YENİ/YENİLENEN İNSAN MODELİ” (BÖLÜM-10)
“MÜCAHEDE RUHLU”
YENİ / YENİLENEN İNSAN
“İmtihanı kazanmanın vesilesi, aktif sabır içinde mücâhede etmektir…”
“Bizim Yolumuzda gayret gösterip Mücahede Edenlere, Biz de mutlaka muvaffakiyet yollarını Gösteririz; Şüphesiz Allah İhsan Erleriyle Beraberdir.”
***
GİRİŞ:
Bamteli: YANGIN, İMTİHAN VE YARDIM _ (06 OCAK 2019)
İmtihanı kazanmanın vesilesi, aktif sabır içinde mücâhede etmektir.
Kur’ân-ı Kerim buyuruyor:
“İçinizde gerçekten mücâhede edenleri ve (Allah yolunda) sabır ve sebat gösterenleri ortaya çıkaralım, ayrıca söz ve davranışlarınızı (niyet ve sâlih olup olmamaları açısından) değerlendirelim diye sizi mutlaka imtihana çekeceğiz.” (Muhammed, 47/31)
Kasem olsun, hepinizi imtihana tâbi tutacağız! Böylece bizim bilgimizde olan şey, dışarıya aksetsin!.. Nedir o bilgide olan şey?
Kimler sabırlı… Kimler mücâhede içinde… Bir yönüyle, hak ve hakikati i’lâ adına mücâhede ediyorlar…
Evet, Kim, Allah yolunda mücâhede içinde… -Son karalama (Çağlayan Dergisi için yazılan “Cihâd” başlıklı makaleye işaret ediliyor.) o konuda.- Mücâhede içinde; bir yönüyle İ’lâ-i Kelimetullah…
Mücâhidîn… “Kim, Allah adının/dininin en yüce olması için mukâtele ederse, o Allah yolunda demektir.” Efendimiz böyle buyuruyor. Ben şimdi, Efendimiz’in o mübarek beyanına dokunuyorsam, Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm’ı inşaallah rencide etmiş olmam!.. Kim, nâm-ı celîl-i İlahî dört bir yanda şehbâl açsın diye değişik tehlikeleri göğüslüyor, mücâhede ediyor ise, işte o, Allah için bir mücâhededir; nezd-i Uluhiyette kantarları kıracak, Mahşer’de Mizan’ı kıracak mahiyette bir şeydir.
***
BAŞYAZI MÜZAKERESİ:
ÖZETLE;
1)- Yeni/Yenilenen insan, Eğer iyi bir mücahede ruhuna sahip bulunursa o büyük mazhariyetler bugün için de söz konusu olabilir.
2)- Kâmil topluma gitmenin yolu kâmil fertlerden geçer; kâmil fertlerin ise ancak, mücahede potasında kaynaya kaynaya şekillenebilir
3)- Yeni/Yenilenen insan, aksiyon ve mücahedeleriyle canlı kalır ve varlığını sürdürebilir.
4)- Yeni/ Yenilenen İnsan, cihad ruhu ve mücahedesi nisbetinde canlılık kazanır.
5)- Yeni/Yenilenen insan, imanı, mücahedesi, salih ameli, ile işlenmiş birer dantela gibidir…
6)- Kendimize yönelirken Mücahede Ruhu ile kalblerin fethi yolundaki mücahede ve gayret
7)- Yeni/Yenilen insanın gayret için ümide ve mücahede için de maddî ve mânevî hazırlıklı olmaya ihtiyaç vardır.
8)- Mücahedenin en önemli esası cismanî ve nefsanî arzuları zabt u rabt altına alıp vicdan mekanizmasının manevra kabiliyetini artırmaktır.
9)- Sahabeye ait ruhu kavrayan Yeni/Yenilen insan bilir ki, Günümüzde medenilere galebe icbar ile değil, ikna iledir.
10)- Onlar, Allah’ın yüce adının, şehbâl açıp yükselmesi istikametinde varlarıyla-yoklarıyla bu uğurda seve seve nefislerini feda ederler.
