ÇAĞLAYAN’DAN SİNELERE EMANET AMEL“İHLAS” (BÖLÜM-3)
RİSALE-İ NUR MÜZAKERESİ
(BÖLÜM-3)
İSTİFADE EDİLEN KAYNAKLAR:
1- RİSALE-İ NUR (İHLAS HAKKINDA 20.LEM’A VE 21.LEM’A)
2- RİSALE-İ NUR’DA KÜLLÎ KAİDELER – 1-2
3- ÇAĞLAYAN DERGİSİ
***
ÇAĞLAYAN ANA METİN-1:
FARKLI MERTEBELERİYLE NEFİS (4) – ÇAĞLAYAN AĞUSTOS 2018
Aslında hem nefis hem de ruh, her ikisi de âlem-i emirden olmalarının yanında, dıştan gelen farklı sinyallere açık sistemlerdir. Değişik şerarelerle ufku karartılmamış bir kalb ve üst tabakası sayılan ruh, bütün kapı ve pencereleriyle ilahî varidâta ve melek ilhamlarına müheyya olmasına karşılık, terbiye ve tezkiye görmemiş bir nefis ise umum menfezleriyle şeytanî şerare ve sinyallere “müfettehatü’l-ebvâb”dır.
Melekler, o latîfe-i rabbâniyeye ihlas, rıza ve Hak hoşnutluğu nefhederler. Şeytanlar ise onu kendilerine bend etme iğvâlarıyla Hak’tan koparma peşinde koşar ve bu derbeder ruhu meâsî ve mesâvî şerareleriyle uyutur, onunla oyun oynarlar.
ÇAĞLAYAN ANA METİN-2:
KALB VEYA LATÎFE-İ RABBÂNİYE – ÇAĞLAYAN EKİM 2017
Latîfe-i Rabbâniyenin temizliği ve pâk kalması, ahlak-ı rezîleye karşı kararlı durmaya, ubûdiyet ve ubûdet hassasiyetine, her zaman O’nun tarafından görülüyor olma mülahazasıyla hareket etmeye, hayatı temkîn yörüngeli sürdürmeye, kendini küçük görmeye, kulluğunda ihlaslı olmaya, oturup-kalkıp hep rıza soluklamaya ve dahası bunları tabiatının bir derinliği haline getirmeye bağlıdır. Evet, bütün bunlar ve emsâli hususlar, gönül dünyasını ilahî tecelli ve teveccühlere açık tutma adına olmazsa olmaz esaslardandır.
***
MÜZAKERE ÇALIŞMASI: İHLAS, RIZA VE HAK HOŞNUTLUĞU
1.NOKTA ÜÇÜNCÜ SEBEP [1]
Cenâb-ı Hakk’ın rızası ihlâs ile kazanılır,( İhlâsla dünyadan ayrılandan Allah Teâlâ’nın razı olacağını bildiren hadis için bkz. İbni Mâce, mukaddime 9; el-Hâkim, el-Müstedrek 2/362.)
İnsana tâbi olanların çokluğu ile ya da fazla başarı ile değil… Onlar Cenâb-ı Hakk’ın takdirine bağlı olduğu için istenmez, belki bazen verilir.
Evet, bazen bir tek kelime kurtuluş sebebi ve Allah’ın rızasına vesiledir. (Bir beklentisi olmaksızın, sırf Allah için söylediği sözlerden dolayı kişinin cennetteki derecesinin yükseltileceğine dair bkz. Buhârî, rikak 81; Müslim, zühd 6; Tirmizî, zühd 12.)
Sayıca çokluğun önemi o kadar dikkate alınmamalı. Çünkü bazen bir tek insanın doğru yola erdirilmesi, bin insanınki kadar, Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olur.
…
İhlâs ve hakperestlik, nereden ve kimden gelirse gelsin Müslümanların menfaatlerine taraftar olmaktır. “Benden ders alıp bana sevap kazandırsınlar.” düşüncesi ise nefsin ve benliğin bir hilesidir.
…
Demek ki hüner, bir insana çok kimsenin uymasında değil, Allah’ın rızasını kazanmaktadır.
…
Vazifeni yap, Allah’ın işine karışma. Hem hakkı, hakikati dinleyene ve söyleyene sevap kazandıran, yalnızca insanlar değildir. Cenâb-ı Hakk’ın şuur sahibi mahlûkları, ruhaniler ve melekler kâinatı doldurmuş, her tarafı şenlendirmiştir.
…
Madem çok sevap istiyorsun, ihlâsı esas tut ve yalnız Allah’ın rızasını düşün. Ta ki ağzından çıkan mübarek kelimeler havada ihlâs ile ve samimi niyetinle hayat bulsun, canlansın, sayısız şuur sahibi varlığın kulaklarına girip onları nurlandırsın, sana da sevap kazandırsın.
