CUMA DEMEK… VEFA DEMEK-64
( “İMAM ŞÂZİLÎ HAZRETLERİNİN HİZBÜ’L-FETH DUASI….”)
GİRİŞ
Evrâd u ezkâr, i’lâ-yı kelimetullah yolunda mücahede eden bir müminin en önemli zâd ü zahîresi; Allah Teâlâ ile münasebetinin de emaresidir.
…
Mutad evradımıza ek olarak bu hafta
NURUN İLK KAPISI 13. REŞHA:
On Üçüncü Reşha: Gel arkadaş şimdilik kâfi, geri gidelim. Yoksa yüz sene şu zamanda, şu cezirede kalsak o zatın garaib-i icraatının, acayib-i vezaifinin yüzde birisini tamamen ihata edemeyiz ve temaşasından doyamayız.
Şimdi gel, üstünde döneceğimiz her asra birer birer bak. Nasıl o asırlar, o Şems-i Hidayet’ten aldıkları feyizle çiçek açmışlar. Ebu Hanife, Şafiî, Ebu Yezid-i Bistamî, Cüneyd-i Bağdadî, Şeyh-i Geylanî, Muhyiddin-i Arabî, İmam-ı Gazalî, Ebu’l-Hasan-ı Şazelî, Şah-ı Nakşibend, İmam-ı Rabbanî gibi milyonlar münevver meyveleri veriyor.
Meşhudatımızın tafsilatını başka vakte ta’lik edip o zata bir salavat getirmeliyiz.
…
İmam Şâzilî 593/1196 tarihinde dünyayı teşrif etmiş ve 63 yıl çok bereketli bir ömür sürmüştür. Namı daha ziyade Tunus yakınlarındaki Şâzile beldesinde iştihar ettiğinden dolayı da “Şazilî” unvanıyla meşhur olmuştur. Nesli itibariyle bir Peygamber (asv) evladıdır.
Özetle ifade edecek olursak, kâmil bir mürşid olan Ebu’l-Hasan Şâzilî, Fânî ömrünü bâkileştirip dünyadaki hizmetlerini âhiret yurduna taşıyanlardan olmuştur. Daha sonraları bu büyük zâtın etrafında hâlelenen insanların Allah’a ulaşma yol ve sistemleri diyebileceğimiz Şâziliyye Tarîkatı da belli başlı büyük bir kaç tarîkat içerisinde yer almıştır. Şâziliyye’nin usûlü, tarihçesi ve kolları ile ilgili dünyanın değişik yerlerinde hazırlanan kaynaklara göre Afrika başta, Anadolu da dahil olmak üzere çok geniş bir alana yayılan tarîkatın daha sonraki dönemlerde yüze yakın kolu oluşmuştur. Bu kollar vasıtasıyla ve tabîî Allah’ın izni ve inayetiyle belki milyonlarca insanın hidayetine ve marifetinin ziyadeleşmesine vesile olunmuştur.
(Mustafa Yılmaz. Geniş bilgi için bk. Dr. Mustafa Sâlim Güven, Eul’l-Hasan Şâzilî ve Şâziliyye).
ŞAMİL CUMA GÜNÜ DUASI ÖRNEĞİ-64
*****
Bismillahirrahmanirrahim
La ilahe illa ente
Ya Hannanu
Ya Mennanu
Ya bediussemavati vel ard
Yazel Celali vel ikram
Ya Hayyu Ya Kayyum
Ya Hayyu Ya Kayyum
Ya Hayyu Ya Kayyum
İyyake Na’budu ve İyyake Nestain
Velhamdülillahi Rabbilalemin.
***
Allahım!
Efendimiz Hazreti Muhammed’e (s.a.v) ve O’nun kardeşleri olan nebîlere, mürselîne..
mukarreb meleklere..
gök ve yer ehlinden -onlarla beraber rızana nâil olmak için dua ettiğimiz- Senin salih kullarının hepsine..
özellikle de Hazreti Adem, Hazreti İdris, Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti İbrahim, Hazreti Lût, Zebîhullah Hazreti İsmail, Hazreti İshak, Hazreti Yakub, Hazreti Yusuf, Hazreti Eyyub, Hazreti Şuayb, Kelîmullah Hazreti Mûsa, Hazreti Harun, Hazreti Davud, Hazreti Süleyman Hazreti Yunus, Hazreti İlyas, Hazreti Elyesa, Hazreti Zülkifl, Hazreti Zekeriyya, Hazret Yahya, Hazreti İsa ve annesi Hazreti Meryem, Hazreti Zülkarneyn, Hazreti Lokman ve Hazreti Üzeyr’e (alâ nebiyyina ve aleyhimüsselâm)..
