HATİM DUAMIZ

Bütün âlemleri yaratan ve ayakta tutan Rabbimiz’e, kâinatın zerrâtı adedince hamd ve şükür, Peygamberler Serveri Efendimiz’e, sair enbiya-i izâma, melâike-i kirama, ehl-i beyte ve Hakk’ın bütün sadık kullarına deryalardaki su damlaları, çöllerdeki kum taneleri adedince salât ü selam olsun.

Ya Rabbenâ!.. Öncelikle, bugüne kadar okuduğumuz hatimlerden, salavatlardan, dualardan ve bu beraberliğimizden hâsıl olan sevabı evvelen ve bizzat Fahr-i Kâinat (aleyhissalâtü vesselam) Efendimiz’in mübarek, aziz, latif ruhuna hediye ediyor; “gedalardan küçücük bir armağan” mülahazasıyla, O’na karşı medyuniyetimizi ve şefaatine ihtiyacımızı seslendiriyoruz; vâsıl eyle!..

Rabbimiz! Hazreti Âdem Aleyhisselam’dan günümüze kadar gelip ahirete intikal eden bütün enbiya, evliya ve asfiyanın ruhlarına.. ve Sahabe-i güzîn, tâbiîn, tebe-i tâbiîn ve selef-i sâlihîn efendilerimizin ruhlarına hediye ediyoruz.

Ya Rabbenâ!.. Üstadımızı, onun mübarek peder ve validesini, sadık talebelerini, hangi meşrepten olursa olsun, dünden bugüne hizmet-i imaniye ve Kur’aniyeye samimi omuz vermiş kimseleri, hassaten Ramiz Hocaefendi ve Rafia Hocaanne başta olmak üzere, burada bulunan ve bulunmayan bütün kardeşlerimizin vefat etmiş olan yakınlarını ve sevdiklerini de okunan hatimlerin sevabından nasibdar eylemeni diliyoruz!..

Ey çaresizler çaresi! Sebeplerin sukut ettiği, içtimaî ahvalin boz bulanık bir hâl aldığı, her yanda zâlimlerin hayhuyunun duyulduğu, yığınların çaresizlikle kâh sağa, kâh sola toslayıp durduğu şu karanlık günlerde, Ramazan-ı şerifi, şu mübarek geceyi, hatim duasını ve yeryüzünün dört bir yanından “amin”leriyle meclisimize iştirak eden samimi gönülleri vesile bilerek bir kere daha içimizi Sana dökmek ve halimizi arz etmek istiyoruz.

Gerçi, hâlimiz Sana ayan, söyleyeceklerimiz bildiklerinin bir kısmını beyan. Beklediğimiz, asırlardan, hususiyle birkaç yıldan beri bizi kıvrım kıvrım kıvrandıran dertlerimize derman… İcâbet buyur ey Rahîm ü Rahmân!

Rabbimiz!.. Nam-ı celil-i Muhammedi’yi bayraklaştırma adına dünyanın dört bir tarafına açılıp hizmet ederken şehit düşmüş olan adanmış ruhların.. ayrıca, 15 Temmuz’un iç içe komploları arasında şehadet şerbeti içen masumların.. daha sonra intihar süsü verilerek işkence ve tuzaklarla şehit edilen mazlumların.. ve zalimlerden kaçarken yolda veya cebrî hicrette vefat eden mağdurların ruhlarını da meclisimizden haberdar eyle.

Okumuş olduğumuz hatimlerin sevabıyla onları da nasiplendirip sevindir.

Onların yaralı yüreklerini Efendimiz’in avuçlarından yudumlayacakları kevserle, aile ve yakınlarının yanık sinelerini de maiyyet ve rahmetinle serinlet.

Ey esaret hayatı yaşayanları hürriyetlerine kavuşturan Kadîr-i Zülcelal! Kadını erkeği, yaşlısı genciyle bizim kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı ve dostlarımızı da hürriyetlerine kavuştur. Hangi birinin adını sayalım ya Rabbenâ! Hangi birinin sıfatını analım? Kurtar Allahım, Sen hepsini biliyorsun; bütün dostlarımızı, arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi kurtar Allahım!.. İradî veya cebrî hicrete teşebbüs edenlere kolaylık ver; güzel vatanımızda kalanlara emniyet ve huzur lütfet. Bütün mazlum ve mağdurların, ailelerinin ve yakınlarının üzerine sekine yağdır; hepsini rahmetinle kuşat; kalblerini sabır, itminan ve rıza duygusuyla donat. Her birini sürpriz nimetlerinle sevindir, helal rızıklarını bereketlendir. Dostlarımıza necât vermekle beraber, diktatörlüğe dönüşmüş bir sistemin paletleri altında ezilen, -hangi inançtan, hangi anlayıştan olursa olsun- bütün insanlara bir çare göster ve hepsini selamete erdir. Yeryüzündeki bütün masumları iki yüzlü tiranların sultasından kurtar Allahım!..

