TEVHİDNÂME İLE KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİNE YOLCULUK (71.BÂB) 

GÜNCELLENME TARİHİ: 09 MAYIS 2020 // 16 RAMAZAN 1441 CUMARTESİ

 (TEVHİDNÂME-71):

Allah’ım!

Sen’den öyle bir koruma ve kollama(89)istiyoruz ki, Sen’den gayrısının koruma ve kollamasından bizleri müstağnî bırakacak ölçüde olsun!

***

71.BÂBIN DUASI  (YAKARAN GÖNÜLLERDEN…)

Ey hıfz u riayetine dehâlet edenleri koruyup kollayan Hâfız!

Ey koruyup kollayan, Kendisi ise hiçbir zaman hiçbir şeye muhtaç olmadığı gibi korunmaya da muhtaç olmayan Hâfiz!

Ey arz u sema ve içindekileri koruyup muhafaza eden Hafîz!

“Allah’ım!

Senin nimetlerinin sınırsızlığına, kerem ve cömertliğinin hudutsuzluğuna, nurunun kemâline kasem ediyor ve Senden, bize meşîet, kudret ve ilim dairen içerisindekilerin en hayırlılarını lütfetmeni ve her türlü şerre karşı bizi koruyup kollamanı diliyoruz.

Allah’ım!

İrşad ve tebliğ yolunda mücadele ederken biliyoruz ki ehl-i dalâlet bizi rahat bırakmayacak; çok küçük şeyleri dahi bahane ederek üzerimize gelecek. Onlardan gelecek her türlü bela ve musibet karşısında eğilmeden, bükülmeden, kırılmadan, taviz vermeden dimdik ayakta durabilmek ve sadece Senin karşında eğilebilmek için yine Senin inayetine, koruyup kollamana sığınıyor, bir kere daha kapının tokmağına dokunuyor ve ‘Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh’ diyoruz.

 Sübhansın Allahım; Seni, Senin senâ ettiğin ölçüde asla senâ edemeyiz. Koruyup kollaman pek kavî, tutup kaldırman da pek yüksektir. Kudretinle dilediğini gerçekleştirir ve izzetinle dilediğin şekilde hükmedersin. Hayy u Kayyum Sen, gökleri ve yeri eşsiz surette yaratan Sen, Mâlikü’l-Mülk Sen, celâl ve ikram sahibi de Sensin. Rahmetine iltica ediyor, azabından Sana sığınıyoruz.

Şayet Sen bizi görüp gözetmez, koruyup kollamazsan, yemin olsun ki, biz kendimizi de, çevremdekilerimizi de helake sürükler ve nihayet altından kalkamayacağımız bir hüsran ve kayıpla karşı karşıya kalırız.

Allah’ım!

İrşad ve yol göstericiliğine sığınıyoruz; bizi irşad et ve bize en doğru yolu göster. Koruyup kollamanı diliyoruz…

***

TEVHİDNÂME MÜZAKERESİ

KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ PENCERESİNDEN 

 [89] KORUMA VE KOLLAMA : 

 Âbid’in, kendi sıyâneti ve konumunu koruması adına, “fenâ fillâh” mülahazasıyla kendi havl ve kuvvetinden teberrî ederek  “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah” hısn-i hasînine sığınması (89), her hal ve davranışında sırat-ı müstakîmde sabit-kadem olması; hâlen bunları bu ölçüde bir hassasiyetle yerine getirme cehd ü gayretinin yanında her zaman başının Hak kapısının eşiğinde bulunması, her an daha farklı bir derinlikte O’nu tazim ve tekrimle dillendirmesi, kalb ritimlerinin sürekli hiss-i mehâfet ve mehâbete bağlı bir ahenk içinde atması ve yerinde gözyaşlarıyla seccadesini ıslatması, yol emniyeti açısından onun için olmazsa olmaz esaslardandır.

 [ÂBİD, ZÂHİD, ÂŞIK (1) _Çağlayan- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Şubat , 2017 ]

 …

İşte böyle ruhanî bir miraçla “üns billâh”a ermiş bir sâliki, Cenâb-ı Hak göz açıp kapayıncaya kadar olsun nefsiyle baş başa bırakmaz; bırakmaz ve o artık, bütün benliğiyle “lillâh”, “livechillâh” ufkuna müteveccihtir,Allah da sonsuz inayet ve riayetiyle onu koruyup kollamaktadır.  (89)

Ne keder ne tasa, her yanda üfül üfül vefa, onun gönlünde de köpük köpük uhrevî bir safa, her taraf bağ-ı Cennet, o da bir firdevslik olarak: “İyi biliniz ki evliyâullah için hiçbir korku yoktur; onlar asla tasa da yaşamazlar.” hısn-ı hasîni içinde nefsanî karanlıklardan uzak, rahmânî nurlarla kuşatılmış ve –Hakk’a karşı mehâfet ve mehâbet hisleri mahfuz– sürekli öteden bişaret mesajları almakta ve bunlara tayyibatla mukabelede bulunmaktadır.

[VELİ VE EVLİYAULLAH_Sızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Kasım, 2010 ]

 ***

TEVHİDNÂME -PIRLANTA MÜZAKERESİ

SIZINTI-ÇAĞLAYAN BAŞYAZILARI PENCERESİNDEN  

 [89] KORUMA VE KOLLAMA : 

Aslında, Kur’ân ve Hazreti Sahib-i Kur’ân’ın bize anlattığı kalb adamı da, işte bu, vicdanın bütün fakülteleriyle gören; düşünen, davranan; oturuş-kalkışı merhamet, sözü-sohbeti mülâyemet ve her hâli nezaket bir hakikat eri ve kalb insanıdır. Varlığı içinden tanıma ve sezme sırrını veren, hayatın gerçek mânâ ve gayesini ifade edebilen bir hakikat eri ve kalb insanı. Böyle bir rabbânînin gaye-i hayali, her ruhu ebedî varoluşa taşımak, herkese sonsuzluk iksiri sunmak; kendi nefsinden, şahsî çıkarlarından ve gelecek endişelerinden bütün bütün sıyrılarak hem benliğinin derinliklerinde hem âfâkî âlemde, tabiî hem de kalbî dünyasında ve Rabbi’nin huzurunda bulunma gibi ayrı ayrı münasebetleri aynı anda koruma ve kollama gibi engin ve önemli hususlardır.

[RUH MİMARLARI RABBANİLER _Yeni Ümit – Başyazı – Nisan 1995]

Aslında, özü koruma istikametinde gösterilen her gayret, hem yüksek bir zevk, hem de gelecek mutluluğun teminatı olması itibarıyla mukaddes bir hamledir. Ancak, bu zevki idrak edebilmek için de yine, ruh köküne bağlılığa, mazi esintili ilhamlara, inanç ve fazilete ihtiyaç vardır. Düşünce dünyasını bu esaslar üzerine oturtamamış kimselerin, bu yüksek zevki duymalarına imkân yoktur.

Bizce, günümüzde mühimlerden mühim bir mesele varsa o da; her düşünceye yahşi çeken idealsiz nesillere inanç, fazilet, sabır, çalışma aşkı, mazi hayranlığı ve geleceği hallaç etme iştiyakı aşılayarak onları yeniden inşa etmektir. Bu düşünce platformunda gösterilen her gayret, hem bugünü hem de yarınları âbâd edecek ve gelecek nesiller arasında bir “yâd-ı cemîl” olarak kalıp gidecektir.

[MÜCADELE RUHU_Sızıntı – Başyazı – Mayıs 1985 ]