TEVHİDNÂME İLE KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİNE YOLCULUK (61.BÂB) 

GÜNCELLENME TARİHİ: 01 MAYIS 2020 // 08 RAMAZAN 1441 CUMA

 (TEVHİDNÂME-61):

Allah’ım!

Bizi her türlü hıyanetten koruyup kolla (77); bize tam bir emniyet (78) ve endişesizlik hali bahşeyle; ayrıca bizi hıyanetin en küçüğünden bile fersah fersah uzak bulunan emniyet ve güven insanları eyle!

***

61.BÂBIN DUASI  (YAKARAN GÖNÜLLERDEN…)

Ey değişik endişe ve kaygılarla Kendisine iltica edenlerin içine emniyet ve güven hisleri salan Emân!

Ey her vaadinde emîn olan ve kullarının gönüllerine güven ve emniyet hisleri salan Emîn!

Kullarının gönlüne emn ü eman salan Sensin; korkular içinde o emniyeti gözetleyen benim.

Allahım! Kalbimi nifaktan, amellerimi riyadan, gözlerimi de bakmamaları gereken şeylere bakmak suretiyle hıyanet etmekten koru!

 Sen ihanet eden gözleri de, kalblerin en uzak noktalarında deveran eden mülahazaları da en iyi bilirsin. Rabbim! Sübhan Sensin, hamd ü sena da bir tek Senin şanına yaraşır. Ne olur, günahlarımı mağfiret buyur.

O merhametinin tamamına, hakikatine, esrarına ve içindeki gizli hazinelere sığınıyor ve Senden zilletsiz izzet, fakirliği olmayan zenginlik, kedersiz üns ve ünsiyet, korkusuz emniyet diliyoruz.

Allahım! Senden beni Cehennem’den salimen kurtarıp emniyet içinde Cennet’e koymanı diliyorum.

Bizi Kendi nezdindeki hazinelerinle te’yîd buyur, Kendi kuvvetinle destekle, destekle ki şu geçici dünyadan ancak Senin yardımınla emniyet ve selâmet içinde çıkabiliriz.

***

TEVHİDNÂME MÜZAKERESİ

KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ PENCERESİNDEN 

 [77-78] HİYANETTEN KORUYUP KOLLA – TAM BİR EMNİYET : 

“Behemehal sadıklarla beraber olun.” mantukunca dost ve yârânı sadâkat ve emanet (77) erbabından seçmelidir ki, bu herkes için yol emniyeti (78) adına fevkalâde önemli bir esastır. Allah’a yakın duranlara yakın olma; kendini beğenmiş, her hâli kibir, gurur, bencillik ve iddia olan kimselerden –toplum içinde cepheler oluşturmama kaydıyla– uzak durma; uzak durup onların kirli atmosferlerine girmeme de “sedd-i zerâi” açısından ayrı bir önem arz etmektedir.

İşte bu çerçevede, oldukça farklı, sorumlulukları çok, vâridâtı ebediyetleri peylemeye yetecek mahiyette, apaydın, fakat etrafı şerareli böyle birinin bir üstad, bir mürşid refakatinde seyahat etmesi, hem yol emniyeti (78) bakımından hem de hedeften şaşmama açısından çok önemlidir.

[TÂLİB, MÜRÎD, SÂLİK, VÂSIL  _Sızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _Şubat, 2004 ]

Gençlik ve yiğitlik sözcükleriyle karşılamaya çalıştığımız fütüvvet, örfî mânâsı itibarıyla, kerem, sehâ, iffet, emanet, vefa, şefkat, ilim, tevazu ve takva gibi gerçekleri özünde toplayan bir mânâlar ve dinamikler halitası ve hak yolcusunun uğradığı makamlardan bir makam, fakr u fenâdan bir renk, vilâyetten de bir sestir.

Tamamen başkaları için yaşama anlayışına kilitlenme ve her türlü ezayı, cefayı ‘of’ demeden sineye çekmenin bir unvanı olan fütüvveti, hüsn‑ü hulukun derin bir buudu ve mürüvvetin ayrı bir televvünü saymak da mümkündür.