…
Fakat eğer Allah’ın rızası ve ihlâs o kelimelere hayat vermezse kimse onları dinlemez, sevap da yalnız ağızdaki kelimeyle sınırlı kalır.
1.NOKTA ALTINCI SEBEP [2]
İhlâsla Allah rızası yolunda bir zerre, bir yıldız gibi olur. Vesilenin mahiyetine değil, neticesine bakılır. Madem neticesi Allah’ın rızasıdır ve mayası ihlâstır; o halde küçük değil, büyüktür.
1.NOKTA YEDİNCİ SEBEP [3]
İşte ey musibete uğramış, ayrı düşmüş hak ve hakikat ehli!
Bu musibet zamanında ihlâsı kaçırdığınız ve sadece Allah’ın rızasını gaye edinmediğiniz için şu zillete ve mağlûbiyete sebebiyet verdiniz. Dine ve ahirete ait işlerde rekabet, gıpta, haset ve kıskançlık olmamalı!
BİRİNCİ DÜSTURUNUZ [4]
Amelinizde gaye, Allah’ın rızası olmalı.
Eğer O razı olsa, bütün dünya size küsse önemi yok.
Eğer O kabul etse, bütün insanlar sizi reddetse hükmü yok. O hoşnut olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti gerektirirse, sizler istemediğiniz halde sizi insanlara da kabul ettirir, onları da razı eder.
Onun için bu hizmette doğrudan doğruya, yalnızca Cenâb-ı Hakk’ın rızasını esas maksat yapmak gerekir.
—
KAMİL KULLUK VE LATİFEYİ RABBANİYE [5]
Vicdanın dört rüknü vardır ve bunlar, rûhun da hâsseleri (duyuları)dir: irade, zihin, his, lâtife-i Rabbaniye. Bunların her birinin nihaî yaratılış gayesi vardır: iradenin Allah’a ibadet, zihnin Allah ma’rifeti, hissin Allah’ı sevmek ve lâtife-i Rabbaniyenin Allah’ı müşahededir. Takva denilen kâmil kulluk, bunların dördünü de içine alır.
—
KURTULUŞ YALNIZ İHLÂSTA, İHLÂSLI AMELDEDİR. [6]
Hadis-i şerifte “İnsanlar helâk oldu, âlimler hariç; âlimler helâk oldu, ilimleriyle amel edenler hariç; ilimleriyle amel edenler helâk oldu; ihlâs sahipleri hariç. İhlâs sahipleri de çok büyük bir tehlike üzerindedir.” buyurulur.
Dolayısıyla, kurtuluş yalnız ihlâsta, ihlâslı ameldedir. İhlâsı kazanmak çok mühimdir; bir zerre ihlâslı amel, tonlarla ihlâslı olmayan amele tercih edilir.
İhlâsı kazanmak için de insan, daima acz, fakr, noksan ve kusurunun farkında olmalı, yaptığı amelleri sadece Allah’ın rızasını kazanmak için yapmalı ve ötesini düşünmemelidir.
—
İBADETİN RÛHU, İHLÂSTIR [7]
İbadetin rûhu, ihlâstır. İhlâs ise, yapılan ibadetin yalnız Allah için ve Allah emrettiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir fayda ibadete illet gösterilse, o ibadet bâtıldır. Faydalar, hikmetler, ibadette illet olamazlar.
—
İhlâs, ibadetleri ve Allah yolunda hizmetleri yalnız Allah emrettiği için yapmak ve bunlarda sadece Allah’ın rızasını hedef almaktır.
Muhabbetin dahi hâlis olan bir zerresi, tonlarla resmî ve ücretli, yani karşılık isteyen muhabbete tercih edilir.
Bir zat, bu ihlâslı muhabbeti şöyle tabir etmiş: “Ben, muhabbet karşılığında bir rüşvet, bir mukabele, bir mükâfat istemiyorum. Çünkü mukabilinde mükâfat istenen muhabbet, zayıftır, devamsızdır.”
—
Demek oluyor ki, ihlâs, yapılan iş karşılığında, muhabbet ve bağlılık karşısında hiçbir beklentiye girmemek demektir. Bir amel karşılığında belki sevap beklemek bile bir manâda ihlâsa ters düşer. O bakımdan, her ibadeti, her ameli, her hizmeti, sadece onu Allah emrettiği için ve O’nun rızası için yapmak, ihlâstır. Böyle bir amel az da olsa, inşaallah kurtuluşa vesiledir.
—
ALLAH RAZI OLDU İSE BU, KÂFİDİR İHLÂS DA BUDUR [8]
Takva ve amel-i salih ile Allah razı edildi ise, bu kâfidir; halkın rızasını tahsile lüzum yoktur. Halk da, Allah hesabına rıza ve muhabbet gösterirse iyidir; yoksa kıymeti yoktur.