Ve Efendilerimiz Hazreti Cebraîl, Hazreti Mîkaîl, Hazreti İsrafîl ve Hazreti Azraîl’e.
Hamele-i Arş’a..
Mukarreb Meleklere..
Kerûbiyyûn’a ve Kirâm-ı Katibîn’e..
Allah Resûlü’nün halifeleri Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazret Ali efendilerimize..
Peygamberimiz’in iki amcası Hazreti Hamza ve Hazreti Abbas’a
ve Allah Resûlü’nün ahfâdına..
özellikle de Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, Muhammed el-Hanefî ve Zeynü’l-Âbidîn hazerâtına..
Annelerimiz Hazreti Hatice-i Kübrâ ve Hazreti Âişe-i Sıddîka’ya
ve Efendiler Efendisi’nin diğer pak zevcelerine
ve kızları Zeynep, Rukayye, Ümmü Külsüm ve Fatımetü’z-Zehraya..
Ve Muhacir ve Ensardan bütün Ashâb-ı Güzîne,
Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn efendilerimize..
Müçtehidîn-i Kirâma
Müfessirîn-i İzâma..
Muhaddisîn-i Fihâma..
Evliya, Asfiya, Ebrar ve Mukarrebîne..
Aktâba ve hususen Hazreti Ali ve Hazreti Hamza efendilerimize..
Şeyh Abdülkâdir-i Geylanî, Şeyh Ebu’l-Hasen el-Harakânî, Şeyh Harranî, Şeyh Menbicî; İmam Rabbanî, Ebu’l-Hasen eş-Şazilî, Ahmed el-Bedevî, Ahmed er-Rufaî, Muhammed Bahâüddin en-Nakşebendî
Üstadımız Bediüzzaman Said Nursîye,
Büyüğümüze
ve Senin nezd-i ulûhiyetinde kıymeti olan bütün salih kullara
ilmin ve mâlûmâtın adedince salât ve bereket ihsan eyle
ve dualarımızı onların hürmetine kabul buyur.
***
Lebbeyk ya Rab, fermanına uyduk, divanına geldik. Her zaman gelmeye de âmâdeyiz.
Sen, Raûf ve Rahîm Allah’sın. Göklerin ve yerin kendisiyle parıldadığı yüzünün nuru hürmetine, Sana ait her bir hak hürmetine ve Senden isteyen kulların hürmetine bizi şu günün sabahında ve akşamında affetmeni ve kudretinle Cehennem ateşinden korumanı diliyoruz.
Cumamızı mübarek eyle..
Rabbim! Bu ve bundan sonraki günlerin hayrını, fethini, yardımını, nurunu, bereket ve hidayetini istiyor, bugünün ve daha sonraki günlerin şerrinden de Sana sığınırız.
***
Allahım,
Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun.
Dünyanın her yerinde Senin Nâm-ı Celilini, ona muhtaç olan gönüllere duyurmaya çalışan kardeşlerimize ailelerine ferec mahreç nasip eyle.
Allahım,
Şu icabet saatlerinde başta büyüğümüz olmak üzere kardeşlerimizin, bacılarımızın, arkadaşlarımızın, her türlü sıkıntı ve zorluk içindeki kardeşlerimizin ve ailelerinin dualarını kabul eyle; rahmet ve bereketini üzerimizden eksik etme..
Şu anda zindanlarda zalim tiranların elinde işkence gören,sıkıntı çeken mazlum, mağdur, mahpus kadın-erkek bütün kardeşlerimizden ve yeryüzünün değişik yerlerine hicret edip hizmetlerine devam etmeye çalışan, yaşam mücadelesi veren, gittikleri yerlerde sıkıntılar yaşayan kardeşlerimizden tasa ve elem sebebi olan kötülüklerin hepsini bertaraf et!
***
Allahım! Senin inayetinle sabahladık; Senin inayetinle akşamladık; Senin inayetinle yaşar, Senin izninle ölürüz.
Dönüş de Sanadır. Hamd, canımızı aldıktan sonra bizi tekrar dirilten Allah’a mahsustur. Dönüş de O’nadır.
Allahım! İçinde bulunduğumuz şu günün evvelini sulh ü salah, ortasını felah, sonunu da her bakımdan muvaffakiyetli kıl. Senden dünyanın da, ahiretin de hayrını diliyoruz, ey Merhametliler Merhametlisi!