11)- Yeni/Yenilen insan, Hak yolunda irşad ve mücahedeyi terk ettiği zaman, üzerinden atamayacağı bir zillete maruz kalacağının idrakinde hep endişe duyar.
12)- Allah yolunda mücahede edenin ameli, kıyamet gününe kadar nemalanır, ve kabir fitnesinden de emin kılınır.”
13)- Kim tamamen veya kısmen dinden dönerse, bilsin ki Allah onları geriye çekip bugün sahnede olmayan, evsafı malum öyle yüce bir topluluk getirecektir ki, rıza-yı ilâhî hedefleri, i’lâ-yı kelimetullah vazifeleri Allah yolunda mücahede eder dururlar..
14)- Yeni/Yenilen insan Allah’la münasebetlerini gizlemeye çalışan vefalı gönül ve mücahede yolunun birer üveyki olmalarına rağmen gerilerin gerisinde ve beklentisizdirler.
15)- Yeni/Yenilenen insan, “O, hep yaşadığı devrin önünde yürüyen..”
***
1)- Yeni/Yenilenen insan, Eğer iyi bir mücahede ruhuna sahip bulunursa o büyük mazhariyetler bugün için de söz konusu olabilir.
Evet, zaman değişse, asırlar başkalaşsa da, insanların bu ölçüde ruhânîleşmesi için herhangi bir mâni olmasa gerek. Eğer Müslümanlar, az önce belirttiğimiz çerçevede, iyi bir mücahede ruhuna sahip bulunur, ne olursa olsun kendilerini asla gevşekliğe salmayıp hep uyanık davranır, hayatlarını, nefis ve cismaniyetlerinin ötesinde kalb ve ruh ufkuna göre sürdürebilir, tabiat ve mahiyetlerinin gereği kendilerinden meydana gelmesi muhtemel fenalıklara karşı sürekli teyakkuzda bulunur ve iç âlemlerinde de olumsuz hiçbir düşüncenin belirmesine meydan vermezlerse, o büyük mazhariyetler bugün için de söz konusu olabilir.[1]
—
2)- Kâmil topluma gitmenin yolu Kâmil fertlerden geçer; Kâmil fertlerin ise ancak, Mücahede potasında kaynaya kaynaya şekillenebilir
Kusursuz bir toplum ancak kusursuz fertlerden meydana gelir; böyle fertler de bugüne kadar hep, iyi bir ruhî terbiye eseri olagelmişlerdir. Bu itibarla da biz, fikrî, ruhî, zihnî bir sürü teşevvüş ve problemi olan insanlardan sağlam bir millet inşâ etme gayretlerini beyhude buluyoruz. Kâmil topluma gitmenin yolu kâmil fertlerden geçer; kâmil fertlerin ise ancak, yukarıdaki tarifler çerçevesinde, mücahede potasında kaynaya kaynaya şekillenebileceğini düşünüyoruz.
Böyle bir mücahedenin en önemli esası da hiç şüphesiz cismanî ve nefsanî arzuları zabt u rabt altına alıp vicdan mekanizmasının manevra kabiliyetini artırmaktır. Kendi esasları içinde “seyr u sülûk-i ruhanî” bu ehemmiyetli işin bilinen en selâmetli yoludur.[2]
—
3)- Yeni/Yenilenen insan, aksiyon ve mücahedeleriyle canlı kalır ve varlığını sürdürebilir.
İnsan ise, ancak yüksek idealleri, aksiyon ve mücahedeleriyle canlı kalır ve varlığını sürdürebilir. Hareketsiz bir uzvun kireçlenip kuruması, kullanılmayan bir maddenin paslanıp çürümesi ne ise; hedefsiz, gayesiz, dolayısıyla da hareketsiz kalan nesillerin, delik deşik olup gitmesi de aynı şeydir.[3]
—
4)- Yeni/ Yenilenen İnsan, cihad ruhu ve mücahedesi nisbetinde canlılık kazanır.
