YENİ İNSAN MODELİ (BÖLÜM-1)
“YOL YORGUNLUĞUNA DÜŞMEMENİN ÇARESİ: YENİLENME CEHDİ”
1- GERÇEK DÜNYA DÜZENİ (PRİZMA-1)
Evet, dünya, yenilenme adına şimdilerde gösterildiği gibi olmasa bile, bir yapılanma sürecindedir.. mevsimi gelince de bu yapılanma mutlaka gerçekleşecektir.
Ama bunu gerçekleştirecek olanlar, şu anda sahnenin önünde duranlar değil de, perde arkasında kalıp hâdiselerin olgunlaşma mevsimini bekleyenler olacaktır.
İşte onlar ki, kinle, nefretle yoğrulmuş bir dünya yerine, sevgi, hoşgörü ve müsamaha ikliminde şekillenmiş bir dünya inşa edeceklerdir.. ve bu yeni yapılanmada da insanlık, onların tekliflerini severek, isteyerek kabullenecektir.
…
Ben, bugün için yapılması gerekenin, böyle bir hizmet olması gerektiğine bütün kalbimle inanıyor ve geleceğe ait bahar râyihalı rüyaların da ancak böyle çalışmalarla gerçekleşeceği kanaatini taşıyorum.
Onun için de yakın dost ve arkadaşlarıma, geçici, mevsimlik ve gelecek vaadetmeyen gayretçikler yerine, kalıcı ve bütünüyle yararlı bu tür çalışmaları tavsiye ediyorum ki, ömrüm olduğu sürece de aynı tavsiyeleri tekrar etmekten geri kalmayacağım.
—
2- İÇTİMAÎ HAYATTA DÜNYA-AHİRET MUVAZENESİ (KENDİ İKLİMİMİZ)
Netice itibarıyla içtimaî hayatla çok münasebet içinde bulunan inananlar, sık sık kendilerini kontrol etmelidirler. Aslında servet sahibi olmak, Allah yolunda olduğu takdirde güzel bir şeydir. Netice itibarıyla dünyalığa taalluk eden işlerin fizibilitesi Allah yolunda ise, o takdirde bu işler mukaddes bir ibadet hükmüne geçer. Fakat onlar, bizi bağlayıp Allah’tan alıkoyuyorsa, bunun da çaresine bakılmalıdır. Şu dünyadan nasıl olursa olsun mutlaka yaşanıp ahirete göçülecektir.
Önemli olan bu dünyada iken Rabbimiz’in bizi hizmetten dûr etmemesini istemektir.
Evet, dünya ve ahiret muvazenesini –inşâallah– kendimizin ve başkalarının bizi kontrol etmesiyle ve sık sık yenilenme yollarını kullanmakla temin edebiliriz.
—
3- KALB VE RUH UFKUNDA DİRİLİŞ (PRİZMA-4)
Farklı zamanlarda ortaya çıkan diriliş hareketlerinde de kalb ve ruh ufkunu ihmâl ederek sadece aklını ve mantığını kullanan, amel buudu noksan bir ilimle başkalarına bir şey anlatmak isteyen insanlardan daha ziyade, iç dünyasına yönelmiş, ciddi bir murakabeye dalmış, kendi ruhunun ufkuna göre yaşayan, ömrünü kalbî ve ruhî hayat yörüngesinde sürdüren insanlar toplumdaki yenilenmeyi sağlamışlardır.
Yaşanan ba’sü ba’de’l-mevtlerin, diriliş hareketlerinin arkasında bu tür ruh ve kalb kahramanları vardır. Bu diriltici solukları Hazreti Pîr’den Mevlâna Halid Bağdâdî’ye, Alvar İmamı’ndan kardeşi Vehbi Efendi’ye, İhramcızade Hazretleri’nden halifesi Hulusi Efendi’ye muhtelif meşreplerden sayısız gönül erleriyle misallendirebilirsiniz.
Herhangi bir beklenti içine girmeden, işin sonundaki semereyi hiç mi hiç düşünmeden, kendilerini delice hak yoluna adamış bu büyük zatlar, çevrelerinde oluşturdukları atmosfer içinde, sizin bin tane mektebinizde yetiştirdiğiniz insandan daha büyük ruh ve kalb insanları yetiştirmişlerdir.
Bu ifadelerimizden bütün bütün ilme ve ilmî hakikatlere kapanılması gerektiği, onların bir işe yaramadığı anlaşılmamalıdır. Elbette ki ilim, ilmi elde etme yolları ve ilmî hakikatler dirilişimiz adına çok önemli dinamiklerdir.