Yâ Men Vesiat Rahmetühû Külle Şey! Ey Muztar kullarının duasına icabet buyuran Yüceler Yücesi Rabb’imiz, işte yüce dergâhına geldik; boyun büküyor, huzurunda kemerbeste-i ubûdiyet içinde el pençe divan duruyor, Rahmetinin tokmağına dokunuyor, affına iltica ediyoruz.

Yâ Mücîbe Da’veti’l-Muztarrîn! Ey ızdırar içerisinde hafakanlar yaşayan muztar kullarının niyazlarına icabet buyuran Yüceler Yücesi Allah’ımız! Senin lütfedip bizlere gönderdiğin Ramazan-ı Şerif’i idrak ettik. Reyyân kapısından girmeye inşaallah liyakat kazanmışızdır. Şu anda bu Ramazan’ı hapishanelerde geçiren ya da evinde hapse düşmüş eşini, evladını, anne babasını bekleyen mazlumların, tiranizmin zulmünden kaçarak ülkesini terk etmek zorunda kalan muhacir kardeşlerimizin, dünyanın dört bir yanında senin dinine hizmet eden bahtiyarların, bir Ramazan’ı daha yüreği ızdırapla dolu olarak idrak eden Muhterem Hocamızın duaları içinde ellerimizi kaldırıyor,  Ramazan’dır diyen, “Medet ey Kerîm Rabbimiz!” diye inleyen saflaşmış insanlarla beraber halimizi Sana arz ediyoruz. Ne olur bizi yalnız bırakma, dualarımızı kabul eyle Yâ Rabbi! Bizi kaybedenlerden ve hüsrana uğrayanlardan eyleme Yâ Rabbi!

Yâ Ğâfira’l-Hatâyâ! Ey en büyük günahları bağışlayan ve en büyük kusurları, eksikleri sarıp sarmalayan Rabbimiz! Senden, en kahredici günahlarımızı bile bağışlayıp yok saymanı, yüzümüzün karası suçlarımızı örtmeni, bize günahlarımıza göre değil engin Rahmetinle icabette bulunmanı, kıyamet gününde affının ve gufranının serinliğinden ve bağışlayıcılığının güzelliğinden bizleri mahrum etmemeni dileniyoruz.

Ey çaresizler çaresi, kimsesizler kimsesi Rabbimiz! Üzüntü, tasa, şikâyet, keder ve kalb kırıklığımızı Sana şikayet ediyoruz. Rabbimiz, şüphesiz Sen, her şeyin sahibi yegâne Melîk ve kudretine nihayet olmayan Muktedir’sin; Sen Müsebbibü’l-Esbab’sın, her şeye kadîrsin; Sen murad edersen, sebeplerini bir anda yaratır ve dilediğini vücuda getirirsin. Allah’ım! Nezd-i Ulûhiyetinden bizleri öyle bir rahmetle serfiraz eyle ki, Sen’den gayrısının merhametinden bizleri müstağnî kılsın! Allahım! İnayetinle teveccüh buyur; içinde bulunduğumuz her türlü dert, endişe ve tasadan kurtulmamız için tarafından sürpriz bir çıkış yolu lütfeyle.

Yâ Sâhibe’l-Ğurebâ! Ey Yüceler Yücesi Rabb’imiz! Hadiseler bizi boğacak hale geldi. Üstesinden gelebilecek gibi de değiliz. Şahit olduğumuz her manzara artık gırtlağımızda hıçkırıklarımızı yumruk gibi düğümleniyor, üzerine bir söz de söyleyemiyoruz. Müslümanların yaşadığı hemen bütün coğrafyalarda, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de, Myanmar’da, Doğu Türkistan’da, Filistin’de ve daha pek çok yerde zulümler, haksızlıklar irtikâp ediliyor, cinayetler, katliamlar işleniyor. Bir zamanlar Senin dinine beşiklik etmiş Anadolu coğrafyasında şehirler yerle bir ediliyor, masum insanlar öldürülüyor. Hiçbir suçu, günahı olmayan tertemiz insanlar sokak ortasında siyah minibüslere bindirilip bilinmezlere götürülüyor. Senin namını duyurmak adına yıllar önce başka diyarlara hicret eden masum insanlar birer cani gibi derdest edilip kaçırılıyor. Bir tarafta Senin Mü’minlerin zindanlarda türlü zulüm ve işkencelere maruz kalırken diğer yanda modern çağın firavunları ve onların yalancı, sahtekâr, ikiyüzlü ve dini kullanan avaneleri yeni zulümler peşinde koşuyorlar. Gün geçmiyor ki zindanlarda işkenceyle vefat eden, Meriç’in serin sularına gömülüp ruhunun ufkuna yürüyen veya gurbette sıkıntıdan kalbi çatlayıp ahirete kanatlanan bir mazlumun haberiyle yüreklerimiz burkulmasın…

Ey kolu kanadı kırılmış ve yapacak hiçbir şeyi kalmamış çaresizler niyaz ettiği zaman, onların duasına icâbet buyuran ve başlarındaki sıkıntıyı/kötülüğü gideren!.. İşte bizler de muztarrız; öyle ki, yeryüzü bütün genişliğine rağmen başımıza dar geliyor ve vicdanlarımız da bizi sıktıkça sıkıyor. Bizim yakarışlarımıza da icabet buyur ve üzerimizdeki belaları def eyle!..)