***
( “İMAM ŞÂZİLÎ HAZRETLERİNİN HİZBÜ’L-FETH DUASI….”)
Ey sevdiği kullarına art arda kapılar açan Güzeller Güzeli Yüce Yaratıcı!
Kapının bu muhtaç bendelerine aksine ihtimal vermeyecek kuvvette bir iman, şirkin şemmesi bile bulaşmamış durulukta bir tevhîd ve ma’siyet isi-pasıyla kirlenmemiş bir kulluk bahşet.
Zât-ı Ecell ü A’lâ’nı bize öyle bir muhabbetle sevdir ki, o muhabbete başka hiçbir yabancı mülahaza karışmasın ve sinelerimize öyle bir mehafetullah hissi at ki, onda sadece Sana duyulan saygının izleri bulunsun.
Gönüllerimize, Senin ezelden ebede hep münezzeh ve müberrâ bir Kuddüs olduğunu duyur.
Rabbimiz! Senden, Senin rahmetinden şirkin tozuyla bile bulanmamış saflıkta bir yakîn dileniyoruz.
Hiç şüphesiz Sen Zâtında mukaddes, her türlü kemâlâtı câmi ve olmuş-olacak, cüz’î-küllî her şeyi bilen Ulular Ulusu bir Zâtsın. Ne olur, bize de esrarını duyur ve duyurduğun o esrarı ağyara açmaktan bizi muhafaza buyur.
Rabbim! Doğrusu nefsime pek zulmettim. Günahımı bağışla ve içimi Sana karşı takva hisleriyle doldur.
Her türlü günah, tasa, gam, darlık, unutkanlık, şehvet, rağbet, korku, hayal, düşünce, irade, amel, gaflet, hüküm ve emir hususunda bana nasıl davranmam gerektiğini lütfen irşad buyur.
Senin ilmin her şeyi kuşatmış, kudretin de bütün varlığı kahrı altına almıştır. Kâinatta Senin yüce muradına râm olmayacak hiçbir nesne düşünülemez.
Allahım! Gücüm yettiğince günahlardan kendimi tecerrüt edip gönlümü sadece Sana bağlamaya çalışıyorum. “O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na dayanırım. Çünkü O, büyük Arş’ın, muazzam hükümranlığın sahibidir.”
“Lâilâheillallah” kelimei tevhîdi, Allah’ın levhinin nurudur.
Lâilâheillallah, O’nun kaleminin nurudur.
Lâilâheillallah, O’nun Resûlü’nün nurudur.
Lâilâheillallah, O’nun Resûlü’nün sırrının nurudur.
Lâilâheillallah, O’nun Resûlü’nün zâtının sırrının nurudur.
Lâilâheillallah, Â d e m (aleyhisselâm) Halîfetullah.
Lâilâheillallah, Nûh (aleyhisselâm) Neciyyullah.
Lâilâheillallah, İbrahim (aleyhisselâm) Halîlullah.
Lâilâheillallah, Mûsa (aleyhisselâm) Kelîmullah.
Lâilâheillallah, İsa (aleyhisselâm) Ruhullah.
Lâilâheillallah, Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm) Habîbullah.
Lâilâheillallah, enbiya (aleyhimüsselâm) Hâssatullah.
Lâilâheillallah, evliya (kaddesallahu esrarahüm) Ensârullah.
Allah’tan başka ilah yoktur; O Rab, Melik, İlah, Nur ve Hakk-ı Mübîn’dir.
Allah’tan başka ilah yoktur; Melik, Latîf, Rezzâk, Kaviyy, Azîz ve en sağlam gücün yegâne sahibi O’dur.
Allah’tan başka ilah yoktur; her şeyi yaratan O, Vâhid ü Kahhâr O, semavât u arzın ve ikisi arasındakilerin Hâlikı O, Azîz ü Ğaffâr da O’dur. O’ndan başka ilah yoktur; Sübhan’dır O; yedi kat göğün ve Arş-ı Azîmin Rabbidir.
Elbette bütün hamd ü senalar yalnız O’na aittir. Öyleyse bütün müminler, “Bismillah vebillah ve minallah ve ilallah ve alellah” deyip Allah’a tevekkül etsinler.
Allahım! Sen bana yetersin. Ben yalnız Sana inandım ve Sana dayandım. Havl ve kuvvetin biricik sahibi Sensin. Senin yardımınla Sana teveccüh ve tevbe ediyorum.
