CUMA DEMEK… VEFA DEMEK-77

 ( “LÂTİF Ü HÂBİR O’DUR”)

GİRİŞ

Evrâd u ezkâr, i’lâ-yı kelimetullah yolunda mücahede eden bir müminin en önemli zâd ü zahîresi; Allah Teâlâ ile münasebetinin de emaresidir.

Mutad evradımıza ek olarak bu hafta

“Elâ ya’lemu men halâka ve huve’l-latîfu’l-habîr” Yaratan yarattığı mahlûkunu hiç bilmez olur mu? (İlmi her şeye nüfuz eden ve her şeyden haberi bulunan) Latîf ü Habîr O’dur.” 

“Bir sohbette, “Elâ ya’lemu men halâka ve huve’l-latîfu’l-habîr” ayet-i kerimesinin gölgesinde yapılan duaların makbul olacağı ifade edilmişti. Bu ilahî beyanın zikrinde hangi mülahazalar söz konusudur?

Cevap: Selef-i sâlihînden bazıları dua esnasında

  • bu ayet-i kerimeyi çokça zikreder;
  • ondaki derin manaları elden geldiğince duymaya çalışır,
  • bu ilahî beyanın çağrıştırdıklarıyla gönüllerini bütün bütün Cenâb-ı Allah’a verir;
  • sonra da ihtiyaçlarını, isteklerini bir bir zihinden geçirerek her şeyi Yaratan’ın ilmine, rahmetine ve kudretine havale ederlermiş.

“Yaratan yarattığı mahlûkunu hiç bilmez olur mu? (İlmi her şeye nüfuz eden ve her şeyden haberi bulunan) Latîf ü Habîr O’dur.” (Mülk, 67/14) meâlindeki ayetin şefaatiyle ve onu mülahazaya alırken yakaladıkları iman ve inanmışlık ufku sayesinde dualarına icâbet edileceğine, arzularının gerçekleşeceğine inanırlarmış.

Doğrusu, kısaca meâlini verdiğim beyan-ı ilahînin uzak-yakın tedaî ettirdikleri umumen mülahazaya alındıktan ve onun kazandıracağı ruh haletiyle Hazreti Latîf ü Habîr’e tam ilticâ edildikten sonra yapılacak duaların makbul olduğu/olacağı âşikârdır.

Zira, o şekilde dua eden insan, halini bilen, sesini duyan, kendisine acıyan ve bütün ihtiyaçlarını gidermeye gücü yeten bir Hâlık-ı Kerim’e seslendiğinin farkındadır ki duanın kabulü için bu şuur olmazsa olmaz bir şarttır.”

ifadesinden mülhem Yakaran Gönüllerden seçilen yakarışlarla “Latîf ü Habîr !” esmalarını Cuma duamıza ser levha yapıyoruz.

ŞAMİL CUMA GÜNÜ DUASI ÖRNEĞİ-77

*****

Bismillahirrahmanirrahim

La ilahe illa ente

Ya Hannanu

Ya Mennanu

Ya bediussemavati vel ard

Yazel Celali vel ikram

Ya Hayyu Ya Kayyum

Ya Hayyu Ya Kayyum

Ya Hayyu Ya Kayyum

İyyake Na’budu ve İyyake Nestain

Velhamdülillahi Rabbilalemin.

***

Allahım!

Efendimiz Hazreti Muhammed’e (s.a.v) ve O’nun kardeşleri olan nebîlere, mürselîne..

mukarreb meleklere..

gök ve yer ehlinden -onlarla beraber rızana nâil olmak için dua ettiğimiz- Senin salih kullarının hepsine..

özellikle de Hazreti Adem, Hazreti İdris, Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti İbrahim, Hazreti Lût, Zebîhullah Hazreti İsmail, Hazreti İshak, Hazreti Yakub, Hazreti Yusuf, Hazreti Eyyub, Hazreti Şuayb, Kelîmullah Hazreti Mûsa, Hazreti Harun, Hazreti Davud, Hazreti Süleyman Hazreti Yunus, Hazreti İlyas, Hazreti Elyesa, Hazreti Zülkifl, Hazreti Zekeriyya, Hazret Yahya, Hazreti İsa ve annesi Hazreti Meryem, Hazreti Zülkarneyn, Hazreti Lokman ve Hazreti Üzeyr’e (alâ nebiyyina ve aleyhimüsselâm)..