Delikanlı mânâsına gelen “fetâ”dan türetilmiş “fütüvvet”, bazılarınca, her türlü fenalığa baş kaldırmanın remzi ve ihlâslı ubûdiyetin de unvanı sayılmıştır ki,

“Gerçekten onlar Rabbilerine inanmış yiğitlerdir; Biz de onların hidayetlerini artırdık ve kalblerini imanî irtibatla metanetleştirdik; metanetleştirdik de o zaman baş kaldırıp: ‘Bizim Rabbimiz bütün semavat ve arzın da Rabbidir.’ dediler; ‘Biz asla O’ndan başkasına ilâh diyemeyiz. Dersek, o zaman hadden efzun bir yalan söylemiş oluruz.’” âyeti bunun beliğ bir tercümanı ve gürül gürül bir beyanıdır.

[FÜTÜVVET _Sızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _Ocak, 1994 ]

 

 ***

TEVHİDNÂME -PIRLANTA MÜZAKERESİ

SIZINTI-ÇAĞLAYAN BAŞYAZILARI PENCERESİNDEN  

 [77-78] HİYANETTEN KORUYUP KOLLA – TAM BİR EMNİYET : 

Evet mü’min; sağduyusu, basiret ve firaseti, vahiy ile aydınlanmış dupduru ve tertemiz aklı, engin ve objektif anlayışı, sağlam ve kuşatıcı görüşü, sorumlulukları adına titizlik ve duyarlılığı, kötülüklere karşı azim ve kararlılığı, bütün bir ömür boyu yücelikler peşinde olması ve yüksekleri kollaması, her zaman dipdiri tutabildiği hissi, şuuru ve iradesi, her şeyin özüne nüfuz edebilme hususundaki tecessüsü ve hâdiseleri yorumlamadaki derin idraki, Allah’a itimat edip güvenmesi ve insanlar arasında bir güven insanı olarak tanınıp bilinmesi, Hakk’ı gönülden tasdik edip her zaman O’na karşı vefalı kalabilmesi, emanette emin olarak tanınması ve herkesin her zaman başvuracağı bir emniyet insanı şeklinde hatırlanması, hatırlanıp maşerî vicdanca kabul görmesi, duyulup görüldüğü her yerde Hakk’ın yâd edilmesine vesile olması ve semtine uğrayanları hâliyle, diliyle O’na yönlendirmesi açısından “Mutlak zikir kemâline masruftur.” esasına binaen tam bir tasdik, iz’an ve temsil kahramanıdır.

[HUSUSİ BİR AÇIDAN İMAN_Sızıntı – Başyazı – Mayıs 2000 ]

… 

Bu itibarla da, sağlam iman eden ve imanını salih amellerle tabiatının bir derinliği hâline getiren her mü’min, hakikat aşığı, hakperest, adil, dürüst, emin, güzel ahlâk örneği, ilim ve mârifet yolcusu, dinin cazibe-i kudsiyesine sımsıkı bağlı ve milletlerarası muvazenede hâkim bir unsur olma tutkusuyla oturup kalkar/oturup kalkmalıdır ve bu mefkûreyi gerçekleştirmeden de bir an geri durmamalıdır.

[İSLAMA İCMALİ BİR BAKIŞ_Yeni Ümit – Başyazı – Temmuz 2003 ]

… 

Biz, az dahi olsa, bugün sahip bulunduğumuz bütün değerleri, kıymetleri, mukaddesleri, bizden evvel gelip-geçmiş ve bize böyle bir dünya inşa etmek için kendini tehlikelere atmış, hatta ölmüş ölmüş dirilmiş Allah inayetinin temsilcisi kahramanlara borçluyuz.. ve tabiî bizden evvelkilerden aldığımız bütün bu değerleri, hayatımız pahasına dahi olsa, bizden sonrakilere, emanette emin insanlar gibi devretme mecburiyetindeyiz.

[BUHRAN VE KAHRAMANLAR _Sızıntı – Başyazı – Şubat 1997 ]