Ey talihsizlerin sığınağı ve ey âcizlerin güç kaynağı!.. Yıllar var ki, boş şeylerin arkasından koşup durduk; olmayacak hülyalara, hakiki tesiri bulunmayan esbâba gönül bağladık. Ümit ettiklerimiz yüzümüze bakmadı, bel bağladıklarımız asla bizi umursamadı. Bugüne kadar Senden başka sesimizi duyan, başımızı okşayan olmadı. Duygularımızla alay edildi; düşüncelerimiz cürüm sayıldı. Her yanda kundaklamalar yaşandı, her tarafta fitne ateşleri körüklendi, yananlar ocaklar gibi yandı ve artık yapılanlar ismet-i dine dayandı.

Ya Rabbi sana karşı mahcubuz. Mahcubiyetimiz başlarımıza kaldırıp semaya bakmamıza mani oluyor. Ellerimizi açtık kapında diz bağlarımız çözüldü kaldık. Sen bizi bizden iyi bilensin. Allahım isteyeceklerimizi söylerken, dualarımızı asrın muzdaribinin duaları arasına katarak, ellerimizi elleri altına koyarak boynu bükük mahcup bekliyoruz. Dualarımızı, şu an hapishane de olan işkence altında inleyen, ki o inleme hak katında nelere tekabül ediyor bilemiyoruz, onların içine dahil ediyoruz. Dualarımızı, anneleri ile medrese i yusufiyede olan ve daha ağzı süt kokan sabilerin masum ağlamalarına dahil ediyoruz. Dualarımızı, vatanından ayrılırken yaşlı gözlerle vatanına bakıp hıçkırıkları boğazında düğümlenmiş muhacirlerin halleri içine dahil ediyoruz. Dualarımızı bir nebze olsun nefes almak için gurbete çıkmış ve gurbette kurbet ile şereflenmişlerin şehadeti içine dahil ediyoruz. Kabul eyle Allah’ım…

Yâ Muîne’d-Duafâ! Ey güç ve kuvvetin yegâne sahibi olan Yüce Allah’ımız! Sen Kavî’sin, biz ise Senin önünde zayıf, aciz ve muhtaç kapıkullarınız. Zayıf ve acizleri kollayabilen fakir ve muhtaçların ihtiyaçlarını giderebilen yalnız Sensin! Ne olur, salih kullarını sevindirdiğin gibi bizi de sürpriz lütuflarınla sevindir! Şu anda zindanlarda, nezarethanelerde zalim tiranların ve onların uşaklarının elinde işkence gören, sıkıntı çeken, gaybubette yüreği endişeyle çarpan mazlum, mağdur, mahpus kadın-erkek bütün kardeşlerimizden ve yeryüzünün değişik yerlerine hicret edip hizmetlerine devam eden kardeşlerimizden tasa ve elem sebebi olan bela ve sıkıntıların hepsini bertaraf et!

Ey kalbi kırılmışlara sahip çıkıp onların inkisarlarını gideren!.. İşte biz de münkesir kalbleriz; bizim de yanımızda ol!.. Kırıklarımızı sarıp sarmala.. yaralarımızı iyileştir.. ve kırık döküklerimizi gider!.. Dua edenlere cevap veren Sen, ızdırapları dindirip ihtiyaçları gideren Sen, devrilenleri kaldırıp doğrultan Sen, çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp tedavi eden de Sensin! Bizi Ruh-u Seyyidi’l-Enâm’ın nefehâtıyla yeniden dirilişe erdir.. yakınlığınla gözlerimizi aydınlat ve bizi uzaklığımızın zulmetlerinden kurtar.

“O zalimlerin yaptıklarından Allâh’ı habersiz zannetme sakın. O, onları dehşetten gözlerin belereceği, donup kalacağı bir güne ertelemektedir.” buyuran Azîz ü Cebbâr!.. Birer şakî gibi elleri kelepçelenen kadın erkek, yaşlı-genç hayırseverleri görüyorsun!.. Mesleği elinden alınan, bütün kazanımları gasb edilip onuruyla oynanan, sorguda-hapiste işkenceye uğratılan masumları görüyorsun!.. Öğrencilerine/okuluna hasret bırakılan, alın teriyle rızkını kazanmasına dahi fırsat tanınmayan öğretmenleri görüyorsun!.. Firavunların bile yapmadığını yapan günümüzün tiranlarınca, binlerce masum kadının da tutuklandığını görüyorsun. Doğumhanede, yaralı bereli haliyle gözaltına alınan, hatta hapse atılan anneleri; dünyaya gözünü zindanda açan bebekleri; aylardır anne-baba yolu gözleyen, valideyninin elbisesine ya da resmine sarılıp ancak uyuyabilen on binlerce çocuğu görüyorsun. Dahası, dinin-diyanetin nasıl tahrip edildiğini, bir ülkenin nasıl bitirildiğini görüyorsun. Mazlumları rahmet ve inayetine; zalimleri kahır ve adaletine havale ediyoruz ey Azîz ü Züntikâm.

