TEVHİDNÂME İLE KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİNE YOLCULUK (84.BÂB) 

GÜNCELLENME TARİHİ: 23 MAYIS 2020 // 30 RAMAZAN 1441 CUMARTESİ

 (TEVHİDNÂME-84):

Allah’ım!

Sen’den, bizlere rızan ekseninde afiyet televvünlü bir hayat(102)  nasip buyurmanı diliyoruz. Öyle ki bu konuda başkalarının el uzatmasından bizleri müstağnî kılacak keyfiyette olsun!

***

84.BÂBIN DUASI  (YAKARAN GÖNÜLLERDEN…)

Ey kullarına, nimetlerin en büyüklerinden olan sıhhat ve âfiyet lutfeden Muâfî!

“Allahım, Senden kazana rıza, ölüm ötesinde rahat bir hayat ve cemalini temâşâ lezzeti istiyoruz.

Ey Merhametliler Merhametlisi, celâl ve ikram sahibi Rabbim! Dünyada ve âhirette afv ü afiyet ihsan eyle.

Allahım! Şu sabaha Senden gelen bir nimet ve afiyet ile ve günahlarımız örtülmüş olarak çıktık. Dünyada ve âhirette üzerimizdeki nimetini, afiyetini ve sıyanetini tamamlamanı diliyoruz.

Allahım! Verdiğin afiyet ve nimetleri yanlış yolda kullanarak, hemen azap etmemeni fırsat bilerek, bahşetmiş olduğun rızıkları sû-i istimal ederek ve başta Senin hoşnutluğunu mülahaza edip sonrasında cimri nefsimize aldanarak ve rızana muhalif davranarak işlediğimiz her günahtan dolayı bizi lütfen bağışla.

Her beladan afiyet dileniyoruz. Afiyetini tamamlamanı dileniyoruz. Afiyetinin devamını dileniyoruz. Ve Senin afiyet nimetine karşı gönlümüzü şükür ve şükran hisleriyle doldurmanı dileniyoruz.

Allahım! Senden, imanda sıhhat, güzel ahlâkla bezenmiş iman, arkasından felah gelecek bir muvaffakiyet, katından rahmet ve afiyet ve nezdinden mağfiret ve rıza diliyoruz.

***

TEVHİDNÂME MÜZAKERESİ

KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ PENCERESİNDEN 

[102] RIZA EKSENLİ AFİYET TELEVVÜNLÜ BİR HAYAT

O, müntesiplerinin gönlüne bütün bir hayat boyu âkıbet-endiş olmayı aşılar ve ayaklarını her zaman yere sağlam basmalarını hatırlatır: “Hiç hesaba katmamış oldukları şeyler Allah tarafından karşılarına çıkarılıverdi.” ürperti hâsıl eden fermanı, “De ki: Amellerin bütün bütün boşa gidenini size haber vereyim mi? Onların ameli ki, dünya hayatında bütün çalışmaları boşa gittiği hâlde kendilerini güzel iş yapıyor sanmaktadırlar.” gönülleri hoplatan beyanı gibi daha pek çok âyet vardır ki, bunlar insanın hayat dantelasının öteden getirilmiş atkı ipleri gibidirler.. –Bu iplerle hayatını kanaviçe gibi örene ne mutlu!– Kur’ân sık sık bunlarla gönüllerimize uhrevîlik aşılar ve gözlerimizi sürekli ukbâya çevirir.

Zira hayatını havfa göre örgüleyen bir ruh, iradesini temkinli kullanır, adımlarını dikkatli atar ve ayağını çürük bir yere basmamaya çalışır. İşte böyle titiz ruhlardır ki, rıza semasının üveyikleri sayılırlar.(102)

[ HAVF VE HAŞYETSızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Mart 1993]

Bir başka zaviyeden umum halk ve düz insanların rıza telakkisi, Cenâb‑ı Hakk’ın rubûbiyetini rıza ile karşılama, başka arayışlara, başka yönelişlere bütün bütün kapanma ve hayatını قُلْ أَغَيْرَ اللهِ أَبْغِي رَبًّا وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍ “De ki: O her şeyin Rabbiyken, ben Allah’tan başka bir rab mı arayacağım?” ve قُلْ أَغَيْرَ اللهِ أَتَّخِذُ وَلِيًّا فَاطِرِ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ يُطْعِمُ وَلَا يُطْعَمُ “De ki: Gökleri ve yeri yaratan, yediren-içiren ve yiyip-içmeye muhtaç olmayan Allah’tan başkasını mı rab edineyim?” gerçekleri etrafında örgüleme şeklinde yorumlanmıştır ki, böyle bir rıza düşüncesi, aynı zamanda hakikî tevhidi ifade etmesi bakımından her mü’min için mutlaka çok önemlidir.

