TEVHİDNÂME İLE KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİNE YOLCULUK (72.BÂB) 

GÜNCELLENME TARİHİ: 09 MAYIS 2020 // 16 RAMAZAN 1441 CUMARTESİ

 (TEVHİDNÂME-72):

Allah’ım!

Sen’den cömertlik, âlicenâplık, sehavet, hayır ve iyilik; ihsan, ağırlanma ve izzet-u ikram (90) diliyor ve dileniyoruz. Öyle ki başkalarının bize yapacağı ikramdan bizleri müstağni kılsın! 

***

72.BÂBIN DUASI  (YAKARAN GÖNÜLLERDEN…)

Ey bitip tükenme bilmeyen nimetlerini kullarına cömertçe bağışlayan!

Ey sonsuz cömertlik ve ihsanda bulunan!

Ey sonsuz celâlle birlikte sonsuz ikram ve cemâlin Rabbi!

 Ey sonsuz hazinelerindeki nimetleri bol bol ikram eden Mükrim!

Ey Cömertler Cömerdi Cevad!

Hayy u Kayyum, Aliyy ü Azîm, Zü’l-celâli ve’l-ikram Sensin. Her fiilinde medh u senaya layık da yalnız Sensin. Ne olur, yüzümüze kerem ve ikramlarınla bak.

 Allahım! Senden, ömrümüzün geçen kısmında bizi değişik ihsanlarınla sevindirdiğin gibi, kalan kısmında o ihsanlarını tamamlamak suretiyle daha da sevindirmeni diliyoruz. Tekliğin, yüceliğin, büyüklüğün, kemâlin, azametin, nurun, re’fet ve rahmetin, ululuğun, eşsiz güzelliğin, cemâlin, celâlin, saltanatın, kudretin, ihsanların, lütufların, Nebîn ve Habîbin Hazreti Muhammed ve tertemiz yakınları yüzü suyu hürmetine bizi nimetlerinden, fazlından, cemâl ve kerem tecellîlerinden mahrum bırakma! Sen kullarına hep cömertçe muamele eder ve hep engin lütuflarda bulunursun. Onun için de Senin şanına başka değil sadece cömertlik yaraşır. Bahşettiğin nimetlere karşı yapılan şükür tembelliğinden, hamd ü sena eksikliğinden dolayı da ihsan musluklarını asla kısmazsın. Zaten ne kadar çok lütufta bulunursan bulun, Senin hazinelerinden hiçbir şey eksilecek değildir. Sen Mâlikü’l-mülksün. Mülkün için hiçbir surette herhangi bir azalma ya da bitip tükenme söz konusu olmaz ki, Sen de kullarına verdiğin nimetleri azaltasın.

 Rabbim! Zâtından gelecek ziya tufanlarına, nur hüzmelerine, rahmet ve re’fet esintilerine itimad ediyor; bol ikramlarından, birbirinden güzel nimetlerinden istifade edebileceğimiz istikametindeki beklentilerimizi gerçekleştirmeni ve bizi de bir kurb/yakınlık eri olma payesiyle şereflendirmeni diliyoruz.

***

TEVHİDNÂME MÜZAKERESİ

KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ PENCERESİNDEN 

 [90] CÖMERTLİK, ÂLİCENÂPLIK, SEHAVET, HAYIR VE İYİLİK; İHSAN, AĞIRLANMA VE İZZET-U İKRAM : 

İşin doğrusu bu sözlerin derinliği de hal ve temsilde aranmalıdır. Bu büyük zatlar yaşadıklarını dillendirmişler ve hallerini, dillendirmelerin ötesinde bir derinlikle sürdürmüşlerdir. Yaptıklarını az görmüş; onu da Cenâb-ı Hakk’ın nimet-i sabıkasına (90) karşı küçük bir mukabele-i şükür addetmişlerdir. Bu konuda Kudveler Kudvesi’nin düşünce ve tavırları en enfes bir örnektir. Bir gün analar anası Âişe validemiz, “Ya Resûlallah (sallallahu aleyhi ve sellem), Allah gelmiş gelecek her halinizi afv u safh mukabelesiyle şereflendirdiği halde, neden mübarek vücudunuza bu kadar yüklenip zahmetlere giriyorsunuz?” der. Efendiler Efendisi’nin cevabı her gönül erine hayatî bir mesaj mahiyetindedir: “O keremkânî Rabbimin bunca ihsan ve teveccüh-i sübhaniyesine (90) karşı şükreden biri olmayayım mı?!..”