Kendini Cenâb-ı Hakk’ın yüce adını anlatmaya adamamış bir insan, hedefsiz sayılır ve camidlerden farkı yoktur. İnsan, cihad ruhu ve mücahedesi nisbetinde canlılık kazanır. Zira o, ancak cihadla kendini, ailesini ve milletini ihya edip koruyabilir. Gerçek diriliş, ancak cihadla gerçekleşir. Ve insanın attığı en büyük, en kudsî, en verimli, en semereli adım, mücahede ve mücadele istikametinde attığı adımdır. [4]
—
5)- Yeni/Yenilenen insan, imanı, mücahedesi, salih ameli, ile işlenmiş birer dantela gibidir…
“Bizim yolumuzda gayret gösterip mücahede edenlere, Biz de mutlaka muvaffakiyet yollarını gösteririz; şüphesiz Allah ihsan erleriyle beraberdir.”, “İman edip salih amel işleyenlere Hazreti Rahmân insanların gönlünde sevgi yaratır.”… gibi fermanlarıyla Kur’ân-ı Kerim, hep insanın farklı buudlardaki bu üstünlüğünü seslendirir. Evet, imanı, mücahedesi, salih ameli, yaratılışıyla mazhar olduğu her şey, ondaki insanî değerler üzerine kurulmuş birer bünyan ve onun mahiyet atkıları üzerinde işlenmiş birer dantela gibidir.
İnsan, daha sonra elde edeceği mazhariyetlere, şöyle veya böyle, irade, cehd, gayret unvanları altında birer bedel sunar ama, insanlık dediğimiz ilk mevhibe hiçbir karşılık ödenmeden elde edilmiştir ve tamamen cebrî-lütfî ilâhî bir bağıştır.[5]
—
6)- Kendimize yönelirken Mücahede Ruhu ile kalblerin fethi yolundaki mücahede ve gayret
Acaba, bizim için kalblerin fethi yolundaki mücahede ve gayret, muharebe meydanlarındaki mücadeleden daha mı zor?
Yoksa insanoğlunun en değerli yanı sayılan kalbi, sevgiye, müsamahaya, kucaklaşmaya, kabullenmeye, paylaşmaya kapalı da; nefrete, kine, hoyratlığa, hazımsızlığa ve inhisar-ı fikre mi açık?..
Hayır hayır! O kalbi yaratan Allah’a yemin ederim ki, insanın bu en kıymetli derinliği ve bu en zengin yanı bu ölçüde faziletlere kapalı ve levsiyata açık olamaz!..
Cihanın en büyük fatihleri, fethin ilk durağı gönüllerden başlamışlardı her işe.. evet onlar, önce gönülleri kazanmış; sonra da bu rıhtımlardan açılarak dünyanın dört bir yanına yürümüşlerdi.[6]
—
7)- Yeni/Yenilen insanın gayret için ümide ve mücahede için de maddî ve mânevî hazırlıklı olmaya ihtiyaç vardır.
Bir Neron’u, Napolyon’u veya Hitler’i düşünün, bir de arkalarında bıraktıklarına bakın! Zannediyorum, alev alev yanan bir Roma, kan seylâplarıyla inleyen yeni bir Avrupa ve Asya görüp ürpereceksiniz. Bütün bunlar, iman ve ihsan ruhundan mahrum kimselerin dünya adına dünyayı fethetme gayretiyle sebebiyet verdikleri şeametler ve uğursuzluklardır.
Hayat, bir bakıma baştan başa çalışma, gayret ve mücadele demektir. Çalışmak için güce, gayret için ümide ve mücahede için de maddî ve mânevî hazırlıklı olmaya ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı hesaba katmayanlar dökülür yollarda kalırlar veya bir gölge gibi hep başkalarını takip eder dururlar.[7]
—
8)- Mücahedenin en önemli esası cismanî ve nefsanî arzuları zabt u rabt altına alıp vicdan mekanizmasının manevra kabiliyetini artırmaktır.