Yâ Ze’l-Be’si ve’n-Nikam! Sabah akşam düşmanlık hisleriyle oturup kalkan, Hocamızın ve hizmete gönül vermiş kardeşlerimizin aleyhine sürekli komplo üstüne komplolar kuran, her gün yeni yalan ve iftiralarla halkı kandıran, masum insanları terörist olarak yaftalayıp zindanlara atan insanlık mahrumu bu zorbaları Sana havale ediyoruz. Bu haddini bilmez haramiler, insafsız despotlar şayet salah yolunu seçmezler, fitne ve fesatlarına devam ederlerse, Sen onları tez zamanda kahreyle… Ellerini, kollarını bağla… Ayaklarına prangalar vur… Akıllarını işlemez, dillerini konuşamaz, kalemlerini de yazamaz hale getir… Masum insanların aleyhine kullandıkları ne kadar yol-yöntem, imkân ve malzeme varsa, hepsini ellerinden çekip al.. Menfur emellerine ulaşmalarına fırsat verme ve bizi o tiran bozması zalimlerle daha fazla karşı karşıya bırakma.. Nusretinle, hıfz u inayetinle bu aciz ve çaresiz kullarını te’yid buyur Allah’ım!

Ey Rabb-i Rahîm! Biz güçsüz, hasımlarımız azgın; şeytan ve avenesi bir cephe oluşturmuş ki, Sen inayet etmezsen bunlarla baş etmemiz mümkün değil; her yanda düşmanlarımız gayzla köpürüyor; dostlarsa suskun ve temkin murâkabesinde. Sadece o kadar mı? Hayır, bir sürü de dost kılığında düşman var ve hepsi de tam tekmil taarruz vaziyetinde. Hâdiseler acımasız cereyan ediyor; hicranla geçen zaman bir türlü bitmiyor.. mekan da zamanın rengine bürünüyor.

Ey yegane merhametli!.. Yeis ümitlerimize çelme takma peşinde; yalnız bırakılmışlık hicranı yüreklerimizde. Belki de -ubudiyetin hakkını veremesek bile- Sen’den gayrısına secde etmediğimiz ve hiçbir beşerî güce boyun eğmediğimiz için, etrafımızdakiler dilsiz şeytan kesilmiş vaziyette; “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!” düşüncesi zihinlerde. Bir yönüyle, esbaba bel bağlayıp Sen’den ayrı düştüğümüz meş’um dönemde, hiç kimse imdadımıza koşmadı; feryadımızı duyup şefkatle el uzatan da olmadı; hep hicranla inledik ve hasretle yutkunup durduk. Yıllardır zulmün prangaları altında inlesek de sesimizi duyan olmadı. Zulme karşı hakperest bir ses neredeyse hiç duyulmadı. Her şeye rağmen, “Kimsemiz yok” diyemeyiz; çünkü Sen varsın; tamamen nâçar kaldığımızı söyleyemeyiz; zira Sen çaresizlerin çaresisin. Aslında, Sen varken başkalarından yardım beklemek, şirk.. ve şuna-buna el açmak da bir saygısızlıktır. Yaralarımızı saracak Sen, ızdıraplarımızı dindirecek de Sensin. Sensin kin ve nefretle atan kaskatı kalbleri yumuşatacak; Sensin nifak gel-gitleri içinde bocalayıp duranlara istikamet üfleyecek ve Sensin zalimlere hadlerini bildirecek!..

Ruhlarımıza, Zâtına sığınma ihtiyacını tam duyur, gönüllerimizi yakarış hissiyle coştur; solgun ve tadı-tuzu kalmamış dualarımızı hususî teveccühlerinle renklendirerek onları kabul ufkuna ulaştır. Âcizlere, fakirlere, muhtaçlara ve ihtiyaçları zaruret çizgisinde bulunanlara iltifatın türünden bizleri de teveccühlerinle sevindir. Ve bu bîçarelere çare ol. Kurtuluşumuz Senin hususî iltifatına kalmış; ümidimiz Sensin, beklentilerimiz de Sendendir.

Yâ Men Yerâ Bükâe’l-Hâifîn! Bütün benliğimizle bir kere daha Sana yöneliyor, af ve mağfiret dileniyoruz. Kalb katılığından, gafletten, başkalarına yük olmaktan, aşağılıktan, aşağılanmaktan, miskinlikten, cehaletten, doymak bilmeyen nefisten, kabul edilmeyen duadan, yaşarmayan gözden, ürpermeyen kalpten, nimetlerinin zeval bulmasından, lütuflarının değişip başkalaşmasından, ansızın bastıran azabından, gelip çatan gazabından Sana sığınıyoruz. Senden her zaman yalvaran diller, haşyetle ürperen gönüller ve yaşaran gözler istiyoruz Yâ Rabbenâ!

