefli ve mübarek isimlerin hürmetine, latîf ve celîl sıfatların hatırına Sen’den Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve O’nun mübarek aile fertlerine salât ve selam etmeni diliyoruz.
Amin