Evet, imanla belli bir hedefe doğru yönlendirilmeyen, İslâmî ruhla disipline edilmeyen, ihsanla derinleşip Hak murâkabesine açılmayan kimselerin ne hakikat eri olmaları ne ihkâk-ı hak etmeleri ne de beşerî münasebetlerde tutarlı bir tavır sergilemeleri mümkündür.
Evet, hayatlarını, yeme-içme-uyuma üçgenine bağlamış beden insanları, cismaniyetlerine söz geçiremedikleri gibi ruhlarını yükseltip ona zaferler yaşatmaları, Hak’la hemhâl olup O’na karşı vicdan menfezlerini açık tutabilmeleri de imkânsızdır.. ve hele bunların kinden, nefretten, iğbirardan bütün bütün sıyrılarak, Allah’tan ötürü topyekün varlığı kucaklamaları kat’iyen söz konusu değildir.
Böyle bir mücahedenin en önemli esası da hiç şüphesiz cismanî ve nefsanî arzuları zabt u rabt altına alıp vicdan mekanizmasının manevra kabiliyetini artırmaktır. [8]
—
9)- Sahabeye ait ruhu kavrayan Yeni/Yenilen insan bilir ki, Günümüzde medenilere galebe icbar ile değil, ikna iledir.
İşte sahabe-i kiramdaki bu mücahede aşk u şevki de, onlardaki imanın derinliğinden kaynaklanıyordu.
…
Evet, iman ettikten sonra, dünya ve ukbâ saadetine giden yol, i’lâ-yı kelimetullah için mücadele ve mücahededen geçmektedir.
Onların hepsi, dâsitanî bir kahramanlıkla kendilerinden beklenen bu mücadeleyi vermiş ve gereken gayreti göstermişlerdir.
…
Mücadele ve mücahedeye gelince; günümüzde medenilere galebe icbar ile değil, ikna iledir. Dolayısıyla bu uğurda mücadele verilirken, basiret üzere hareket etme esastır.
Zannediyorum, bu alanda da sahabeye ait ruhu, şuuru en iyi şekilde kavrayan Bediüzzaman olmuştur. O, yıllarca: “Milletimin imanını selâmette görürsem Cehennem’in alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur. Milletimin imanını selâmette görmezsem, Cennet’i de istemem, çünkü orası bana zindan olur.” demiş, bir hayat boyu hiç yılmadan, bütün engelleme ve karalamalara rağmen yoluna devam etmiştir. Böyle bir düşünce istikametinde yüründüğü müddetçe, Asr-ı Saadet’tekine benzer güzelliklerin yaşanacağı ümit edilebilir. [9]
—
10)- Onlar, Allah’ın yüce adının, şehbâl açıp yükselmesi istikametinde varlarıyla-yoklarıyla bu uğurda seve seve nefislerini feda ederler.
Allah (celle celâluhu), dünyevî her türlü kayıttan âzâde hâle gelen mü’minlerden mallarını ve canlarını satın almıştır; onlar da bu suretle hırs hastalığından kurtulmuşlardır. Karşılığında da kendilerine Cennet vaad edilmiştir.
Onlar, “Kim Allah’ın adının yücelmesi için mücahede ederse, o, Allah yolundadır.”11 fehvâsınca, Allah’ın yüce adının, gönül âleminde, fikir hayatında, içtimaî yapıda şehbâl açıp yükselmesi, yükselip bir bayrak gibi ufuklarında dalgalanması istikametinde varlarıyla-yoklarıyla bu uğurda seve seve nefislerini feda ederler. Zaten cihadın çerçevesi de budur. Aslında bu resme de böyle bir çerçeve gerektir. [10]
—
11)- Yeni/Yenilen insan, Hak yolunda irşad ve mücahedeyi terk ettiği zaman, üzerinden atamayacağı bir zillete maruz kalacağının idrakinde hep endişe duyar.