Şayet Sen içime Sana yönelme hislerini atmasaydın, ben Sana asla tevbe edemezdim. Ne olur, muhabbeti, Senin muhabbetine vesile olmayanların sevgisini kalbimden söküp al. Bütün âzâlarımı Sana muhalefete düşmekten muhafaza buyur. Şayet Sen beni görüp gözetmez, koruyup kollamazsan, yemin olsun ki, ben kendimi de, çevremdekileri de helake sürükler ve nihayet altından kalkamayacağım bir hüsran ve kayıpla karşı karşıya kalırım.
Allahım! Gazabından rızana, azabından afiyetine, Senden Sana (celâlinden cemâline) sığınırım.
Zâtını senâ ettiğin ölçüde Seni senâ etmekten aciz olduğumu da itiraf ederim. Zaten Sen senâ edilemeyecek kadar yücesin.
Ulu Zâtını sena için kullandığımız ifadeler de Senin keremine birer işaretten başka bir şey değildir. Zira Sen, onları Resûlü’nün lisanıyla bizlere armağan ettin ki, o mübarek kelimelerle, Senin kadrinin sonsuzluğu ölçüsünde değil de, bizim acizliğimiz nispetinde Sana kulluğumuzu ikrar edebilelim.
Şüphe yok ki Sen, nezdine sunulan minnacık ihsanlara bile şanına yaraşır büyük ihsanlarla mukabelede bulunursun.
Ey her şeyin, yaratmasıyla varlık sahasına çıkabildiği, kayyûmiyetiyle ayakta durabildiği ve âkıbet yine Kendisine avdet edeceği Yüceler Yücesi Zât!
Üstad hürmetine,
dahası Nebiy-yi Hâdî Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm) hürmetine,
dahası Senin yüce nezdinden O Nebîler Serverine akan esrâr hürmetine,
dahası, Kelâm-ı Kadîm’in olan Kur’ân-ı Mübîn âyetlerinin tâcı hürmetine,
dahası Seb’u’l-Mesânî ve Kur’ân-ı Azîm hürmetine,
dahası bütün münzel Kütüb-ü Mukaddese hürmetine,
dahası kendisiyle Semî’ u Alîm Rabb’e sığınıldığında ne yerde ne de göklerde hiçbir şeyin zarar veremediği İsm-i A’zam -ki o Hüve’dir- hürmetine,
dahası, “De ki: O, Allah: gerçek İlahtır, Bir’dir. Allah Samed’dir. Ne doğurdu, ne de doğuruldu. Ne de herhangi bir şey O’na denk oldu.” hakikatini en vâzıh şekilde ortaya
koyan İhlâs sûre-i celîlesi hürmetine gaflet, şehvet ve ma’siyete mağlup düşmekten bizi koru ve geçmişteki hatalarımızı affet.
Dünyada yahut âhirette, haklı veya haksız olarak bizden bir talepte bulunan mahlûkatına karşı her zaman bizim yanımızda ol. Şüphesiz en vâzıh ve en güçlü deliller Senin nezdindedir ve Senin kudretin her şeye yeter.
Ya Erhamerrâhimîn! Bize rızık endişesi ve yarattıklarının korkusunu yaşatma. Bizi hep sıdk yolunda yürüt. Hak yolda her zaman yardımcımız ol. Cennet’e doğru giden yolda her türlü tasa, gam ve korkudan emin kıl ve bizi Cennet’inle serfiraz eyle.
Üstümüzden, altımızdan gelebilecek her türlü azaptan bizi sıyanet buyur.
Bizi gruplara ayrılmak ve birbirimize intikam nazarıyla bakmakla imtihan etme.
Bizim bilemediğimiz, bilemediğimizden dolayı da diyemediğimiz fakat Senin ilminin taalluk ettiği olmuş ya da olacak daha başka hususlarda da Sen bize yar ve yardımcı ol Allahım!
Hiç şüphe yok ki, Sen her şeye gücü yeten bir Kudreti Sonsuzsun. Melik, Hak ve Hallâk olan Rabbim Sübhan’dır, bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve topyekün kemâl sıfatlarıyla muttasıftır.
Sübhan’dır, O her şeyi en güzel şekilde yaratan ve rızıklandıran Hallâk u Rezzâk. Hem gayb hem de şehadet âlemlerini bilen Yüce Allah, müşriklerin Kendisine isnad ettikleri nitelendirmelerden münezzehtir, yücedir.
