YUSUF YÜZLÜLERLE BERABER OLMANIN SIRLI ANAHTARI

Bir aile…

Baba cezaevinde yusuf, iki yavrusu hakkın rahmetine kavuşmuş c.evi ziyareti sonrası kazada yoğun bakımda ağır yaralı bir ana yüreğinin sesi;

“Jandarma ifademi almaya geldi ,kimler öldü diye sordum dayanamazsın” dedi .

Ben vatansever iken vatan haini ilan edildim onu bile kaldırdım bunu da kaldırırım ” dedim. “Biz herşeyin emanet olduğunu biliyoruz ben çok iyiyim ..”

Mazlum vicdanlar ızdırar içinde kıvranırken;  

Bu, onların dertlerini paylaşmanın, onlarla beraber olmanın ve öbür tarafta da onlarla beraber Cennet’e girmenin sırlı anahtarıdır.” ile duaya sığınıyoruz.

MEFKÛRE MUHÂCİRLERİNİN FEDAKÂRLIKTAKİ ZİRVESİ; ÎSÂR FASLI

Kendileri sıkıntı içinde bulunsalar dahi başkalarını kendi nefislerine tercih ederler.”

“ Tereddüdünüz olmasın. Fakat bizim tarih sayfalarımızın beyaz mürekkeple kaydedilmesi için lazım gelen şey ne ise..

sergüzeşt-i hayatımızı, bembeyaz mürekkeple tarihin sayfalarına işleyebileceğimiz şekilde,

öyle bir fedakarlık yolunda,

öyle bir hasbîlik yolunda,

öyle bir îsâr duygusu yolunda -ki, îsârlaşma dedik buna.. îsârın ta kendisi olma-

götürürsek Allah’ın izniyle,

ne dünyada ne de ukbâda hiçbir kaybımız olmaz.

Enbiyâ-ı İzâm’ın yoludur bu! O yolda yürümüş oluruz.”

En çileli ve ızdıraplı günlerinde muhatap olduğu Cennet’te kalma teklifini bile dönüp ümmetinin elinden tutma niyetiyle geri çeviren Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’e Cennet’i terkettirecek kadar derin şefkatin;

o peygamberâne ufuktan akıp gelen ışıklarla coşkun en Sâdık Yârân’ın “Vücudumu o kadar büyüt ki, Cehennem’i ben doldurayım, başkalarına yer kalmasın” çığlıklarıyla ortaya koyduğu merhametin;

“Gözümde ne Cennet sevdası, ne de Cehennem korkusu var; milletimin imanını selâmette görürsem Cehennem’in alevleri içinde yanmaya razıyım” deyip iki büklüm olan Müşfik İnsanın gönlündeki beklentisiz muhabbetin neticesi îsâr ruhudur.

“Îsâr, marifete ve kulluğa doymayan, hep ziyadenin peşinde olup “Daha yok mu?” diyen, kulluk çıtasını sürekli yükselten ve daima üst üste tecdidler yaşayan Hak erlerinin sıfatıdır.

“Biz madem insanlığa hizmet peşindeyiz.

Bir yere kadar insanlara hizmet ettik; bir yerden sonra şayet onların içinden o hizmeti alıp daha ileriye götürecek insanlar,

o kıvamda insanlar ortaya çıktılarsa,

işte orada da bu defa îsâr faslı ortaya çıkıyor.. …

Ne kadar îsâr ruhu sergilerseniz,

o kadar gönüllerde kurduğunuz o tahtın temellerini,

blokajını pekiştirmiş olursunuz.

“Temel düşünce de bu idi:

Bir îsâr ruhuyla kendini hiç düşünmemek;

yaşatma duygusuyla, yaşamayı ayaklarının altına almak, çiğnemek..”

“Kendimize ait her türlü arzuyu, nefsânîliği, şeytanîliği, garîze-i beşeriye, cismâniye ve hayvâniyeyi ayaklarımızın altına alıyor, başkaları için var olduğumuzu en gür sesle haykırıyoruz.