Evet, O, Allah’a kullukta tam bir “hel min mezîd” âbidesiydi ve o ışıktan güzergâhında düz yol rehber ve münâdîsiydi. “Kim Allah için olursa, Allah da onun için olur.” meâlinde sözü, O’nun ufkunu anlatan hayatbahş bir beyan!.. 

[KALB VEYA LATÎFE-İ RABBÂNİYE_Çağlayan- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Temmuz, 2017 ]

 …

Îsârın tam karşıtı “şuhh”tan doğan cimrilik ve şahsî çıkar duygusudur ki, Hak’tan, halktan ve Cennet’ten uzak kalmanın âmili sayılmıştır. Evet, “şuhh”tan “buhl” diyeceğimiz cimrilik; “îsâr” ruhundan da “cûd”, “sehâ” ve “ihsan”(90) sözcükleriyle ifade edeceğimiz cömertlik, semâhat ve civanmertlik doğmuştur. Cûd: ferd-i mü’minin, gönlünde herhangi bir rahatsızlık duymadan, sahip olduğu şeylerin, hiç olmazsa bir kısmını infak etmesinin ve başkaları için o kadar var olabilmesinin adıdır.

 [ÎSÂR _Sızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Ocak , 1995 ]

  

“Zinhâr halka dilencilik etmekten sakın! Ve istediğini sadece keremi çok engin Rabbinden(90)iste! Bir gün mutlaka geldiği gibi gidecek olan dünyanın ziynet ve debdebesini bırak!” sözleri bu mülâhazayı çok güzel ifade eder.

Vera’ı; hayat ve davranışlarını gerekli, lüzumlu ve ötelere uzanan şeylere kilitleyip, lüzumsuz, fâni ve zâil şeylerin gerçek konumlarını kavrama şuuruyla hareket etme şeklinde de yorumlayabiliriz…

 [VERA  _Sızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Temmuz , 1993 ]

  ***

TEVHİDNÂME -PIRLANTA MÜZAKERESİ

SIZINTI-ÇAĞLAYAN BAŞYAZILARI PENCERESİNDEN  

[90] CÖMERTLİK, ÂLİCENÂPLIK, SEHAVET, HAYIR VE İYİLİK; İHSAN, AĞIRLANMA VE İZZET-U İKRAM : 

Ah! Her şeyi, kendi renk ve güzellikleriyle saran o mutlu gelecek o kadar şirin; insanların en nezih duygu ve düşüncelerinde tüllenen onun iklimi o denli temiz; genç-ihtiyar, kadın-erkek onun insanları öylesine duygulu; canlı-cansız, büyük-küçük varlığın bütün parçaları birbirlerine karşı o kadar şefkatli; geçtiğimiz yollara bu güzellikleri saçıp duran cömert El o kadar lütufkâr ki!.. verdiklerinde vereceklerini seziyor, erdiklerimizde ereceklerimizi görüyor ve her an ayrı bir şükran hissiyle iki büklüm oluyoruz.

[GEÇİŞ DÖNEMLERİ VE KAOSLAR _Yeni Ümit – Başyazı – Nisan 1988]

Ey nefis!

Sıyrıl hazan duygularından ve bir yeşillik ol, uçuşsun kuşlar, kuşçuklar çevrende.. bir su kaynağı ol, koşsun bütün bağrı yanıklar semtine.. mumlar gibi eri ve etrafına ışıklar saç; hem öyle bir saç ki, mehtabı temâşâya dalmış olanlar, onu bırakıp da senin ikliminin pervanesi olsunlar. İnsanları tıpkı bir anne gibi öyle sıcak ve içten kucakla ki, hışmından korkanlar bile, tereddüt etmeden kendilerini senin kucağına atsınlar. Allah’ın sana ihsan ettiklerini sen de saç cömertçe etrafına; saç ki, insanı insanlara, Cennet’e ve Allah’a yaklaştıran en sırlı formül civanmertliktir. Bu formülü ruhuna mal edip kullanabilirsen, mezhebi kin, nefret, düşmanlık olan en kaba ruhlar bile, bir gün mutlaka senin atmosferine girebilmek için kuyruklar oluşturup bekleyeceklerdir.

[BİR SORGULAMA_Sızıntı – Başyazı – Ocak 2000 ]