Bizim burada üzerinde durduğumuz mevzu ise me’hazın kudsiyetinin çok önemli bir tesirinin olduğudur.
Çünkü onda samimiyet, Allah’a (celle celâluhu) yakınlık, Allah’la irtibat ve Allah’a nisbet vardır ki, muhataplar üzerinde derinden derine tesir hasıl eden faktörler de işte bunlardır.
—
4- YENİLENME RUHU VE İLÂHÎ İNAYET (KIRIK TESTİ)
Tabii ki, son birkaç asırdan beri ruhlarımızı saran levsiyat Allah’ın izni ve inayetiyle sökülüp atılabilir.
Ne var ki, öncelikle milletçe çöküntü ve çözülmelerimizin gerçek sebep ve sâikleri sayılan ihtiras, tembellik, şöhret arzusu, makam sevgisi, bencillik ve dünyaperestlik gibi his ve duygulardan sıyrılmamız; sonra da İslâm’ın özü ve hakikati olan istiğna, cesaret, mahviyet, diğergâmlık, ruhanîlik ve rabbanîlik ruhuyla hakka yönelmemiz ve gönüllerimizi hak duygusuyla arıtıp şekillendirmemiz gerekmektedir.
İşte bu anlayışla işe koyulmadan ve ona muvafık bir gayretle çalışıp çabalamadan düze çıkmamız imkânsızlık ölçüsünde zor demektir.
Bununla beraber, eğer içimizde, öze sadık kalmanın yanı sıra çağı da kucaklayabilecek tecdid ve ıslah iradesine sahip bir kısım yiğitler varsa –ki vardır– bu tamir ve yenilenme mutlaka gerçekleşecektir.
—
5- MEBDEDE YENİLİK, YOL BOYUNCA YENİLENME CEHDİ (YAŞATMA İDEALİ)
Evet, başta herkeste şöyle böyle, az çok, yenilik ve orijinalitenin getirdiği bir ürperti, haşyet ve saygı bulunur.
Fakat ilerleyen zamanda evrâd u ezkârla, gecenin derinliklerinde eda edilen ibadet u taatle, muhasebe, murakabe ve tefekkürle sürekli bir yenilenme cehdi içerisinde olmayan, sürekli bir yenilenme vetiresi yaşamayan; yaşamadığı için de benlik duygularından sıyrılamayan insanın kaskatı kesilmesi mukadderdir.
Dolayısıyla bu şahsın, çiy noktasını koruması mümkün değildir. Böylesi bir kalb kasvetine maruz kalmamanın yolu ise, mevzuları sürekli yeni bakış zaviyeleriyle ele alıp onlar üzerinde derinleşmekten geçer.
6– KESİNTİSİZ YENİLENME CEHDİ (YAŞATMA İDEALİ)
Mebdede elde edilen kazanımları; kıymet-i harbiyeleriyle, derinlik, revnaktarlık ve cazibedar buudlarıyla koruyabilme, onları ilk defa elde etmekten daha zordur.
…
Her fert ve toplum için mukadder gibi görünen bu durum karşısında yapılması gereken, insanın sürekli yenilenme ceht ve gayreti içinde olması, bu şuurla hayatını örgülemesidir.
Zira sizin gözünüz ve gönlünüz bir dönem, belli güzelliklere açılmış olabilir ve siz o güzellikleri samimî ve yürekten bir şekilde bağrınıza basmış olabilirsiniz.
Fakat daha sonra o güzellikleri soldurmadan, öldürmeden, ruh ve düşünce dünyanızda partallaştırmadan bütün parlaklığıyla muhafaza edebilmeniz çok ciddî bir ceht ve gayrete vâbestedir.
—
7- İNANCIN AMELLE BESLENMESİ (KENDİ İKLİMİMİZ)
Zira kişinin doğrudan doğruya kendisini çok yüksek hakikatlere verip, onda fâni olması, sık sık zihnen, fikren ve ruhen Allah’a doğru seyahatler tertip etmesine, belli ölçüde de olsa beden ve cismaniyetine baş kaldırmasına bağlıdır. Ehlullahtan, tek bir iman hakikatinin inkişafı için, senelerce uğraşanlar vardır.
Evet, bu mevzuda terakki etmek, çok ciddî gayret göstermeye ve fedakârlıkta bulunmaya vâbestedir.