Sübhan’dır, O izz ü ceberût ve mülk ü melekûtun yegâne Sahibi. Maddî-manevî hayat veren Muhyî, verdiği hayatı alıp öldüren Mümît Sübhan’dır. Hayatı Kendinden, ebedî hayy olan Hayy Sübhan’dır.
Sübhan’dır, O Melik ü Kâdir.
Sübhan’dır, O Azîm ü Kâhir.
“O, kullarının üstünde hükmünü yürüten mutlak hükümrandır, her işi tam hikmetle yapar ve her şeyden haberdardır.” Varlığı ezelî ve ebedî, hükmü dâimî olan O Kâim ü Dâim Sübhan’dır.
“Allah bana kâfidir. Güvenecek yer arayanlar da, yalnız O’na dayanıp güvensinler.”
Rahmet, re’fet, şefkat ve merhameti nihayetsiz Rabbim! Bela ve meşakkat altında kalıp ezilmekten, dünya ve âhiret umûrunda şekâvet, sıkıntı ve zillet yaşamaktan, hâdiselerin aleyhime gelişmesinden ve düşmanlık besleyenlerin başıma gelenlere sevinmesindenSana sığınırım.
Hesap gününe inanmayan tiranların zorbalıklarından da yine benim ve bütün insanlığın Rabbi olan Allah’a sığınırım.
Ey zâhir ve bâtın her şeyin bütün dizginlerini yed-i kudretinde tutan, karşı konulamaz fermanlarıyla bütün varlığa hükmeden Allahım!
Kapına sığınmış bu muhtaç kulunu nusretinle te’yîd buyur; buyur ki, Allah korkusunu ve O’na tevekkülü içimde duyabileyim; mahlûkat korkusunu içimden atabileyim; beklentilerimi sadece Rabbime hasredebileyim ve masivaya kulluktan kurtulabileyim.
Ey yedi kat semayı ve arzdan da onların benzerini yaratan, emir ve hükümleri bunlar arasında inip duran Kudreti Sonsuz!
Şehadet ederim ki, Sen her şeye kâdirsin. Bütün varlığı ilminle ihata edersin. İşte bütün mevcûdâtın aslı, mebde ve müntehası olan bu hakikat hakkı için Sana yalvarıyorum: Hazreti Mûsa’ya denizi, Hazreti İbrahim’e ateşi, Hazreti Dâvud’a dağları ve demiri, Hazreti Süleyman’a (alâ nebiyyina ve aleyhimüsselâm) rüzgârı ve cinleri musahhar kıldığın gibi, şu denizi, dünya denizini, içindeki nesneleri ve kimseleri, bize musahhar kıl. Bütün denizleri, bütün dağları, bütün demirleri, bütün rüzgârları, insî ve cinnî bütün şeytanları, nefsimi ve her şeyi benim yoluma musahhar eyle.
Ey her varlığın gerçek hâkimiyetini kudret elinde tutan Rabbim!
İşlerimi yakîn ile güzelleştir ve beni apaçık yardımlarınla destekle.
Sen katiyen her şeye gücü yeten bir Kudreti Sonsuzsun. Sayesi altında bulunmakla şeref duyduğumuz Efendimiz Hazreti Muhammed’e, tertemiz ehl-i beytine, kerem ve iyilik timsali ashâb-ı güzînine de bol bol salât ve selâm eyle.
Sen ululuk ve azamet tahtının yegâne sultanısın Allahım ve gerçek havl ü kuvvet sadece Sana aittir.
***
Allahım,
Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun.
Sonsuz “Lâ havle velâ kuvvete illa billahilaliyyilazîm” ile huzuruna geliyor, hamd ü senalarımızı arz ediyor ve dualarımızı kabul buyurmanı diliyoruz.
Yakarışlarımıza icabet buyur, Rabbimiz!
Ya Rahmân, ya Rahîm, ya Zelcelâli ve’l-ikrâm!
Zat’ın, azametin, ululuğun, Ulûhiyetin, Rubûbiyetin hakkı için.. Sıfât-ı Sübhâniye’nin hatırı ve şefaati için..
Esmâ-i Hüsnâ’n hürmeti ve şefaati için..
İsm-i A’zam’ın hürmeti ve şefaati için..
Hazreti Muhammed Mustafa’nın hürmeti ve şefaati için..
seçkinlerden seçkin ve en hayırlı kulların enbiya/evliya hürmeti ve şefaati için duamızı kabul buyur.
Bu şerefli ve mübarek isimlerin hürmetine, latîf ve celîl sıfatların hatırına Sen’den Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve O’nun mübarek aile fertlerine salât ve selam etmeni diliyoruz.
Amin