TEVHİDNÂME İLE KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİNE YOLCULUK (82.BÂB) 

GÜNCELLENME TARİHİ: 17 MAYIS 2020 // 24 RAMAZAN 1441 PAZAR

 (TEVHİDNÂME-82):

Allah’ım!

Hizmetimiz itibariyle bizlere yeni bir başlangıç ve yeniden varlığa yol bulmayı (100)  ihsan buyur! Öyle ki bu konuda başkalarından gelebilecek yardımlardan bizleri müstağnî kılacak keyfiyette olsun!

***

82.BÂBIN DUASI  (YAKARAN GÖNÜLLERDEN…)

Ey Kendi zâtıyla kâim, bütün mevcûdâtın varlık ve bekâsının da biricik dayanağı olan Mukîm!

Ey varlık ve birliğine kâinatın bağrında sayısız işaret ve işaretçiler yerleştiren ve kullarını dosdoğru yola eriştiren Delîl!

Ey seyyiâtı hasenâta tebdîl eden ve varlık âleminde yaptığı değişikliklerle sayısız esmasının cilvelerini gösteren Mübeddil!

Ey Muhyî sürur ve bereket dolu bir hayatla yeniden ihya buyur beni..

Ey sürçüp düşenleri bağışlayarak tökezleyenlere yeniden doğrulma fırsatları veren yüce Rabbimiz!

Sadece Senden yardım diliyor ve yalnızca Senden medet bekliyoruz; bize yardım et ve “imdat” çağrımıza icabet buyur.

Ey kullarına her zaman rahmet ve merhametiyle muamele eden Yüce Allahım! Yakînimizi arttır. Tökezlemelerimizi azalt. Sürçmelerimizi bağışla ve bize yeniden doğrulup toparlanma fırsatı ver.

Rabbimiz! Günahlarla âlûde bir hâlimiz var; bizi fevt ettiğimiz şeyleri telafi edip yeniden toparlanabileceğimiz kâmil ve nasûh bir tevbeye muvaffak kıl ve bütün günahlarımızı eritecek mağfiret havuzlarına al.

***

TEVHİDNÂME MÜZAKERESİ

KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ PENCERESİNDEN 

[100] YENİ BİR BAŞLANGIÇ, YENİDEN VARLIĞA YOL BULMA

Hataları itiraf edip pişmanlıkla kıvranmak, fevt edilen sorumlulukları yerine getirerek, yeniden toparlanıp Cenâb-ı Hakk’a yönelmek şeklinde ilk küçük yorumları ile tanıyacağımız tevbe; hakikat ehlince, duyguda, düşüncede, tasavvur ve davranışlarda Zât-ı Ulûhiyet’e karşı içine düşülen muhalefetten kurtulup, O’nun emirleri ve yasakları zaviyesinden, yeniden O’nunla muvafakat ve mutabakata ulaşma gayretidir. (100)

[TEVBE_Sızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Mayıs 1994]

Aslında bunları da kendi kendine meydana gelen hâdiseler şeklinde yorumlamak doğru değildir. Bu kabîl olumsuzluklar bazen, insanların günah, gaflet ve temkinsizliklerinden kaynaklanır; bazen muvakkat kabz girdapları gelip pusulaya, dümene dokunur; bazen cismanî neş’e ve inşirah anaforlarıyla rota kaymalarına maruz kalınır; bazen de böyle bir seyahat âdâbına uymayan hataları görememeden veya sevaplarla fahirlenme ve küstahlaşmadan meydana gelir. Eğer insanlar, bu hususları ruhu öldüren/öldürecek olan birer virüs gibi görür ve onlardan uzak durabilirlerse; ezkaza bulaştıklarında da hemen tevbe, inâbe, evbe kurnaları altına koşarak ciddî bir arınma gayreti gösterirlerse, “Allah onların seyyielerini haseneye tebdil eder.” ve şer kabiliyetlerini hayır istidatlarına çevirerek onlara yeniden dirilme fırsatı verir. (100)

[NEFİS– Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Haziran 2003]