Yâ Men Yakbelü Üzra’t-Tâibîn! Sen samimiyetle günahından nedamet edip Sana yönelen kullarının özürlerini kabul edersin. Bahtına düştük, ey biricik Matlûb’umuz, Maksûd’umuz, Mahbûb’umuz; ne olur, tevbelerimizi kabul, kalblerimizi de marifetinle ihya buyur! Buyur ki, günahlarımızı affedebilecek, yaralarımızı sarıp tedavi edebilecek Sen’den başka hiç kimseyi bilmiyoruz.

Yegâne güç ve kuvvet sahibi, Sultanlar Sultanı Rabbimiz! Canlarımız gırtlağımıza dayandığı için huzurunda zaman zaman isimlerini, mekânlarını hususi ya da umumi tasrih ettiklerimiz başta olmak üzere bize düşmanlık besleyen ne kadar insafsız gaddar ve zalim varsa, hepsini Sana havale ediyoruz. Rabbenâ, kimse hakkında kötü akıbet dilemedik/dilemiyoruz; hele hiç kimsenin cehennemle cezalandırılmasını istemedik/istemiyoruz. Zalimleri Sana havale ederken bile bunu bir şarta bağlıyoruz. Allah’ım! Vereceğin hükme karşı her zaman boynumuz kıldan ince; şayet Sen onların hidayetlerini murad buyuruyorsan, en kısa zamanda onları hidayete erdir; yok muradın bu değilse, ey Kahhâr u Cebbâr, o hak-hukuk tanımaz, insanlıktan nasipsiz, tiran bozması azgın ve taşkınların ağızlarına gem vur.. ellerini, ayaklarını bağla..  o azgınlar güruhuna karşı gücünün ve kuvvetinin büyüklüğünü göster.. kalemleriyle düşmanlık yapanların kalemlerini, dilleriyle hakkımızı ihlal edenlerin dillerini.. kaba kuvvete başvuranların kollarını-ellerini daha kullanılamaz hale getir ve hepsinin ama hepsinin kuvvetlerini, aşırılıklarını, dalaletlerini, güçlerini, birliklerini, şer ve zulüm istikametinde kullandıkları malzemelerini, ittihat ve ittifaklarını paramparça hale getir!. Kirli emellerine ulaşmalarına müsaade etme ve o insanlık mahrumu zavallılara karşı her zaman biz kullarını nusretinle te’yîd buyur!..

Yâ Kâhira’l-A’dâ! Ey bu güne kadar, Peygamberlerine, veli kullarına düşmanlık eden küstahları kahrıyla perişan eden Kahhâr u Zü’l-Celâl! Seni ve Habîb-i Edîbini milyonlara tanıtıp sevdiren gözü yaşlı, gönlü mahzun rehberimize ve Senin Nâm-ı Celîlini bütün insanlığa duyurmaktan başka gayeleri olmayan masum kullarına düşmanlık besleyen küstah, cahil, kaba, insanlık ve medeniyet mahrumu zalim birtakım tiranlar ve onların avaneleri göz göre göre hakaretler ediyor, iftiralar atıyor ve zulmün bin bir çeşidini irtikab ediyorlar. “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah” hazinelerinin tek sahibi Sen’sin.

Yâ Habîbe’l-Bekkâîn! Paklardan pak annemiz Hazreti Aişe’nin gözyaşlarının kuruması gibi, asrın muzdaribinin ve çile çeken binlerce masumun gözyaşları kurudu. Halimiz sana ayan, Sen bu vaziyette bizi daha fazla devam ettirme Yâ Rabbi! Keremin ve lütfun engindir Senin. Sıkıntı içindeki bütün kardeşlerimize yardım et Allah’ım. Onlara en kısa zamanda bir fereç ve mahreç lütfet. Zalimlerin zulmünden, fitnecilerin ve münafıkların hile ve hud’alarından onları ve bizleri muhafaza buyur Yâ Rabbenâ!

Ey yolda kalmışların hâdîsi ve yol göstereni! Menfaat tutkusu, makam sevdası, ikbal endişesi veya can korkusuyla sükût duranları, zulme ortak olanları.. ve kendini kurtaracağını zannederek itirafçı kılığıyla masumlara iftira atanları da Sana havale ediyoruz. Şayet böyleleri kısa bir dönem de olsa Senin yolunda samimi hizmet etmişlerse, o “hey gidi günler” hürmetine onları bu büyük günahlarından tevbeye muvaffak eyle; şayet buna istidatları kalmamışsa, Sen bilirsin!..

Yâ Men lâ Yütimmü’n-Ni’mete illâ Hû! Allah’ım, Senden her işimizde sebat, Kur’an yolunda kararlılık ve nimetlerine karşı da duyarlılık hissi bekliyoruz. Kapına yönelenleri boş çevirme. Bize va’dettiğin nimetini tamama erdir. Bizim ve yeryüzündeki bütün kullarının sinelerini imana, İslam’a, Kur’an’a, İhsan şuuruna ve Hazreti Muhammed sevgisine açık hale getir. Bu işi tamamlarken de ne olur, biz aciz, fakir bendelerini de istihdam buyur. Bütün muzdariplerin gönüllerini lütfunla şâd eyle.