Hazreti İsrafil’in suru ile haykırdığı gibi haykırıyoruz.” demek…

“Biz bize düşeni, yine îsâr ruhuyla ortaya koymalıyız;

hakikaten yaşatma hissiyle,

insanlık çapında bir ba’s u ba’de’l-mevt meselesini tetiklemek suretiyle yapacağımız şeyleri yapmalıyız.”

 “Onlar, mü’minlere verilen şeylerden nefislerinde herhangi bir kaygı duymaz ve muhtaç olsalar bile onları kendilerine tercih ederler.” (Haşr, 59/9) âyetiyle –Ashab-ı Kirâm’ın yüksek ahlakının bir derinliği olarak- işaret edilmek istenen îsâr zirvesi de işte budur.

-İnsanın, başkalarını kendisine tercih etmesi mânâsına gelen îsâr;

ahlâkçılara göre, toplumun menfaat ve çıkarlarını şahsî çıkarlarından önce düşünmek..

tasavvuf erbabınca ise, en hâlisâne bir tefânî düşüncesiyle

topyekün şahsiliklere karşı bütün bütün kapanıp,

yaşama zevkleri yerine

yaşatma hazlarıyla var olmanın unvanı kabul edilegelmiştir.

Îsar; ’Kendi (nefsi) için (sevip) arzu ettiğini (mü’min) kardeşi için de (sevip) arzu etmedikçe hiç biriniz (kâmil manada) iman etmiş olmaz.’ (Buhârî, Îmân, 7)

 “Kalbin Zümrüt Tepeleri’nde “îsâr”; insanın, başkalarını kendisine tercih etmesi, yaşama zevkleri yerine yaşatma hazlarıyla var olması şeklinde tarif ediliyor.”

 

KULLUK ÇITASINI SÜREKLİ YÜKSELTEN

YUSUF YÜZLÜLERLE BERABER OLMANIN SIRLI ANAHTARI

BAŞIMIZI YERE KOYDUĞUMUZ ZAMAN, OLUP BİTEN ŞEYLER KARŞISINDA, ARTIK

Ey “kalbi kırık”ları maiyyetiyle şereflendiren!

Ey “Gönlü mahzunların yanındayım!” buyuran!

Hâlihazırda gönüllerimiz paramparça, mahzun ve kederli.

Ne olur, maiyyetini bizlere duyur! Bizi bize terk etmek suretiyle bizleri mahvettirme!

 “Allah’ım içinde bulunduğumuz musibet, keder ve tasadan bir çıkış yolu, bir kurtuluş lütfeyle

Bir nusret-i karîb, yakın zamanda bir nusret Allah’ım!

Allah’ım!

Tutuklanan, hapsedilen ve derdest edilen “mescûnkardeşlerimize;

tevkif edilen, işinden alıkonulan ve hürriyeti kısıtlanan “mevkuf kardeşlerimize;

darda bırakılan, kendisine sebepler üstü bir yardım elinin uzanmasına muhtaç olacak şekilde üzerinde baskı kurulan “muzdarr” kardeşlerimize;

gadre ve haksızlığa uğramış, hak ettiği imkanlar zorla elinden alınmış “mağdurkardeşlerimize;

hak etmediği muameleye tâbi tutulan ve zâlimin gaddar eliyle zulme maruz bırakılan “mazlum” kardeşlerimize,

tez zamanda serbest kalmalarını ve hak ettikleri hürriyet ve imkanlara kavuşmalarını lütfeyle.

Öyle ki, bu lütfunun keyfiyeti, Sen’den gayrı “mâsivâ”dan gelebilecek iyiliklerden müstağnî kılacak ölçüde olsun!

En yakın zamanda engin bir fütuhât.” “İyi bilin ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 2/214)

Hapsedilen, işkence gören, ezilen müminleri kurtar Allahım!..”

Dünyanın her yerinde Senin Nâm-ı Celilini, ona muhtaç olan gönüllere duyurmaya kardeşlerimize ailelerine ferec mahreç nasip eyle.

Kurtar Allahım, kadını erkeğiyle bizim arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi de kurtar Allahım!..

Ey tasaları gideren, gamları izale eden, zulme uğrayan mazlumların dualarına icabet eden Rabbimiz!