Ve Efendilerimiz Hazreti Cebraîl, Hazreti Mîkaîl, Hazreti İsrafîl ve Hazreti Azraîl’e.

Hamele-i Arş’a..

Mukarreb Meleklere..

Kerûbiyyûn’a ve Kirâm-ı Katibîn’e..

Allah Resûlü’nün halifeleri Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazret Ali efendilerimize..

Peygamberimiz’in iki amcası Hazreti Hamza ve Hazreti Abbas’a

ve Allah Resûlü’nün ahfâdına..

özellikle de Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, Muhammed el-Hanefî ve Zeynü’l-Âbidîn hazerâtına..

Annelerimiz Hazreti Hatice-i Kübrâ ve Hazreti Âişe-i Sıddîka’ya

ve Efendiler Efendisi’nin diğer pak zevcelerine

ve Efendiler Efendisi’nin evladları KasımZeynep, Rukayye, Ümmü Gülsüm, Fatımetü’z-Zehra, Abdullah ve İbrahim’e.

Ve Muhacir ve Ensardan bütün Ashâb-ı Güzîne,

Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn efendilerimize..

Müçtehidîn-i Kirâma

Müfessirîn-i İzâma..

Muhaddisîn-i Fihâma..

Evliya, Asfiya, Ebrar ve Mukarrebîne..

Aktâba ve hususen Hazreti Ali ve Hazreti Hamza efendilerimize..

Şeyh Abdülkâdir-i Geylanî, Şeyh Ebu’l-Hasen el-Harakânî, Şeyh Harranî, Şeyh Menbicî; İmam Rabbanî, Ebu’l-Hasen eş-Şazilî, Ahmed el-Bedevî, Ahmed er-Rufaî, Muhammed Bahâüddin en-Nakşebendî

Üstadımız Bediüzzaman Said Nursîye,

Büyüğümüze

ve Senin nezd-i ulûhiyetinde kıymeti olan bütün salih kullara

ilmin ve mâlûmâtın adedince salât ve bereket ihsan eyle

ve dualarımızı onların hürmetine kabul buyur.

***

Lebbeyk ya Rab, fermanına uyduk, divanına geldik. Her zaman gelmeye de âmâdeyiz.

Sen, Raûf ve Rahîm Allah’sın. Göklerin ve yerin kendisiyle parıldadığı yüzünün nuru hürmetine, Sana ait her bir hak hürmetine ve Senden isteyen kulların hürmetine bizi şu günün sabahında ve akşamında affetmeni ve kudretinle Cehennem ateşinden korumanı diliyoruz.

Cumamızı mübarek eyle..

Rabbim! Bu ve bundan sonraki günlerin hayrını, fethini, yardımını, nurunu, bereket ve hidayetini istiyor, bugünün ve daha sonraki günlerin şerrinden de Sana sığınırız.

***

Allahım,

Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun.

Dünyanın her yerinde Senin Nâm-ı Celilini, ona muhtaç olan gönüllere duyurmaya çalışan kardeşlerimize ailelerine ferec mahreç nasip eyle.

Allahım,

Şu icabet saatlerinde başta büyüğümüz olmak üzere kardeşlerimizin, bacılarımızın, arkadaşlarımızın, her türlü sıkıntı ve zorluk içindeki kardeşlerimizin ve ailelerinin dualarını kabul eyle; rahmet ve bereketini üzerimizden eksik etme..

Şu anda zindanlarda zalim tiranların elinde işkence gören,sıkıntı çeken mazlum, mağdur, mahpus kadın-erkek bütün kardeşlerimizden ve yeryüzünün değişik yerlerine hicret edip hizmetlerine devam etmeye çalışan, yaşam mücadelesi veren, gittikleri yerlerde sıkıntılar yaşayan kardeşlerimizden tasa ve elem sebebi olan kötülüklerin hepsini bertaraf et!

***  

Allahım! Senin inayetinle sabahladık; Senin inayetinle akşamladık; Senin inayetinle yaşar, Senin izninle ölürüz.

Dönüş de Sanadır. Hamd, canımızı aldıktan sonra bizi tekrar dirilten Allah’a mahsustur. Dönüş de O’nadır.