Allah’ın emrettiği bir amelde, ibadette, Allah yolunda hizmette sadece Allah’ın rızasını düşünmek, yapılanı O emrettiği için yapmak ve başka bir gaye taşımamak, ihlâstır.
Dolayısıyla, eğer yapılan ibadet veya hizmetten Allah razı ise, bu yeterlidir. Bu bakımdan, Allah yoluna hizmette hizmet adına, Allah Kelimesi’ni yüceltmek adına bile insanların rızasını ve kabulünü düşünmek, ihlâsa zıttır.
Çünkü önemli olan ve yapmamız gereken, sadece Allah adına yapılması gerekeni gerektiği şekilde yapmak ve ötesine, neticeye karışmamaktır. Dolayısıyla, hizmeti dahi insanlara kabûl ettirmek gibi bir vazifemiz yoktur.
—
İNSANLARDAN TEVECCÜH BEKLENMEZ; ALLAH KABÛL ETSE YETER [9]
Eğer her yapılması gerekeni sadece Allah rızası için ve O’nun emri olduğu için yaparsak ve Cenab-ı Allah insanlara da kabûl ettirmek dilerse kabûl ettirir.
Buna karşılık, biz insanlara kabûl ettirmek gibi bir düşünce taşırsak, eğer Cenab-ı Allah bunu dilemiyorsa, yine kabûl ettiremeyiz ve üstüne üstlük, niyetimize başka şeyler girdiği için yaptığımızdan sevap bile alamayabiliriz.
Öyleyse, bütün ibadetler ve hizmetler, sadece Allah’ın rızası gözetilerek yapılmalıdır. Eğer Allah diler ve insanlar da Allah adına yapılan hizmetleri kabûl ederler, hüsn-ü kabûl gösterirlerse ve bu hüsn-ü kabûl Allah hesabına olursa, bu, bir kıymet ifade eder.
Onların kabulü de Allah hesabına olmazsa, yine kıymeti olmaz.
Fakat bizim niyetimiz sadece Allah rızası olur ve insanlar Allah hesabına değil, başka hesaplarla hüsn-ü kabûl gösterirlerse, bundan bizim zararımız olmaz.
İnsanların teveccühü istenilmez, belki verilir. Verilse de, ondan hoşlanılmaz. Hoşlansa ihlâsı kaybeder, riyaya girer.
***
DUASI: CENAB-I HAKKIN RIZASINA NAİL OLMAK ADINA YAKARIŞ
Ey Kudreti Nihayetsiz Allahım! Senden bizim bütün hareketlerimizi rızan istikametinde ve takva dairesinde tutmanı diliyoruz.
Allahım! yüce katından bahşedeceğin en câzip lütufları avlamaya çalışarak, cemâline koşarak, azametin ve celâlin karşısında el-pençe divan durarak Seni, Senin rızanı talep ediyoruz.
İhtiyacımız da, muradımız da Senin rıza ve rıdvanındır. Talebim komşuluğuna ermektir.
Gayemiz yakınlığına mazhar olmaktır. Kalbimiz sadece Senin kapında gedâlık yapmakla ve yalnız Senin yüce huzurunda yalvarıp yakarmakla ünse erer ve huzur buluruz.
Rabbimiz! Rızana, hoşnutluğuna ulaşmamıza engel olan şeyleri yolumuzdan kaldır. İşin nihayetinde de bizi cennetlerinin en güzelleriyle sevindir! AMİN
[1] RİSALE: İHLAS RİSALESİ YİRMİNCİ LEM’A 1.NOKTA ÜÇÜNCÜ SEBEP
[2] RİSALE: İHLAS RİSALESİ YİRMİNCİ LEM’A 1.NOKTA ALTINCI SEBEP
[3] RİSALE: İHLAS RİSALESİ YİRMİNCİ LEM’A 1.NOKTA YEDİNCİ SEBEP
[4] RİSALE: İHLAS RİSALESİ YİRMİ BİRİNCİ LEM’A
[5] RNK’da Kulli Kaideler – 1_ KAMİL KULLUK VE LATİFEYİ RABBANİYE
[6] RNK’da Kulli Kaideler – 2_ KURTULUŞ YALNIZ İHLÂSTA, İHLÂSLI AMELDEDİR
[7] RNK’da Kulli Kaideler – 1_ İBADETİN RÛHU, İHLÂSTIR
[8] RNK’da Kulli Kaideler – 2 _ ALLAH RAZI OLDU İSE BU, KÂFİDİR
[9] RNK’da Kulli Kaideler– 2_ İNSANLARDAN TEVECCÜH BEKLENMEZ; ALLAH KABÛL ETSE YETER