ADANMIŞLARIN  NURLU UFUKLARA YÜRÜRKEN HEDEFLERİ

İSTİFADE EDİLEN KAYNAK:

BAMTELİ: NURLU UFUKLAR ve ZULMANÎ PERDELER  (04 KASIM 2018)

***

1)- Öncelikle Bu yolda yürüyor bulunmamıza da binlerce hamd ü sena etmeYürüdüğünüz yolu iyi seçmişsiniz. O yolu size seçtirene binlerce hamd ü senâ olsun!..

2)- Çünkü bu işin mebdeinde bulunmak bile çok önemlidir…

3)- Bir iş müntehâsı hedeflenerek yapılıyorsa şayet, o işin mebdeinde bir adım atma o mevzuda müntehâda atılacak adımların sevabını kazandırıyor; rahmeti gazabına sebkat etmiş Allah (celle celâluhu) hemen o sevabı lütfediyor.

4)- Nihayetine niyet edilmiş ise şayet, Cenâb-ı Hak, nihayete ulaşılamasa da lütfedeceği şeyleri lütfeder. Bunun idraki içinde yaşama ve o olumlu şeyleri -esas- gönülden edâ etmek için.

5)- bir yönüyle, işin “elif-be”sinde olabiliriz; fakat derdimiz, Ebced’e çıkmak ise, işte en sonunda neyi niyet etmiş iseniz, neyi hedeflemiş iseniz, onu, orada bulursunuz.

6)- Böyle büyük şeylerde işin sonuna, tam hedefte yakalanması gerekli olan şeye niyet ettiğiniz zaman, Cenâb-ı Hak, o mevzuda, o koşuşta koşmanızı da kolaylaştırır. Allah (celle celâluhu) o mevzuda yolunuza su serper sizin; çok kolaylıkla o hedefinize ulaşırsınız.

a)- Önünüzdeki engelleri/mâniaları Kendi lütfuyla aştırır,

b)- kandan-irinden deryaları Kendi lütfuyla geçtirir,

c)- aşılmaz görülen tepeleri Kendi lütfuyla aştırır

7)- Onun için oturup kalkma… Oturup kalkıp hep aynı şeyleri düşüneceksiniz; dolayısıyla maiyyet-i İlahiyeyi korumuş olacaksınız.

7)- Değişik çağrışımlar ile manalar çıkararak, orada niyetinizi çok engin şeylere bağlayacaksınız.

8)- Siz, tavır ve davranışlarınızla bu ulvî mülahazaları sergilemek suretiyle, Allah’ın izni-inayetiyle, âdetâ o blokaj üzerinde yürüyor gibi batmadan yürüyeceksiniz ve aşılmaz gibi görülen uçurumları aşacaksınız.

9)- Başınıza balyozlar inip-kalkıyor ve size Yezîd’in yapmadığı zulümler yapılıyor, Fakat sarsıntıya sebebiyet verecek bu şeyler karşısında sarsılmadan yerinizde sabit durmaya devam edeceksiniz.

10)-  Doğru yerde durmak, çok önemlidir; Siz, durduğunuz yerde devamlı durma kararlılığı içinde bulunuyorsunuz. O da sizin bu güzel niyetinize göre, durduğunuz yerde sizi kararlı durmaya muvaffak kılıyor.

11)- Sizin bu güzel niyetiniz, durduğunuz yerde kararlı durmanız;  Cenâb-ı Hakk’ın teveccühüne vesiledir; Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-enâm’ın elinizden tutmasına vesile…

12)- Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-enâm’ tarafından belki kucaklanmaya vesile… Size “Kardeşim!” diyor. Bu bir avanstır esasen. Onu bir avans kabul ederek, ona liyakat peşinde koşmak lazım; gerçekten “kardeş” olmaya bakmak lazım.

13)- Zulüm döneminde İ’lâ-i kelimetullah hizmetine omuz vermeniz, sizin O’nun tarafından kucaklanmanıza vesile olur.