Allahım! İçinde bulunduğumuz şu günün evvelini sulh ü salah, ortasını felah, sonunu da her bakımdan muvaffakiyetli kıl. Senden dünyanın da, ahiretin de hayrını diliyoruz, ey Merhametliler Merhametlisi!

***

“Elâ ya’lemu men halâka ve huve’l-latîfu’l-habîr”

Yaratan yarattığı mahlûkunu hiç bilmez olur mu? (İlmi her şeye nüfuz eden ve her şeyden haberi bulunan) Latîf ü Habîr O’dur.”

“Gözler O’na erişemez. Onun ilmi ise bütün gözleri ihata eder. Gözlerin görmediği her şeye nüfûz eden, her şeyden haberdar olan Latîf ve Habîr O’dur.”

“Sözünüzü ister içinizde gizleyin, ister açığa vurun, hepsi birdir. Zira Allah kalblerin kökünü dahi bilir. O yarattığı mahlûkunu hiç bilmez olur mu? (İlmi her şeye nüfuz eden, her şeyden haberi olan) Latîf ve Habîr O’dur.”

.. en ince noktalara kadar ihtiyaçları gören, gözeten Latîf.. herkesten ve her şeyden haberdar Habîr..

.. yarattıklarının açık-gizli her şeyine nigehbân olanHakem, Adl, Latîf, Habîr de yine Sensin..

Ya Latîf, Senden ebedlere kadar sürecek lütuflar dileniyoruz.

Ya Latîf, ömrü korkular içinde geçen bu aciz ve zayıf kuluna Senden başka kim medet edebilir ki!

Ya Latîf! Korku verici bir hal ile karşı karşıya kalanlara nasıl bir üns ve esenlik lütfediyorsan bu nâçar kullarına da öyle bir üns ve esenlik bahşet.

Allahım! Bize de lütufta bulun ya Latîf, ya Alîm ve “ya Habîr! (3 defa)”; “Ya Latîf! (3 defa)” Bizi sürpriz, tam, parlak, büyük ve yüce lütuflarınla sevindir. Ey ihtiyaç ve sıkıntıları karşısında kullarına kâfî gelen Yüceler Yücesi! Bizim ihtiyaçlarımızı da karşıla. Hâzır bulunan ya da bulunmayan bütün Müslümanların ve ötelere intikal etmiş olan bütün kardeşlerimizin dünya ve âhiretteki ihtiyaçlarını da lutfet. Lutfet ki Sen, keremi sonsuz bir Kerîm, ulûhiyet tahtının biricik sahibi Allah, rahmet ve şefkati sonsuz Rahman u Rahîmsin.

Ey her zaman lütuflarıyla muamele eden Yüceler Yücesi, ey Evvel, ey sığınılacak yegâne kapının Sahibi ve ey dönüşün sadece Kendisine olduğu Latîf! Ne olur, bu kullarını da hususî sıyanet seralarına al! Ey yarattıklarını kaza deryalarının kahr u iptila dalgaları arasında imtihanlara tâbi tutan Hakîm-i Mutlak! Bizleri necât gemisinde bulunan ve bütün âfetlerden sıyanet edilen kullarından eyle. Riayeti altına aldıkları kullarını lütuflarıyla sevindiren, onları muhafaza buyurup şanına yaraşır şekilde her zaman anan Rabbimiz! Her şeye gücü yeten Kadîr, her şeyi duyan Semî’, her şeye mahiyetinden daha yakın Karîb ve bütün varlığın dualarına icabette bulunan Mücîb yalnız Sensin. Koruyup gözetmesi en güzel ve en hayırlı olan da sadece Sensin. Lütfen ve keremen, ne olur, bizleri de koruyup kolla.

Ey Latîf, ey Raûf! İşte onlar iman edip gönülleri Allah’ı zikretmekle, O’nu anmakla huzur bulan kimselerdir.” ferman-ı sübhaninde buyurduğun bahtiyar kullarından olabilmem için kalbimi iman, itmi’nan, sekîne ve vakar ile doldur.

Allahım! Bizlere inayet nazarınla bak. Ey Allahım, ey Mevlâm, ey Kâdir, ey Ğâfir, ey Latîf ve ey Habîr!