Efendimiz bir hadislerinde, “Hak yolunda irşad ve mücahedeyi terk ettiğiniz zaman, üzerinizden atamayacağınız bir zillete maruz kalırsınız ve kendinize dönünceye kadar da zilletiniz devam eder.”23 buyururlar.
Dikkat edilecek olursa, İslâm’dan yüz çevirme ve mücahededen geri durma, Efendimiz’in dilinde, dinden dönme şeklinde ifadesini buluyor. Onun içindir ki “Mücahedeye başlayınca” demiyor da “dine döndüğünüz zaman” diyor.
Hadisin diğer bölümünde, “Sığırın kuyruğuna yapışıp her şeyi ziraatta gördüğünüz ve mücahededen uzak kaldığınız zaman da öyle bir mezellete maruz kalırsınız ki, bir daha belinizi doğrultamazsınız.”24 şeklindeki ifadelerin yanında, “Ne zaman ki yeniden insanları uyarmaya başlarsınız, işte o zaman Allah düşmanlarının kalbine korku salar ve hayatın her ünitesinde size başarılar ihsan eder.” işaretleri yer alıyor..[11]
—
12)- Allah yolunda mücahede edenin ameli, kıyamet gününe kadar nemalanır, ve kabir fitnesinden de emin kılınır.”
“İnsanın ölmesiyle her ameli kesilir; ancak Allah yolunda mücahede edenin ameli, bundan müstesnadır: Onun ameli, kıyamet gününe kadar nemalanır, ve kabir fitnesinden de emin kılınır.” Çünkü o bir çığır açmıştır ve dolayısıyla, kendisinden sonra o yolu takip edenlerin hasenatının bir misli ona da yazılacaktır. Hem o, kabrin fitnesinden ve dehşetinden de emin olacaktır; zira o, gerçekten ölmemiştir ki kabir azabına düçar olsun. Sadece cismaniyeti itibariyle yer değiştirmiş; geride bıraktıklarıyla da hâlâ insanların gönlünde yaşamaktadır. [12]
—
13)- Kim tamamen veya kısmen dinden dönerse, bilsin ki Allah onları geriye çekip bugün sahnede olmayan, evsafı malum öyle yüce bir topluluk getirecektir ki, rıza-yı ilâhî hedefleri, i’lâ-yı kelimetullah vazifeleri Allah yolunda mücahede eder dururlar..
Bu itibarla âyet, İslâm ümmetinin başına geçen herkese: Ey iman topluluğu! İçinden kim tamamen veya kısmen dinden dönerse, bilsin ki Allah onları geriye çekip bugün sahnede olmayan, yerleri meçhul, zamanları meçhul; ama evsafı malum öyle yüce bir topluluk getirecektir ki, Allah onları, onlar da Allah’ı, hem de âşık-mâşuk münasebeti ölçüsünde sever; onlar mü’minlere karşı fevkalâde tevazu, mahviyet ve hacalet içinde; mülhit, mütemerrit ve mütecaviz inkârcılar karşısında ise olabildiğine izzetli, onurlu, kararlı ve muvazenede hâkim bir unsur hâline gelme peşindedirler; rıza-yı ilâhî hedefleri, i’lâ-yı kelimetullah vazifeleri Allah yolunda mücahede eder dururlar; eder dururlar da, şunun bunun hatırına-gönlüne, kınamasına-ayıplamasına bakmaz, hep yüksek bir performansla vazifelerini yerine getirmeye çalışırlar. Bu bir mazhariyettir ve bu mazhariyet de Allah’ın onlara hususî bir fazlı ve ihsanıdır. [13]
—
14)- Yeni/Yenilen insan Allah’la münasebetlerini gizlemeye çalışan vefalı gönül ve mücahede yolunun birer üveyki olmalarına rağmen gerilerin gerisinde ve beklentisizdirler.