14)- Yürüdüğünüz yolu iyi seçmişsiniz. Allah, evrensel bir davayı, Türkiye darlığına mahkûm etmemek için sizi âleme duyurdu ve her birinizi bir iklime savurdu; tâ ki oralarda birer tohum gibi başağa yürüyesiniz ve birer fide gibi söğüt olasınız.

15)- Değişik şeylere maruz kalmışsınız. Esasen “hamd” kelimesi, Allah’tan gelen her şeye karşı rıza ve hoşnutluk ile mukabelede bulunma manasına gelir… Musibetler karşısında da şükür… Şükür ise, O’nun lütuf ve ihsanları karşısında memnuniyet ve minnettarlıkla iki büklüm olma

16)- Ona doğru gitme keyfiyeti… Evet, çekenler çekiyor; çektiklerine katlanıyorlar. Onlar, ona katlandıkça, Allah da sevaplarını, Kendine yakınlıklarını katlıyor: “Alın size bir muzaaf yakınlık! Alın size bir mük’ab yakınlık! Alın size bir mük’ab der mük’ab yakınlık…“Kulum, bana bir karış gelince, Ben, bir adım yaklaşırım!” beyanı

17)- Size düşen şey, dünyanın sağına-soluna saçılmışsınız, bu duyuşu iyi değerlendirmektir.

18)-  Mağdurlar, mazlumlar, mehcûrlar, mescûnlar, mahkûmlar, mahrumlar, ma’zûllar… İnsanlar -bir yönüyle- kalblerini açtılar buna ve sizi dinlemeye kulak kesildiler. Maruz kalınan şenaatler, denaetler, maruz kalınan şeyler. Hazır böyle bir pozisyon oluşmuşken, kendinizi anlatma çok önemli bir şeydir.

19)- Kendimizi ne ile anlatma; Mefkûreniz ile.. sevgi mefkureniz ile.. şefkat mefkureniz ile.. Kur’an’ın elmas düsturları ile.. hınçlara karşı, kinlere karşı, nefretlere karşı onları kırıcı “re’fet”, “şefkat”, “inayet”, “kerem” malzemeniz ile, materyalleriniz ile… Kat’iyyen “silah” tabirini kullanmıyorum ben; silah yok bizim cephanemizde, silah yok. Bizim cephanemizde şefkat var, re’fet var, merhamet var, mülayemet var; dövene elsiz, sövene dilsiz olma var, gönülsüz olma var, kırılmasız olma var.

20)- Bu yol da hakikatleri idrak etmeye mani olan Kibir, taklit ve alışkanlıklar gibi  perdelerden korunmanın ve en büyük hidayet olan, hicâbın kaldırılması ve hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak görebilmenin arayışında olma

21)- Meseleleri “tefekkür” ederek, “tezekkür” ederek, “tedebbür” ederek, arka planı ile ele alarak, analizlerde bulunarak çok doğru sentezlere ulaşmak suretiyle hakikate “Hakikat!” demek

22)- “Ayetü’l-Kübrâ”da (nazara verilen mütefekkir yolcu gibi) hep “Hel min mezîd!” demeli….İnsan, hiçbir zaman tırmanma mecburiyetinde kaldığı o helezonun basamaklarında, o asansörün basamaklarında, o me’âricin -Meâric de Kur’an-ı Kerim’e ait bir tabir; merdivenler, çıkılan yerler, yükselme dereceleri anlamına gelen me’âricin- basamaklarının hiç birinde kalmaya kanaat etmemeli.