Aslında, sürekli kendini sorgulayan, sigaya çeken ve nefsini murâkabe ve muhasebe imbiklerinden geçiren bir hak yolcusundan beklenen de işte budur. Durduğu yerin farkında olan böyle biri, bir taraftan deyip O’nu hakkıyla bilemediğini, gerektiği gibi kullukta bulunamadığını, ululuğu ölçüsünde O’nu zikredemediğini ve şükür vazifesini yerine getiremediğini avaz avaz ilan ederken; diğer taraftan da, bilerek veya bilmeyerek işlediği hata, günah, irtikâp ettiği mâsiyet, mesâvî ve Allah’ın hoşnut olmadığı/olamayacağı davranışlardan ötürü her zaman boynu buruk, ruhunda içini kanatan bir burukluk, yüzünde kahreden bir hicap, gönlünde mütemadi bir ürperti, kabirdeki suallere muhatap olma telaşı gibi bir ruh hâleti içinde ve amellerin muvazenesi esnasında terazi kefelerinin kıpırdanışıyla başını döndüren, bakışlarını bulandıran bir heyecan ve endişe ile, her lahza, içinden kopup gelen o derinlerden derin mehâfet ve mehâbet hissiyle döner döner ve gider O’na sığınır; her sığınışında cismanî arzuları ve nefsanî istekleri itibarıyla bir kere daha ölür ve ardından da O’na intisap mülâhazalarıyla sûr sesi almış gibi yeniden dirilir; dirilir, kalb ve ruh ufkunda yepyeni bir dünya kurmaya çalışır;(100) her zaman O’nu düşüneceği, O’nu söyleyeceği, O’na yöneleceği, O’nunla hasbihâl edeceği öteler adına nuranî, şeffaf ve mâverâdan sürekli diriltici nefesler alan bir dünya.

[TÂLİB, MÜRÎD, SÂLİK, VÂSIL_Sızıntı- Kalbin Zümrüt Tepeleri _ Şubat 2004]

***

TEVHİDNÂME -PIRLANTA MÜZAKERESİ

SIZINTI-ÇAĞLAYAN BAŞYAZILARI PENCERESİNDEN  

[100] YENİ BİR BAŞLANGIÇ, YENİDEN VARLIĞA YOL BULMA

Bir kısım yobazca düşünceler, yürüdüğümüz yolları yürünmez birer patika hâline getirse de, hâlâ her tarafta salınıp duran yeşillikler, gönüllerimizde yol yürüme heyecanı uyaran yol arkadaşları, insanî duygularıyla diyaloğa açık sineler; el sıkışmasını, kucaklaşmasını ve etrafına tebessümler yağdırmasını devam ettiren gönül insanları; günahını bilen vicdanlar, hatalarına pişmanlık duyan ruhlar, geleceği mantık ve muhâkeme üzerine bina etmek isteyen dimağlar mevcudiyetlerini devam ettirdikleri sürece, ruhumuzun sarsılan sistemlerini yeniden derleyip toparlayacak ve “yeni baştan” deyip herkesi sevmeye devam edeceğiz.

Şimdilerde hemen her yanda duyulan o sun’î ağıtların, solgun nefeslerin pörsüttüğü duygular, düşünceler, mevsimi gelince yeniden canlanacak ve her yanda bir kere daha bahar nârâları duyulacaktır.

Ben bunca yıkılış, kırılış ve dökülüş karşısında imanımın gereği olarak bir gadr u efgânı, bir azim ve diriliş duygusunu dile getirmeye çalıştım. Beklentilerimin, Hz. Kâdiyü’l-hâcât dergâhında birer dua yerine geçeceği ümidini besliyorum.

[ÇATLAYAN RÜYA_Sızıntı – Başyazı – Nisan 2001 ]

Ruhlarımızda, inancın o kendine has derinliklerini duymamız; ibadetlerimizde iradelerimizin ter, ızdırap ve sancısını yaşamamız; hareketlerimizde ahlâkî olmamız; his, irade, şuur ve gönül hayatımız itibarıyla yeniden dirilmemiz, dirilip her şeyi kalbin kadirşinaslığı ile tartıp değerlendirmemiz bizleri arzu edilen kıvama taşıyacak esasların özetini teşkil etmektedir. İşte bu esaslarla biz, enginleşip ferdiyet sınırlarını aşan bir duyma, bir dileme ve dilediği şeylerin şuurunda olma, hatta bunun bir adım daha ötesinde her şeyi sonsuzla irtibatlandırıp semavî kriterlerle değerlendirme sayesinde tam açılıma geçecek ve insan olmanın bütün avantajlarını paylaşarak “ahsen-i takvîm”e mazhariyetimizi bir kere daha seslendirmiş olacağız. Zannediyorum bu temel espriyi kavrayabilmiş bahtiyarlar, başkalarını kurtarmaya namzet olmaları ölçüsünde, kendi geleceklerini de teminat altına almış olacaklardır.

[MERHAMET ÇAĞRISI_Sızıntı – Başyazı – Şubat 1998 ]

Herhangi bir sebeple düzenleri bozulup kuvvetleri dağılsa, şevklerini söndürüp ümitlerini kıracak hâdiseler peşi peşine birbirini takip etse, semalarındaki bütün yıldızlar birer birer dökülüp çevrelerinde karanlıklar kol gezse, zerre kadar sarsılmaz; derhal Yaradan’larına döner, inançla kanatlanır ve muhteşem geçmişleriyle bütünleşerek yepyeni bir şevkle, yeniden dirilir ve yeniden yollara koyulurlar.

[ZİRVEDEKİ RUHLAR _Sızıntı – Başyazı – Aralık 1995 ]