En ince noktalara kadar ihtiyaçları gören, gözeten Latîf! Açık-gizli lütuflarınla bizim de hep yanımızda ol. Senden lütuflarınla, bizleri bela ve musibetlerden korumanı, gönlümüzü de icraat-ı sübhaniyene karşı teslimiyet ve rıza hisleri ile doldurmanı diliyoruz.

Ey acizlerin güç kaynağı Allahımız! Bize lütfunun libaslarını giydir ve bize şefkat ve ihsan ile teveccühte bulun. Tedbîr kuruntularından kalbimizi temizle ve sebeplerin verasındaki Müsebbibü’l-Esbâbın Sen olduğunu gönlümüze duyur. Nurunla bizi Kendine hidayet eyle. Huzurunda tastamam ve dosdoğru bir ubûdiyetle durmaya bizi muvaffak kıl.

Ya İlahenâ! Kullarının, özellikle de muhabbet ve sevgine mazhar kıldığın kullarının ihtiyaçlarını en ince noktalarına kadar gören, gözeten Latîf Sensin. Cömertliğinin tecellîlerini göster ve bizi de özel lütuflarınla sevgine mazhar kıldığın kulların dairesine al. Ya İlahenâ! Lütuf Senin vasfın, iç içe değişik lütuflar ahlâkın, ahkâmını kulların üzerinde icra buyurman da şanındır. Lâkin Sen öyle re’fetli, öyle lütufkâr bir Rabb-i Rahîmsin ki, hükümlerinde daha çok adaletinle değil lütuflarınla davranırsın.

Senin hakkımızdaki tercihlerinin güzelliğini gönüllerimize duyur, duyur ki, hakkımızdaki hüküm ve tercihin bizim kendi tercihlerimizden bize daha sevimli gelsin. Bizi hakk-ı mübîne hidayet buyur ve bize ilm-i yakînden ilim lutfet. Ey Alîm, ey Aliyy, ey Azîm, ey Ğaniyy, ey Kerîm, ey Ğafûr, ey Halîm, ey Rahman, ey Rahîm, ey Latîf ve ey Habîr!

Ey ihsanlarını hiçbir gücün engelleyemeyeceği yegâne Zât! Ey daha dilemeden veren ihsanı bol Keremkânî! Bizi de koruyup gözet ey Mevlâmız! Çünkü Sen bize bizden daha evlasın; bizi kendimizden çok, çok daha iyi korur ve gözetirsin. Ey Kâdir, ey Mevlâm, ey Ğâfir, ey Latîf ve ey Habîr!

Bütün nimetlerinden dolayı Sana sonsuz hamd, minnet ve senalar olsun, ey Lâtîf ve Habîr olan Yüceler Yücesi, Merhametliler Merhametlisi Allahım!

Öldükten sonra yeniden diriltilir ve mahşerde ameller tartılırken, lütufları çok Latîf Allah bize yeter. Kıyamette, hesap gününde Kerîm Allah bize yeter. Amellerin tartıldığı mîzanda, Latîf Allah bize yeter.

***

Allahım, 

Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun. 

Sonsuz “Lâ havle velâ kuvvete illa billahilaliyyilazîm” ile huzuruna geliyor, hamd ü senalarımızı arz ediyor ve dualarımızı kabul buyurmanı diliyoruz.

Yakarışlarımıza icabet buyur, Rabbimiz!

Ya Rahmân, ya Rahîm, ya Zelcelâli ve’l-ikrâm!

Zat’ın, azametin, ululuğun, Ulûhiyetin, Rubûbiyetin hakkı için.. Sıfât-ı Sübhâniye’nin hatırı ve şefaati için..

Esmâ-i Hüsnâ’n hürmeti ve şefaati için..

İsm-i A’zam’ın hürmeti ve şefaati için..

Hazreti Muhammed Mustafa’nın hürmeti ve şefaati için..

seçkinlerden seçkin ve en hayırlı kulların enbiya/evliya hürmeti ve şefaati için duamızı kabul buyur.

Bu şerefli ve mübarek isimlerin hürmetine, latîf ve celîl sıfatların hatırına Sen’den Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve O’nun mübarek aile fertlerine salât ve selam etmeni diliyoruz.

Amin