23)- Basiretimizin önündeki hicapların sıyrılıp kaldırılması adına bizler, sürekli, sabah-akşam, gece-gündüz, namaza yürüdüğümüzde, namazı kılıp ellerimizi kaldırdığımızda şöyle dua etmeliyiz

BU HEDEFE YÜRÜRKEN DUAMIZ…

“Allah’ım,

sevgi ve rahmetle bize teveccüh buyurmanı.. ilâhî nefhalarınla, ötelerden esintilerinle gönlümüzü şâd kılmanı.. dostluğun, yakınlığın ve yüce şanına yaraşır şekildeki beraberliğinle bizi yalnızlıklardan kurtarmanı.. vekilimiz olarak bizi gözetip kollamanı.. hıfz u sıyanetinle korumanı.. aşılmaz manevî kalelerinin ve sağlam sığınaklarının içine almanı.. bütün düşmanlarımıza karşı bizi yardımınla destekleyip zafere ulaştırmanı diliyoruz.

Allah’ım!

Her şeyden öte Zâtına karşı gönülden aşk u alaka ve Sana kavuşma iştiyakı talep ediyoruz.” 

Allah’ım!

Beni, arkadaşlarımla, onları da benimle mahcup etme! Bizi bu Hizmet-i İmaniye ve Kur’aniye’de sâbit-kadem eyle!..

“Allah’ım,

bize hakkı hak olarak göster ve ona tabi olmakla bizi rızıklandır; bâtılı da bâtıl olarak göster ve bize ondan gereğince kaçınmayı lütfet!..”

“Allah’ım!

Bize hakkı, mahiyet-i nefsü’l-emriyesine uygun, hak olarak göster ve ona ittibâ ile bizi rızıklandır!..” 

Batılı da, bâtıl ne ise, o şekilde bâtıl olarak göster!”  “Göstermekle de kalma, aynı zamanda ondan fersah fersah uzaklaşmakla bizleri serfirâz kıl, şereflendir!”

“Sana hakkıyla ibadet edemedik ey Ma’bûd!.. 

Ey bütün mahlûkat tarafından bilinen Rabbimiz, Seni bilinmesi gereken ölçüde bilip tanıyamadık!..

Ey topyekun varlık tarafından, kendilerine has dillerle, yâd ve zikredilen Mezkûr, Seni hakkıyla zikredemedik!..

Ey her dilde meşkûr olan Rabbimiz, Sana gereğince şükredemedik!..

Ey herkes tarafından hamd u sena ile yâd edilen Ma’bûd-u Mutlak, Sana hakkıyla hamd edemedik!..

 Ey yerde ve gökte her varlık tarafından adı anılan ve tesbih edilen Rabbimiz, şanına lâyık zikr u tesbihi yapamadık!..” 

“Gözler O’nu idrak edemez, O’na ulaşıp O’nu göremez; fakat O bütün gözleri idrak eder, görür ve kuşatır. O, Lâtif (en derin, en görünmez şeylere de nüfuz eden)dir, Habîr (her şeyden hakkıyla haberdar olan)dır.” 

Sen, bu Sultansın!.. “Allah’ım! Yalnız Sana kulluk yapıyoruz!”

Çünkü benim kulluğum yetmez Sana karşı Allah’ım; bunların kulluğunu da Sana takdim ediyorum! Kulluğumu, bunların kulluğu kadar Sana takdim ediyorum!..

 “Yardımı da Senden diliyoruz; şu halkalar var ya, yine onların yardım dileklerini, kendi yardım dileklerim içinde mütalaa ederek, Senden kocaman bir yardım dileğinde bulunuyoruz.” 

“İn’am’da bulunduğun nebiler, sıddîklar, şehitler ve sulehâ -sâlihler; amelini katışıksız, riyâsız, süm’âsız, ucubsuz, fahirsiz yapan insanlar- zümresine bizi dâhil eyle, ilhak buyur!”

Allah’ım, böyle yaptın.. ben de böyle bunları istedim.. hatta bunları istedik hepimiz beraber.. isteme korosu oluşturduk.. toptan hepimizin sesi, tâ Sidretü’l-Müntehâ’da, o tavaf edenlerin seslerine ulaştır

 “Gazabına uğramışların ve sapıp gitmişlerin yoluna düşmekten bizi muhafaza buyur!..” AMİN