Hayatlarını rıza yörüngeli yaşayanlar, ömürlerini âdeta bir şükür dantelâsı (102) hâline getirirler; hep hoşnutsuzluk homurdanıp duranlar ise, bu nankörlük değirmeniyle, en müsbet, en olumlu işlerini bile ezer, öğütür ve bitirirler…

[ RIZASızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Temmuz 1994]

Aslında ifrat ve tefrite, dolayısıyla da kalbî ve ruhî sıkıntılara maruz kalmadan huzur ve itminan içinde bulunmanın önemli tek bir yolu vardır; o da, Hak rızası ve Hak sevgisinin esas alınıp, hayatın bir dantela gibi bu esaslar çerçevesinde nakşedilip yaşanmasıdır.(102)

[ KAST VE AZİMSızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Ocak 1991]

 …

Hayatını “insan-ı kâmil” ufkuna göre planlamış her ruh, yaşadığı hayatın şuurundadır (102) ve ömrünün her dakikasını nefsiyle mücadelede geçirir. Kalbine uğrayan her hâtıraya, kafasından geçen her düşünceye parola sorar ve vize tatbik eder. Şeytana, âsâba, hassasiyete açık her işinde nefsanîliğini yakın takibe alır; çok defa onun en güzel, en mâkul davranışlarından dolayı bile kendi kendini sorgular; akşam-sabah elindeki tığını, nefsini levm atkıları arasında dolaştırır ve bu ruh hâleti içinde hayat dantelasını örmeye çalışır. (102) Her akşam eksik ve yanlışlarını bir kere daha kontrol eder, her sabah bütün günahlara kapalı ve yepyeni bir azimle hayata açılır.(102)

[ MUHASEBESızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Mart 1992]

… 

Gözetme, mülâhazaya alma, intizarda bulunma, kontrol etme ve kontrol edildiği şuuruyla yaşama mânâlarına gelen murâkabe; hâl ehlince, Allah’tan gayrı her şeyden alâkayı keserek kalben Cenâb-ı Hakk’a yönelmek, ilm-i ilâhînin her şeyi kuşatmış olduğu inanç ve mülâhazasıyla nefsini menhiyâta karşı gemleyip hayatını Allah’ın emirleri ışığı altında dizayn edip yaşamaktan ibaret (102) görülmüştür. Murâkabeyi; her zaman Hakk’ın muradını takip etme ve Cenâb-ı Hak tarafından takip edilme mülâhazasıyla iç ve dış bütünlüğü içinde, hayat ve davranışlarımızı ciddî bir çizgide sürdürme (102) şeklinde de yorumlayabiliriz.

[ MURAKEBESızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Şubat 1992]

 

***

TEVHİDNÂME -PIRLANTA MÜZAKERESİ

SIZINTI-ÇAĞLAYAN BAŞYAZILARI PENCERESİNDEN  

[102] RIZA EKSENLİ AFİYET TELEVVÜNLÜ BİR HAYAT

Bunlar O’nsuz geçen ömrü hiç mi hiç hesaba katmaz ve O’nsuz hayatı hayat saymazlar. Bir ömr-ü heder görürler sevmeden yaşamayı ve bir avunma kabul ederler O’nunla alâkası olmayan keyifleri, neşeleri, hazları. Oturur kalkar her zaman aşk u şevkten dem vururlar; Fuzulî edasıyla aşk u iştiyak bilmeyenleri de başka türlü (!) bir şey görürler.

[ALLAH SEVGİSİ_Sızıntı – Başyazı – Temmuz 2003 ]

Evet, gerçek dindarın her davranışı ibadet eksenli, her gayreti cihad buudlu, her hamlesi de ukbâ ve rıza televvünlüdür. Onun hayatında dünya-ukbâ ayrımı söz konusu değildir.. kalbiyle aklı arasında berzahlar yoktur.. duyguları mantığıyla iç içedir.. muhakemesi ilhamlarını tanımamazlık edemez. Keza, onun düşünce dünyasında tecrübe, akla uzanan ışıktan bir merdiven, bilgi, firaset statikli yüksek bir burçtur. O, bu merdivende aşkın dev kanatlarıyla sürekli sonsuzluğa açılan bir kartal ve bu burçta fetanetiyle varlığı didik didik eden bir hallaçtır. Böyle bir anlayışın hiçbir yanında boşluk olmadığı için, bu sistemde insanın ferdî ve içtimaî ihmali de söz konusu değildir.

[YARIN Kİ DÜNYAYA DOĞRU _Yeni Ümit – Başyazı – Temmuz 1993 ]