YENİ/YENİLENEN İNSAN MODELİ” (BÖLÜM-8)
YENİ / YENİLENEN İNSAN; “GELECEĞİN FİKİR İŞÇİLERİ”
BAŞYAZI MÜZAKERESİ:
İSTİFADE EDİLEN KAYNAKLAR:
1- GELECEĞİN FİKİR İŞÇİLERİ- ÇAĞ VE NESİL-2 (BUHRANLAR ANAFORUNDA İNSAN)
2- YAŞATMA İDEALİ – (BAMTELİ – 05 MART 2012)
3- KUR’AN’IN GURBETİ VE FİKİR İŞÇİLERİ – (KIRIK TESTİ – 17 OCAK 2005)
4- MEÇHUL KAHRAMANLAR – KIRIK TESTİ – 18 NİSAN 2005)
5- ŞARTLARIN HESABA ALINMASI – (KIRIK TESTİ – 27 OCAK 2003)
Ya Rabbi! Duamız odur ki; Bizlere Çıktığımız bu yolda,
Kur’an’ın gurbetini giderecek ve sonra da onun hidayetiyle kurbet ufkuna doğru seyahate çıkacak olan “Geleceğin Fikir İşçileri” olma noktasını idrak etmeyi ve Senin inayetinle yaşamayı nasip eyle”… Amin.
GİRİŞ:
1- “İnsanların ruhlarında “Yaşatma İdeali” gibi yüce bir mefkûrenin uyarılmasına ihtiyaç var.”
Hülyalarımızda tüllenen aydınlık yarınlara kavuşabilmemiz için, uzmanca plân ve projelerin yanında, hattâ ondan da önce, insanların ruhlarında “Yaşatma İdeali” gibi yüce bir mefkûrenin uyarılmasına ihtiyaç var.[1]
—
2- “Yenilikler karşısında hepimizin sürekli fikrî rehabilitasyona ihtiyacımız var….”
Görüldüğü gibi bir taraftan kendimizi koruma, diğer taraftan insanlığa hizmet götürme oldukça zor. Onun için kendi içimizde sıkı durmamız, gevşemememiz, saflardan saf yaşayış seklimizi devam ettirmemiz lazım. Evet, hem kendi iç alemimiz, hem de şartların ve çevrenin getirdiği yenilikler karşısında hepimizin sürekli fikrî rehabilitasyona ihtiyacımız var.
Madde ile manayı aynı zaviyeden müşahede edebilecek, rehber bakışlara, rehber değerlendirmelere ihtiyacımız var. Aksi halde toplum, his ve heyecanları aklının ve mantığının önünde toy delikanlılarla maceraya sürüklenir. Böyle insanların yaptıkları şeyler güzel görünebilir, hüsn-ü niyetli de olabilir, ama çok defa bu türlü şeylerin içine riya, şöhret, fahr ve gurur karışır. [2]
—
3- “Fikir işçileri ve beyin mimarlarının, Necip Fazıl’ın ifadesiyle öz beynini burnundan kusacak ölçüde bir gayret ortaya koymaları gerekmekte…”
Din kolaylık üzere vaz’ edilmiş olsa da bilhassa fikir işçileri ve beyin mimarlarının, Necip Fazıl’ın ifadesiyle öz beynini burnundan kusacak ölçüde bir gayret ortaya koymaları gerekmektedir. Gözlerinin içine bakılan, sözlerine kulak verilen ve adımları takip edilen bu kıvam insanlarının işin zor yanlarına katlanmaları ve yaşamaktan daha çok yaşatma peşinde bulunmaları icap etmektedir.[3]
—
4- “Bugün fikir işçisi gibi dönemin şartları ve gereklerini iyice ihata etmemiz gerekir….”