Yâ Habîbe Men lâ Habîbe Lehû! Ey yoluna gönülden baş koymuşları her zaman vuslat neş’esiyle serfiraz kılan, adanmış ruhlardan merhametini hiçbir zaman esirgemeyen ve onları kat’iyyen yalnız bırakmayan Rabb’imiz! Bizi dünyanın geçici ve zevâle mahkûm güzelliklerine aldanıp da Rabbilerini unutanlardan olmaktan muhafaza buyur.. Bizleri Seni sevmek ve Senin sevgine mazhar olmak lütfuyla serfiraz eyle. Sâlih kullarının kalblerine yerleştirdiğin gibi bizim kalblerimize de Seni delicesine sevme duygusunu ve Sana kavuşma iştiyakını yerleştir!..

Yâ Men Yehûlü Beyne’l-Mer’i ve Kalbihî! Ey Rabb’imiz! Biz kullarını Senin sevmediğin ve hoşnut olmadığın vadilerde dolaşmaktan muhafaza buyur.. Kalblerimizi mâsivadan ve günahların hâsıl ettiği bütün yara ve kirlerden temizle. Beyt-i Hüda olan o kalbe Sen’den başkasının gelip otağ kurmasına izin verme. Senin nezdinde anlamsız sayılan ne kadar meşguliyet varsa bizi onlardan uzak tut.. Nereden gelirse gelsin, bütün bulanık düşüncelerden ve kirli hayallerden zihnimizi ve kalbimizi koru.. Enbiyâ ve Mürselîn efendilerimizi donattığın gibi, onların yollarından yürümeye azmetmiş bu muhtaç bendelerinin kalblerini de değişik ve sürpriz mevhibelerinle donat!

Yâ Hâfiza Men İstahfazahû! Ey biricik Koruyanımız! Dinimize ve dünyaya müteallik bütün işlerimizde yanımızda ol, aleyhimizde olma… Bizleri insî ve cinnî şeytanların, durmadan kötülüğü emredip duran nefs-i emmârenin vereceği zararlardan, inanan kullarına karşı kalbleri kin ve nefret duygularıyla dopdolu düşmanların saldırgan davranışlarından muhafaza et. Onların tuzaklarından, komplolarından bizi ve gönlünü Senin dinine vermiş bütün inananları himaye eyle.

Yâ Mutlika’l-Üsâra! Elli binden fazla masum kardeşimiz zindanlarda türlü zulümlere maruz kalıyor. Bir gece yarısı sokaktan veya evinden kaçırılıp akıbetlerinden haber alınamayan insanlar var. Aileleri, yakınları dışarıda onların yolunu gözlüyor. Bütün esaret zincirlerini kıran Sen’sin. Yusuf Aleyhisselam’ı kuyudan, Yunus Aleyhisselam’ı fırtınalı denizden, Musa Peygamberi Firavundan, Efendimiz’i Ebu Cehiller’den Sen kurtardın. Ne olur Allah’ım, bahtına düştük! Bu mübarek Ramazan’ın, ve gelen bayramın hürmetine hapishanede ki anneler ve masum bebeler başta olmak üzere bütün masumları tez zamanda en güzel şekilde özgürlüklerine kavuştur. Hizmetimizi, atılan iftiraların tamamından beraat ettir. Bütün kardeşlerimizle birlikte hepimize mahşerde Nebiler Sultanı’nın Livâü’l-hamd sancağı altında Üstad’ımızla ve Hoca’mızla beraber buluşmayı nasip ve müyesser eyle.

Yâ Sâmia’l-Asvât,  Şu anda ser-zâkiri Muhterem Hocaefendi olan, bir kısmı zindanda, bir kısmı gurbette, bir kısmı sılada yüzbinlerce ferdi bulunan nurânî bir halkada mübarek Ramazan boyunca hapishane koğuşlarında, tek kişilik hücrelerde, umuda gün sayılan, hapisten çıkacak yakının yolunun gözlendiği evlerde ve diyar-ı gurbette teravihler kılındı. Mukabelelerde veya ferdi olarak binlerce hatm-i şerif, yüzbinlerce Fetih ve Yâsin Sûresi okundu. Cevşenler, Kulûbu’d-Dâria’lar, Tevhidnâmeler, Kırık Dilekçeler ve daha binlerce dua ve niyaz meleklerin kanatlarına takılıp Senin Ulu Dergâhına arz edildi. Ey inayeti sınırsız Kerîm Rabbimiz, ne olur her birimizi iştirak-i a’mâl-i uhreviyye düsturuyla bu kutlu halkanın feyzine, bereketine ve varidatına şerik eyle.

Ey Merhametliler Merhametlisi, hâlimizi sadece Sana açıyor, içimizi yalnız Sana döküyor ve son bir kere daha en içten iniltilerle engin rahmetinin kapısını tıklatıyoruz; tıklatıyor ve “Meded!” diyoruz. Meded ey gizli açık her hâlimizi bilen!.. Meded ey hayat ve kaderimize hükmeden!.. Meded ey ilk kapı ve ilk ve son merci!..