Allah’la münasebetlerini ve O’nun nezdindeki durumlarını iradî olarak gizlemeye çalışan öyle vefalı gönüllerdir ki; ilâhî tecellî ve vâridleri tesettürü gerekli birer namus gibi korur.. gayri ihtiyarî ortaya çıkanlarını değişik tevriyelerle âdeta çarpıtır.. her biri sema-i vilâyetin birer yıldızı olduğu hâlde ateş böceği gibi görünmeye çalışır.. mücahede yolunun birer üveyki olmalarına rağmen saksağan görünümünü tercih eder.. arz u semada haslar hası pâyesiyle tebcil edilirken dahi ciddî bir melâmet ruhuyla kendilerini sıfırlamasını bilir.. hizmet ederken fevkalâde civanmertçe, bir nefer gibi mütevazi, ama en önde; maddî-mânevî ücret taksiminde ise kendini unutturacak kadar gerilerin gerisinde ve beklentisizdirler.
“Allah onları, onlar da Allah’ı sever; mü’minlere karşı (fevkalâde) mütezellildirler (tevazu kanatlarını yerlere kadar indirirler), küfür nankörlerine karşı da izzetli (ve satvetli)dirler. Sürekli Allah yolunda mücahedede bulunur ve kınayanın kınamasına da aldırış etmezler.”6 gerçeğinin tam temsilcileri öyle babayiğitlerdir ki; Rabbileriyle baş başa kaldıklarında derinlikleri ihata edilemeyen birer ârif u âbid, dünyaya sözlerini geçirmede de birer erkân-ı harp ve dâhi, mensup oldukları milletin haysiyet ve şerefi adına fevkalâde hassas, töhmet ve suizanna vesile olacak “pes” davranışlardan da olabildiğine uzaktırlar.[14]
—
15)- Yeni/Yenilenen insan, “O, hep yaşadığı devrin önünde yürüyen..”
Yeni insan,
“O,kendi millî ve mânevî değerlerine de sahip çıkarak çok farklı bir performans ortaya koyan”
“O, onlar gibi soluklarını duyurma arzusuyla şahlanan”
“O,Hakk’ı tutup kaldırmak için her gün birkaç defa ölüp ölüp dirilen..”
“O, hep yaşadığı devrin önünde yürüyen..”
“O, her gün benliğinin derinliklerinde ve fezânın enginliklerinde yeni yeni burçlara bayrağını diken”[15]
***
[1] DAR BİR ZAVİYEDEN_ RUHUMUZUN HEYKELİNİ DİKERKEN-2 (KENDİ DÜNYAMIZA DOĞRU)
[2] MÜCAHEDE_ KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ-2
[3] İDEALSİZ NESİLLER_ ÇAĞ VE NESİL-2 (BUHRANLAR ANAFORUNDA İNSAN)
[4] CİHAD YÜCE BİR DUYGUDUR.._ İ‘LÂ-YI KELİMETULLAH VEYA CİHAD
[5] KENDİ DEĞERLERİYLE İNSAN_ ÇAG VE NESİL-7 (IŞIĞIN GÖRÜNDÜĞÜ UFUK)
[6] KENDİMİZE YÖNELİRKEN_ RUHUMUZUN HEYKELİNİ DİKERKEN
[7] ÜMİT VE İRADEDEN MAHRUM KALMAK_ ENGİNLİĞİYLE BİZİM DÜNYAMIZ
[8] MÜCAHEDE_ KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ-2
[9] SAHABE İMAN VE AKSİYONU_ PRİZMA-3
[10] DURU VİCDANIN HÜRRİYET UFKU_ ENGİNLİĞİYLE BİZİM DÜNYAMIZ
[11] GANİMET_ ENGİNLİĞİYLE BİZİM DÜNYAMIZ
[12] CİHAD HER MÜ’MİNİN VAZİFESİDİR.._ İ‘LÂ-YI KELİMETULLAH VEYA CİHAD
[13] MAİDE SURESİ_ KUR’ANDAN İDRAKE YANSIYANLAR
[14] SIR_ KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ-2
[15] YENİ TEKEVVÜN VE YENİ İNSAN MODELİ (ENGİNLİĞİYLE BİZİM DÜNYAMIZ)