Her dönemin mimar ve fikir işçileri gibi bizlerin de içinde bulunduğumuz dönemin şartları ve gereklerini iyice ihata etmemiz gerekir. Çok bilmemiz, çok okumamız, çok dolaşmamız; eğer içinde bulunduğumuz dünya şartlarını hesaba katmıyorsak, onları derin tetkik ve analizlere tâbi tutup hareket ölçülerimizi belirlemiyorsak bir anlam ifade etmez.[4]
—
5- “Bugün milletin ihyâsı için gayret eden her ferdi birer “fikir işçisi” şeklinde görmek gerektiği…”
Fikir işçileri” derken, milletin gizli-açık bütün ızdıraplarını dindirmeye ve çok iyi okuduğu çağının ihtiyaçlarını kalb-kafa bütünlüğüyle gidermeye çalışan, iradesini tarih rüzgarlarıyla kanatlandırmasını ve maziden güç almasını bilen, Allah’ın bütün lütuflarını yine O’nun rızası istikametinde ve kendi mefkûresi uğrunda kullanan, sonsuza yelken açmış aşk, şevk ve irade insanlarını kastediyorum. Bu fikir işçileri arasında, eğer yetiştirilebildi ise, belki “mimar” denebilecek insanlar da vardır; fakat, o işin hakiki namzetlerinin gelip geçtiğini zannediyor; bir dönemde davaya omuz verenler arasında mimar seviyesinde insanlar bulunmuş olsa bile, bugün milletin ihyâsı için gayret eden her ferdi birer “fikir işçisi” şeklinde görmek gerektiğine inanıyorum.[5]
—
6- Fikir işçileri ve en büyük sermayeleri acz-u fakr
Zaten, meseleyi, kimsenin yapmadığı ve bugüne kadar da yapılmamış çok önemli bir işi gerçekleştiriyor olma duygusuyla ele almak ve onu bir fâikiyet konusu olarak algılamak gurura kapılmak demektir. Allah korusun, böyle bir gurur da o hizmetlerin sevabını bütünüyle alır, götürür. Şahsen, günümüzün fikir işçilerinin bu meselede çok hassas olduklarını zannediyorum. İnanıyorum ki, hepsinin gönlünde “Nefis cümleden ednâ, vazife her şeyden a’lâ” hakikati taht kurmuştur. Kendilerini acz u fakr içindeki sıradan insanlar olarak görmelerinin yanı sıra, vazifelerini de dünyevî hiçbir karşılıkla değiştirilemeyecek yüce bir lütuf kabul ediyorlardır.
Evet, Allah Teâlâ, bazı insanları çok önemli hizmetlerde istihdam buyurur. Cenâb-ı Hakk’ın gördürdüğü bu hizmetler, O’nun ululuk ve azametini ortaya koyma adına ayrı bir yoldur, -tabiri câizse- ilahî bir üsluptur. Bu ilahî üslubun ifade ettiği espri de şudur: Cenâb-ı Hak, bazen çok küçük şeylere, pek büyük işler yaptırmak suretiyle kendi kudret ve azametini gösterir; tenasüb-ü illiyet prensibine göre, o küçük şeylerle bu büyük neticelerin hâsıl olamayacağını işaret buyurur; bir Müsebbibü’l-Esbâb’ın varlığını ruhlara duyurur ve kendi büyüklüğünü ortaya koyar. İşte bu esprinin farkında olan adanmış ruhlar, üzerlerine tevdi edilen vazifeleri, ihsan-ı ilahî olarak omuzlarına konmuş mukaddes bir yük olarak kabul ediyor ve kendilerini asla bu yükü kaldırabilecek keyfiyette görmüyorlardır. Şu kadar var ki, onlar azim ve gayrete sarılmışlardır; Allah’a güvenleri de tamdır.[6]
—
7- İç içe iki gurbet; Kur’an Kerim ve Fikir İşçileri
Bugün de iç içe iki gurbet yaşanıyor; insanların çoğu pek acı bir gurbet, “Kur’ansızlık gurbeti” yudumlarken Kur’an da cemaatsizlik gurbeti yaşıyor. Keşke, insanlar Kur’an’ın haremgâhına yürüyüverseler, ona karşı muhabbet izhar ederken kelam-ı ilahiye ve hakikatlerine gerçekten sahip çıksalar.. “Kelam-u Rabbinâ” deyip saygılarını ifade ettikleri aynı anda, o saygının gereğini yerine getirme adına da aşk u şevkle kanatlansalar.. yani Kur’an ile insanlar arasında sahih bir izdivac gerçekleşse ve bir şeb-i arûs olsa.. işte o zaman insanlar, hem kendi gurbetlerinden sıyrılmış, hem de Kur’an-ı Kerim’in çehresinden o gurbetin tozunu silmiş olacaklardır.