Ey ızdırar içerisinde hafakanlar yaşayan muzdar kullarının niyazlarına icabet buyuran.

Ey desteği olmayanların desteği..

azığı olmayanların azık kaynağı..

dayanağı olmayanların dayanağı..

zayıfların sığınağı..

fakirlerin hazinesi..

duaları işiten ve ızdırar hâlindeki kullarının dualarına icabet eden.

İradî veya cebrî hicrete teşebbüs edenlere kolaylık ver; güzel vatanımızda kalanlara emniyet ve huzur lütfet.

Her birini sürpriz nimetlerinle sevindir, helal rızıklarını bereketlendir.

Dostlarımıza necât vermekle beraber, diktatörlüğe dönmüş bir sistemin paletleri altında ezilen, -hangi inançtan, hangi anlayıştan olursa olsun- bütün insanlara bir çare göster ve hepsini selamete erdir.

Yeryüzündeki bütün masumları iki yüzlü tiranların sultasından kurtar Allahım!..

Hazreti Rahman, kalblerimizi kaydırmasın; maddî manevî eziyetlere maruz kalan kardeşlerimize ve diğer mazlumlara en yakın zamanda ferec ve mahreç lütfetsin; onların mağduriyetlerini ebedî saadet vesilesi kılsın.

Ve kim ne derse desin, Allah bizi bir veliler kervanı olan bu Hizmet’ten ayırmasın; akıbet, mazlumen idam edilmek bile olsa, yarı yolda kalmaktan ve kazanma kuşağında kayıplar yaşamaktan muhafaza buyursun.

Ey adaletli olmayı, ihsanla hareket etmeyi ve muhtaç oldukları şeyleri yakınlarına vermeyi kullarına emreden; onları hayâsızlıktan, çirkin işlerden ve haddi aşıp tecavüz etmekten nehyeden! Düşünüp tutalım diye bize öğüt veren!

 Ey hükmünü her zaman adaletle ortaya koyan!

Ey adaleti bütün adaletleri aşkın olan!

Ey en hayırlı şekilde doğruyu yanlıştan ayıran ve hükmünü tam bir adaletle vaz’eden!

Ey nusretiyle, gadr ve zulme uğramış mazlumların imdadına koşan!

Ey tasaları gideren, gamları izale eden, zulme uğrayan mazlumların dualarına icabet eden Rabbim!

“Allah’ım!

Sen’den, adalet duygusu, istikâmet duygusu istiyoruz; öyle ki, bununla bizi her türlü cevir ve zulümden sıyânet ve himâye etmiş olasın.”

Zalimlere yandaş olmaktan ve Senin dinine yaptıkları taarruzlarda bilerek ya da bilmeyerek onlara destek çıkmaktan Sana sığınırız Allahım!

 “Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır.” (Kehf, 18/10)

Allah’ım, Sen’den yardım diliyoruz; din-i mübîn-i İslam adına ve hafife alamayacağımız tarihî değerlerimizi dünyaya duyurma adına kapıları açmanı istirham ediyoruz.

Allah’ım, engin bir fütuhât! En yakın, yakınlardan da yakın bir zaman ve en geniş, genişlerden de geniş bir çerçevede; ‘Kullarıma öyle sürpriz nimetler hazırladım ki, ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de insanın hatırına gelmiş!’

Sen her şeye gücü yeten, her istediğini gerçekleştiren ve yakarılara mukabelede bulunmak şanına çok yakıan yeğane Zatsın; ne olur, bizim dualarımıza da icabet eyle ve sağımızdan- solumuzdan, önümüzden-arkamızdan, üstümüzden-altımız- dan gelebilecek bütün tehlikelerden ve Senin azabına uğramaktan; aynı zamanda bunların hasıl edeceği korku, gam ve kederden de sıyanet buyur..

Hakkımızda takdir buyurduğun ve inayetinle başlama imkânı bulduğumuz hayırlı işlerimizi en güzel, en uygun ve en doğru şekilde tamamlamamız için bize yardım et! Sen buna kâdirsin ve recamız odur ki, dualarımıza icabet edersin.Amin