Allahım, biz Sen’den razıyız; Peygamber Efendimiz’den razıyız; dinimizden ve yolumuzdan razıyız; Hocamızdan ve Hizmet’e adanmış ruhlardan razıyız. Gönüllerimize ektiğin bu rıza nüvesiyle şimdiye kadar Senden gayrısına asla secde etmedik; kimimiz az, kimimiz çok bedel ödedik ama zalimlere hiç boyun eğmedik. Sen bizi ihlas ve rızandan ayırma; kalblerimizi Sana ve likâna aşk u iştiyakla doldur. Allahım, şu anda yeryüzünün en ücra köşelerinde adını bayraklaştırmaya çalışan, Sibirya’dan Afrika’ya, Çin’den Amerika’ya kadar her yanda bizimle beraber el açıp Sana yakaran kardeşlerimiz var. Onların yürek atışlarını yanımızda, kalblerimizin çırpınışını da onlarla hissediyoruz. Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz cenûpta, birimiz şimâlde, hatta birimiz âhirette, birimiz dünyada da olsak, biz yine bir ve beraber olduğumuza inanıyoruz. Bütün kardeşlerimizi ve yetiştirdikleri rengârenk çiçekleri Sana emanet ediyoruz; Sen onları şerirlerden ve her türlü şerden muhafaza buyur. Hepimizi ötede Rasûl-i Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz’in livâ-i hamd’i altında bir araya getir!..

….

Yâ Nâsıra’l-Evliyâ! Ey Kudreti Sonsuz, Lütfu ve Keremi nihayetsiz Rabbimiz, bize Seni ve Kitab’ını tanıtan, Efendimiz’i ve ashabını sevdiren, irşadıyla hayatımıza anlam kazandıran, her haliyle, duruşuyla bize rehberlik eden Muhterem Hoca’mızı başımızdan eksik etme. Ona sıhhat, afiyet içinde hayırlı, bereketli ve uzun ömürler ihsan eyle. Kalbine ferahlık lütfeyle, ızdırabını dindir. Bizlere O’nun ızdırabına ortak olma şuuru ver. Onu dahilî, haricî, insî ve cinnî her türlü düşmanın ve şeytanın şerrinden muhafaza eyle. Bulunduğu her yerde ve zamanda kendi katından bir Ruh ile onu te’yid buyur. Dünyada ve ahirette bizi O’ndan ayırma. Gösterdiği istikamette son nefesimize kadar koşturmayı, bu şekilde ruhumuzu teslim etmeyi, O’nunla beraber haşrolmayı, Cennet’te Efendimiz’e birlikte komşu olmayı nasip eyle. Üstad’ımızla ve Hoca’mızla kalbî irtibatımızı kuvvetlendir. Onları daha iyi anlamaya bizleri muvaffak eyle. Hasenatımıza kat kat fazlasıyla onları şerik eyle. Bizleri, Sana, Efendimize, Üstadımıza, Hocamıza ve kardeşlerimize karşı mahcup olacağımız hatalara düşmekten, yanlışlar yapmaktan muhafaza eyle! Bazı yüzlerin kararıp bazı yüzlerin pak olacağı o günde bizleri alnı ak, yüzü pak, sinesi engin, hasenatı zengin bahtiyar kullarından eyle…

Yâ Men lâ Yütimmü’n-Ni’mete illâ Hû! Hayatın bütün katmanlarında ve dünyanın dört bir yanında insanlığa hizmet sevdasıyla bulunan kadın-erkek bütün kardeşlerimize ihlâs, samimiyet, takva, ihsan şuuru, istikamet ve aşk u şevk lütfeyle. Ömürlerine vüs’at, rızıklarına bereket, hanelerine huzur ihsan eyle. Onları İmana ve Kur’an’a hizmette daim eyle. Kalblerimizi telif buyur. Vifak ve ittifak içinde hizmet etmeye muvaffak eyle. Bu dairedeki kardeşlerimize karşı kalbimizi gill u gişşden, su-i zandan, hasetten ve nefretten halas eyle. Bizleri ve bütün samimi kardeşlerimizi kem gözlerden, kötü ruhlu, kötü düşünceli, kötü karakterli kimselerden muhafaza eyle. Bizi birbirimize daha çok sevdir, aramıza şeytanların ve şeytanlaşmış insanların girmesine müsaade etmeyecek ölçüde bir “bünyan-ı marsus” oluşturmaya bizleri muvaffak eyle. Hasidlerin hasedinden, fesatçıların fesadından, münafıkların nifakından, zalimlerin zulmünden sıyanet buyur. Bunca sıkıntıya ve imtihana rağmen şahsi ikbali için veya bir kısım olumsuz planların planlayıcısı veya parçası olarak içimize sızanlar varsa, sen onları emellerine ulaştırmadan kahreyle!