Böyle bir vuslatla Kur’an-ı Kerim’in gurbetinin giderilmesi de, zannediyorum, ona her zaman sahip çıkan fikir işçileri, bu devrin garipleri sayesinde gerçekleşecektir. İnsan aklının, beşer idrak, zeka, kabiliyet ve istidadının çok üstünde işler yaparak hep sulh ve ıslah yörüngeli yaşayan aşkın insanlar Kur’an-ı Kerim’in gurbetini izale edeceklerdir. Elverir ki onlar, durdukları yerde hep konumlarının hakkını verme duygusuyla bulunsun ve tam bir rehber tavrı ortaya koysun. Zaten, beşerin öyle örnek insanlara ve kaliteli rehberlere ihtiyacı vardır.. ne zaman müracaat edilirse edilsin, kahvesinin köpüğü üzerinde, tavşan kanı gibi çayı buğu buğu, sinesi de herkese açık rehberlere.. evvela kendi üzerlerindeki o gurbet tozu-toprağını silip atarak Kur’an’ın gurbetini giderecek ve sonra da onun hidayetiyle kurbet ufkuna doğru seyahate çıkacak olan fikir işçilerine…[7]
***
GELECEĞİN FİKİR İŞÇİSİ OLMAYA NAMZET YENİ/YENİLENEN/ADANMIŞ İNSAN
“Geleceğin Fikir İşçileri” nin vasıfları [8]
1-Onlar, Yarının kurucuları ve âtîdeki nesillerin rehberleri..
2- Dünya, Onların harman edeceği düşüncelerle yeniden kurulacak..
3- Gelecek, Onların sundukları mesajlarla aydınlığa kavuşacak
4-Onlar, Zeki, idrakli fakat sığ görünümlüdürler!..
5- Onlar, Seri ve atılgandırlar..
6- Onların hiç mi hiç karambole hareketleri yoktur..
7- Onların Düşünceleri aydın, kararları isabetli,
8- Onların davranışları ölçülüdür.
9- Onlar, Öfkelendikleri zaman zulmetmeyecek kadar yumuşak;
10- Onlar, yumuşak oldukları zaman da adaletten ayrılmayacak kadar iradelidirler.
11- Onlar, Azimli ve kararlıdırlar.
12- Onların nazarlarında, gerçek hürriyet, Hakk’a esarettedir.
13- Onlar, hüsnü zannın verdiği makamlara bel bağlamayacak kadar, nefisleri ile hesaplaşma içinde ve kendilerini müdriktirler.
14-Onlar kat’iyen, zahmet ve sıkıntı bilmeyen mirasyediler gibi davranmayacaklar..
15-Onlar, elde edecekleri her şeyi, bin inilti ve terden bir lücce1 içinde elde edecekleri için de har vurup harman savurmayacaklar..
16-Onlar, mevcudu evirip çevirme, hazırı değerlendirme gibi beleşçiliğe de düşmeyecekler..
17-Onlar Bayrama erecekleri güne kadar, ne dünyaya karşı oruçlarını bozar, ne de Cennet’lere girme arzusuna kapılırlar.
18-Onlar, Uğursuz ellerde elli bin defa sağa sola bükülüp hırpalansalar dahi, kat’iyen kopmazlar.
19-Onlar, Defalarca Cehennemlere dalıp ateşleri göğüsledikleri, defalarca örsten çekiçten geçtikleri için ne ateşlere atılmadan çekinirler..
20-Onlar, ne de “zulmün güllesi, bombası” karşısında paniğe kapılıp ric’at ederler.
21- Onların elinde Birler, binlere ulaşacak..
22- Onların aydın gönüllerinde Yokluk, varlığa dölyatağı olacak..
23- Onların her biri yerinde bir Mûsa (aleyhisselâm) gibi elindeki asâsını en sert kayalara çalıp su çıkarmasını, en azgın ummanlara vurup arkasındakilere değişik yol ve erkân öğretmesini bilecekler..
24- Onlar, dünya karşısında, beklenmesi gerektiği yerde beklemesini, kükreyip etrafı velveleye vermeleri icap ettiği yerde de kükremesini çok iyi bilecekler..
25- Onlar, yerinde, cansiperâne ve yıldırımlar gibi dünyaların bağrına inecekler..
26- Onlar, yerinde de tipiye, borana tutulmaktan fevkalâde sakınıp meltemlerin eseceği mevsimi bekleyecekler.