Kaldı ki insan, daima yenilense de, gece-gündüz münavebesi gibi, her zaman ışığı karanlıklar takip edecek ve sürekli yenilenme ihtiyacı hâsıl olacaktır.
Bu itibarla bir yandan hâdiseler, zaman ve eşya, insanın ruhunu karartırken öte yandan da o, iman mevzuunda gönül ve ruh dünyasında yeniden bir diriliş gerçekleştirmeli ve tazelenme yollarını araştırmalıdır ki, ötelere diri olarak intikal edebilsin.
—
8- İMANINI YENİLEME (FİKİR ATLASI)
Allah Resûlü bir hadislerinde bu yenilenmeye şöyle işaret ederler: “İmanınızı ‘Lâ ilâhe illallah’ demek suretiyle yenileyin.”
Bence bu hadis, sadece dil ile kelime-i tevhidi söylemeye hamledilmemelidir. Ehl-i hakikate göre bu mübarek kelimeler dille telaffuz edilirken, vicdanlarda duyulmuyorsa bir mânâda yalan söyleniyor demektir.
Yani, Lâ ilâhe illallah’ deyiniz” demek, “Bu kelimeleri vicdanlarınızda hissediniz, her gün din ve iman adına bir yenilik peşinde olunuz, devamlı kendinizi yenileyiniz, yaratılış gayesine ulaşma uğrunda sürekli yollarda olunuz” demektir.
Malum olduğu üzere her lahza zaman ve mekân değişmektedir; bu itibarla insan da, bu değişmeler içinde her an kendini aydınlatmalı, yenilemeli ve ruhta yeni bir dirilişe geçmelidir ki, hayatını teşkil eden karelerden hiçbiri karanlık kalmasın.
İmanı yenileme meselesi devamlılık isteyen bir husustur.
Mü’mindeki bu yenilenmenin onun tabiatının bir yanı, fıtratının bir parçası hâline gelmesi için devamlı surette imanını derinleştirmesi ve onu hayatına aksettirici temrinatla bezemesi gerekmektedir.
—
9- DERİNLİĞE AÇILMAK İÇİN YENİLİK VE DURULUK (DİRİLİŞ ÇAĞRISI)
Günümüzde de hak ve hakikati muhtaç sinelere gerektiği ölçüde duyurabilmek için, onları yeni bir sedâ, yeni bir söz, yeni bir eda, yeni bir üslûp ve yeni bir icra ile ortaya koymak gerekmektedir.
Şu kadar var ki, bazı mânâ ve muhtevaları yeni bir yolla sunmak, kat’iyen fantezi ve lüks peşine düşmek olarak anlaşılmamalıdır. Zira, temsil ettiğimiz hakikatlerin derinliği ve öz değerlerimizin renkliliği fantezilere ve lükslere ihtiyaç bırakmayacak, bizi her şeyden müstağni kılacak mahiyettedir.
Dolayısıyla, yeni bir ses, yeni bir eda ve yeni bir üslûp ortaya konulurken, mesele Kur’ân’dan öğrendiğimiz “tasrif” çerçevesinde ele alınmalıdır.
—
10- KENDİNİ YENİLEME (YENİLENME CEHDİ)
Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli husus yenilenmenin doğru anlaşılmasıdır.
Kendini yenileme, kesinlikle yenilik hayranlığı ve yenilenme fantezisi ile karıştırılmamalıdır. Zira gerçek yenilenme,
1)- Kök ve çekirdekteki safvet korunarak,
2)- Verâset yoluyla geçmişten süzülüp gelen bütün kıymetlerin hâlihazırdaki düşünce ve irfan buğularıyla sentezleri yapılarak daha yeni, daha berrak tefekkür iklimlerine ulaşmaktır.
3)- Kendini yenileme, tamamen metafizik çizgide cereyan eden bir hâdise ve ruh plânında bir diriliştir; Mukaddeslerine, tarihine sımsıkı bağlılık içinde bir diriliş…
4)- Eksiksiz tam bir yenileşme, ancak, ruh, zekâ, his ve iradenin müşterek gayretleriyle mümkündür.
5)- Ruh gücünü, bütünüyle kullanmak, geçmişten gelen bilgileri eksiksiz değerlendirmek,
6)- Sürekli olarak ilham ve mâneviyat esintilerine açık kalabilmek,
7)- Körü körüne taklitlere takılıp kalmamak
8)- ve her zaman nizamiliği takip etmek…