Bu nurani halkanın Senin Nezd-i Ulûhiyetin’de bir kıymeti varsa, biz bundan hâsıl olan hasenatı evvelen ve bizzat İnsanlığın İftihar Tablosu, Nebiler Sultanı, Kâinatın Efendisi, İki Cihan Serveri, Efendimiz Hazreti Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) hediye ediyoruz, Sen vâsıl eyle. Hazreti Âdem’den Efendimiz’e kadar gelmiş bütün Enbiyây-ı İzâmın (aleyhimüsselam) da ruhlarına hediye ediyoruz, Sen vasıl eyle. Efendimiz’in pâklardan pâk âl-i beytine, Ezvâc-ı Tâhirât annelerimize, Hulefa-i Râşidin Efendilerimize, Aşere-i Mübeşşereye, ve bütün Sahabe-i Güzin Hazeratına da hediye ediyoruz, onları da hissedar eyle. Asr-ı Saadetten günümüze kadar bu kudsi emaneti taşıyan, hakkıyla temsil eden ve bizlere en güzel şekliyle ulaştıran Tabiîn, Tebe-i Tâbiîn, Eimme-i Müçtehidîn, Müceddidîn, Muhakkikîn, Ulemâ, Asfiya, Evliya hazeratının, din ve dava uğrunda feda-i can eden şühedanın ruhlarına da hediye ediyoruz, Sen vasıl eyle… Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerinin, onun mübarek anne, babasının, saff-ı evveli teşkil eden has talebelerinin, Hocamızın mübarek anne, baba ve ahirete irtihal etmiş kardeşlerinin, bidayetten bu yana sadakatle hizmet etmiş ve bu uğurda can vermiş bütün abi ve ablalarımızın ruhlarına hediye eyledik, Sen onları da hissedar eyle…

Yâ İlâhe’l-Âlemîn ve Yâ Ekrame’l-Ekramîn, Okuduğu hatimlerle, Fetih ve Yâsinlerle, evrad u ezkarla bu nurani halkaya Türkiye den, Amerikadan ve dünyanın değişik coğrafyalarından dâhil olan, şu anda bu duayı okuyan, işiten ve gönülden “Âmin” diyen bütün kardeşlerimizi ve onların ahirete irtihal etmiş anne, baba, akraba ve yakınlarını da bu halkanın feyzinden, bereketinden ve hasenatından hissedar eyle. Ahirete irtihal edenlerin kabirlerini nur, makamlarını Firdevs eyle!

Dergâh-ı Zat-ı uluhiyyetinde dualarımızın birini bin eyle yâ Rabbenâ! Şu mübarek zaman dilimi hürmetine, Sana yönelmiş temiz kalbler hatırına bir dileğimize bin lütufta bulun yâ Rabbenâ! Bir arpa boyu hizmetiyle Senin yoluna hizmet edenleri azîz ve şerîf eyle yâ Rabbenâ! Vatanımızı, milletimizi ve topyekûn insanlığı da güldür; kan düşünen, kan konuşan, kanlı planlar yapan cânilerin ümitlerini söndür yâ Rabbenâ! Beşerin gönlünü kavgasız bir dünya ufkuna yönlendir; herkesi insaniyet-i kübra marifetiyle şereflendir!..

Ey ışığın ve karanlığın tek Rabbi! / Ne olur düşman şamatasını bitir. / Leyl-i yeldâmızı artık nehâr eyle!..

Ey kışın ve yazın şeriksiz Sahibi! / Eşrâra rağmen gül günlerini getir / Mevsimimizi gayrı nevbahâr eyle!

Ya Rabb! Önümüzdeki şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın darlığıyla baş başa bırakma; akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden, nefislerimizi cismânîliğin baskılarından, gönüllerimizi de hevâ ve heveslerin öldürücü oklarından sıyanet eyle. Kapının kullarını, ilimde kibr u gururdan, ibadette riya ve gafletten ve duygularına renk attıran ülfetten koru. Senin yolunda yürüyor gibi görünüp Senden uzaklaşmak, kurbet atmosferinde iç içe firkat yaşamak, hep rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acı! Sen bizi kazanç yolu sanılan bu tür haybet vadilerinde ömür tüketmekten koru. Hepimizi istikamet üzere yaşat ve hayatımızı i’la-i kelimetullah yolunda değerlendirmeye muvaffak eyle.

Her zaman engin lütuflarıyla, buhranlı zaman dilimlerinin peşinden aydınlardan daha aydınlık bayram günlerini yaratan Rabb’imize, ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları adedince hamd ve şükürlerimizi arz ediyor, günlerin nevbahara döneceği demlerin heyecanıyla ümitle bekliyoruz.

Duamızın evvelinde salât ü selamla kaldırdığımız ellerimizi bir kere daha Efendimiz’e, O’nun tertemiz, dupduru, pırıl pırıl aile fertlerine, yıldızlar kadar yükseklerde dolaşan ashabına Senin ilmin ve ma’lûmatın adedince salât ü selamlarımızı arz ederek indiriyor ve bizi ellerimiz boş ve hüsran içinde geri çevirmemeni diliyoruz Rabb’imiz!

Âmin.