27- Onlar, her çeşit düşünce ve sistemle münasebete geçmede beis görmezler.
28- Onlar, gönülleri bir kıblenümâ gibi hep kendi mihraplarını gösterir.
29- Onlar, sonunda, kendi iklimlerine varıp dayanmayan, en parlak fikir akımlarıyla dahi meşgul olmayı bir bakıma abes sayarlar..(tıpkı, arazilerine su vermeyen ve gidip onların göllerine boşalmayan ırmaklarla uğraşmadıkları gibi…)
30-Onlar, milletleri adına, kuvveti hakta bilir ve hep hakkın ihyâsına çalışırlar.
31-Onlar, kuvvetin de bir yeri olduğunu ve bir hikmet-i vücudu bulunduğunu kat’iyen hatırdan çıkarmazlar..
32-Onlar, kuvvetler muvazenesinde, hasımlarının gücüne denk iktidara sahip değillerse, teknik olmayı da ihmal etmezler.
33-Onlar, Kendi çizgilerinde olan herkesle fevkalâde içli dışlı ve gönülden
34-Onlar, düşmanlarına karşı da bir hayli insanca ve onları idare edecek kadar da basiretlidirler.
35- Gönül ve mantığın el ele olduğu onların atmosferinde, ne dostlar ihmale uğrar, ne de düşmanlar tamaha kapılabilirler.
36- Onların bu kutlu iklimlerinde, ne zalimlerin “hayhuy”u ne de mazlumların iniltisi duyulmaz.
37-Onlar, Bir buhurdan gibi devamlı tüter durur ve çevrelerine mâverâdan gelmiş güzel kokular saçarlar.
38-Onlar, Onlar, içinde yaşadıkları toplumla, gökler ötesi yüce hakikatler arasında spiral bir kordon gibidirler.
39-Onlar, Hak uğrunda, nefislerine çektirecekleri her şeyi, bir ibadet neşvesi içinde yapar ve bundan da sonsuz bir zevk duyarlar.. (hele, beşerî istek ve arzularını da bütün bütün aşmış ve gönülde varlığa ermişlerse…)
40-Onlar, Ne başardıkları işlerin azameti ne de çevrenin onlarda görüp saygı duyduğu yüce mertebeler, asla onları şımartmaz.
41-Onlar, O kudsî vazifeyi üzerlerine aldıkları ilk günde nasıl bir tevazu ve mahviyet içinde idiyseler, her bucakta dalgalanan birer bayrak hâline geldikleri gün de aynı asalet ve soyluluğu gösterirler.
42- Onlar, elde ettikleri muvaffakiyetlerin karşılığını, kendi milletlerinden bekleme gibi bir dilencilik ve garâbete de düşmezler.
43- Onlar, İhtiyaç içinde dahi olsalar, en sevmedikleri şey, böyle bir dilenciliktir; halka verdikleri şeylerin kat katını onlardan geriye alma dilenciliği…
…
“Geleceğin Fikir İşçileri” nin vasıfları [9]
44- Onlar, insanların ruhlarında “Yaşatma İdeali” gibi yüce bir mefkûreyi uyaran
45- Onlar, sonsuza yelken açmış aşk, şevk ve irade insanları
46- Onlar, azim ve gayrete sarılmışlar
47- Onların Allah’a güvenleri de tamdır
48- Onlar, Madde ile manayı aynı zaviyeden müşahede edebilecek, rehber değerlendirmeler yapacak rehber bakışlar..
49- Onlar, Her dönemin mimar ve fikir işçileri gibi içinde bulunduğu dönemin şartları ve gereklerini iyice ihata eden
50- Onlar, içinde bulunduğu dünyanın şartlarını hesaba katıp, onları derin tetkik ve analizlere tâbi tutup hareket ölçüleri belirleyenler..
51- Onlar, Din kolaylık üzere vaz’ edilmiş olsa da, Necip Fazıl’ın ifadesiyle öz beynini burnundan kusacak ölçüde bir gayret içinde olan
52- Onlar, Gözlerinin içine bakılan, sözlerine kulak verilen ve adımları takip edilen kıvam insanları
53- Onlar, milletin gizli-açık bütün ızdıraplarını dindirmeye ve çok iyi okuduğu çağının ihtiyaçlarını kalb-kafa bütünlüğüyle gidermeye çalışan,
54- Onlar,iradesini tarih rüzgarlarıyla kanatlandırmasını ve maziden güç almasını bilen
55- Onlar, Allah’ın bütün lütuflarını yine O’nun rızası istikametinde ve kendi mefkûresi uğrunda kullanan,
56- Onların hedefi, işin zor yanlarına katlanmaları ve yaşamaktan daha çok yaşatma peşinde bulunmaları
57- Onlar, Hülyalarımızda tüllenen aydınlık yarınlara kavuşabilmemiz için, uzmanca plân ve projelerin ızdırabını yaşayanlar..
58- Onlar, bir taraftan kendimizi korumanın, diğer taraftan insanlığa hizmet götürmenin derdinde
59- Onlar, kendi içlerinde sıkı durma, gevşememe, saflardan saf yaşayış seklini devam ettirmemin peşinde..
60- Onlar, hem kendi iç alemlerini, hem de şartların ve çevrenin getirdiği yenilikler karşısında sürekli fikrî rehabilitasyona ihtiyacı olduğunun bilincinde..
61- Onlar, meseleyi kimsenin yapmadığı ve bugüne kadar da yapılmamış çok önemli bir işi gerçekleştiriyor olma fâikiyet duygusu ile gurura kapılabiliriz endişesi içinde
62- Onların hepsinin gönlünde “Nefis cümleden ednâ, vazife her şeyden a’lâ” hakikati taht kurmuştur.
63- Onlar, Kendilerini acz u fakr içindeki sıradan insanlar olarak görmelerinin yanı sıra, vazifelerini de dünyevî hiçbir karşılıkla değiştirilemeyecek yüce bir lütuf kabul ediyorlar
64- Onlar, üzerlerine tevdi edilen vazifeleri, ihsan-ı ilahî olarak omuzlarına konmuş mukaddes bir yük olarak kabul ediyor ve kendilerini asla bu yükü kaldırabilecek keyfiyette görmüyorlar.
65- Onlar, Kur’an’ın haremgâhına yürürken, ona karşı muhabbet izhar ederken kelam-ı ilahiye ve hakikatlerine gerçekten sahip çıkanlar.
66- Onlar, “Kelam-u Rabbinâ” deyip saygılarını ifade ederken aynı anda, o saygının gereğini yerine getirme adına da aşk u şevkle kanatlananlar
67- Onlar, Kur’an-ı Kerim’in gurbetinin giderilmesi ile ona her zaman sahip çıkan bu devrin garipleri
68- Onlar, İnsan aklının, beşer idrak, zeka, kabiliyet ve istidadının çok üstünde işler yaparak hep sulh ve ıslah yörüngeli yaşayan aşkın insanlar
69- Onlar, durdukları yerde hep konumlarının hakkını verme duygusuyla bulunan ve tam bir rehber tavrı ortaya koyan örnek insanlar
70- Onlar, evvela kendi üzerlerindeki o gurbet tozu-toprağını silip atarak Kur’an’ın gurbetini gideren ve sonra da onun hidayetiyle kurbet ufkuna doğru seyahate çıkacak olan fikir işçileri…
***
DİPNOTLAR
[1] YAŞATMA İDEALİ – BAMTELİ – 05 MART 2012.
[2] ŞARTLARIN HESABA ALINMASI – (KIRIK TESTİ – 27 OCAK 2003)
[3] YAŞATMA İDEALİ – BAMTELİ – 05 MART 2012.
[4] ŞARTLARIN HESABA ALINMASI – (KIRIK TESTİ – 27 OCAK 2003)
[5] KUR’AN’IN GURBETİ VE FİKİR İŞÇİLERİ – (KIRIK TESTİ – 17 OCAK 2005)
[6] MEÇHUL KAHRAMANLAR – KIRIK TESTİ – 18 NİSAN 2005)
[7] KUR’AN’IN GURBETİ VE FİKİR İŞÇİLERİ – (KIRIK TESTİ – 17 OCAK 2005)
[8] GELECEĞİN FİKİR İŞÇİLERİ- ÇAĞ VE NESİL-2 (BUHRANLAR ANAFORUNDA İNSAN)
[9]“YAŞATMA İDEALİ”,“KUR’AN’IN GURBETİ VE FİKİR İŞÇİLERİ”, “MEÇHUL KAHRAMANLAR”, “ŞARTLARIN HESABA ALINMASI”