TEVHİDNÂME İLE KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİNE YOLCULUK (46.BÂB)
GÜNCELLENME TARİHİ: 22 NİSAN 2020 // 29 ŞABAN 1441 ÇARŞAMBA
(TEVHİDNÂME-46):
Allah’ım!
Sen’den, Sen’i her dem hatırlamak ve yâd etmek suretiyle bizleri bir “zikr-i dâimi” (60) ile serfiraz kılmanı diliyoruz. Öyle ki, başkalarını hatırlamaktan ve onları yâd etmekle meşgul olmaktan bizleri korusun.
***
46.BÂBIN DUASI (YAKARAN GÖNÜLLERDEN…)
Ey kalbler ancak zikriyle itmi’nana erip oturaklaşan! (K.K)
Ey Kendisini zikr u fikr u ibadetle yâd eden kullarını teşrîf ve tekrîmle anan Zâkir!
Ey zikrinin tadına doyulmayan!
Ey zikri, Kendisini yüce ad ve ünvanlarıyla ananlar için en büyük şeref vesilesi olan!
Ey bütün varlık Yüce Zâtını zikreden ve zikri ruhlara itmi’nan veren gönüller sultanı Mezkûr!
Allahım!
Bizi, Seni çok zikreden, Sana çok şükreden, çok saygılı, çok itaatkâr, çok yakaran, çok huşûlu ve durmadan âh u enîn ile huzurunda yalvaran kullarından eyle.
Niyazım o ki, kalbimiz sadece Senin zikrinle dolsun ve her muamelenden hoşnut olsun. Hoşnutluğunu da en parlak tevhîdler, en hâlis tefrîdler, en duru tahmîdler, en uzun soluklu ibadet ve virdlerle dillendirsin. Yapmaya çalışacağımız ibadetlerle de hâlis tevhide ulaşalım.
Ya Rabbî!
Berat fermanını almış biri gibi kendimizi bütün bütün emniyet duygusuna salmamıza hiçbir zaman müsaade etme. Gönlümüze ve dilimize zikrini unutturma. Sıyanet örtünü üzerimizden kaldırma.
Senin üzerimizdeki en büyük nimetlerinden biri de hiç şüphesiz Yüce Zâtının zikrini lisanlarımıza akıtman ve Seni tenzih ü tesbih edip, huzurunda dua dua yalvarmamıza müsaade etmiş olmandır. -Sana bin kere, yüzbin kere, milyonlar kere şükürler olsun Allahım!- Rabbimiz, üzerimizdeki nimetini tamamla. Bize yalnızken veya bir toplulukta bulunurken, gece-gündüz, açık-gizli, rahatlıkta-zorlukta hep Senin yâdınla oturup kalkmayı nasip et. Bizi hep dupduru, katışıksız amellerde istihdam eyle. Kusur ve günahlarımızı da ince hesaba tâbi tutma ve ne kadar hatamız varsa hepsini mağfiret buyur!
***
TEVHİDNÂME MÜZAKERESİ
KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ PENCERESİNDEN
[60] ZİKR-İ DÂİMİ :
Nefs-i mutmainnenin bir mefkûre ve gaye-i hayal haline getirip düşlediği hususlar ise, hep derin bir istikametve sadakat şuuru, tevekkül-i tâm cehdi, teslim-i tâm azmi, tevazu ve mahviyet düşüncesi, ihlas-ı etemm gayreti, hamd ü şükür şiarı ve zikr-i dâim (60) olmazsa olmazı şeklinde özetlenebilir.
[ FARKLI MERTEBELERİYLE NEFİS (5) _ Çağlayan- Kalbin Zümrüt Tepeleri _EYLÜL 2018 ]
…
Mürîd, yapayalnız kaldığı o hücrede âdeta bir itikâf hayatı yaşar! Ölçülü yer, ölçülü içer.. ve gücü yettiğince, Allah’a kurbet kapısı sayılan bu halvethânede bedenî ihtiyaçlarını en aza indirir; hatta cismanî arzularını büyük ölçüde unutmaya çalışır.. ve gece-gündüz durup dinlenmeden sürekli zikr u fikirle (60)meşgul olur…
[HALVET VE CELVET _ Sızıntı – Kalbin Zümrüt Tepeleri _Şubat 2000 ]
…
Evet, zikreden ve zikrinde de ısrarda bulunan zâkir (60), Cenâb-ı Hak’la mukavele yapmışçasına hıfz u himaye ve inayet seralarına alınmış olur ki “Anın Beni ki anayım sizi” ilâhî fermanı da aczin ayn-ı kuvvet, fakrın ayn-ı gınâ hâline geldiği bu sırlı keyfiyeti ifade etmektedir.
Yani siz, Allah’ı zikr u fikr u ibadetle yâd edince, O da sizi teşrîf ve tekrîmle anacak.. siz dua ve münâcâtlarla hep O’nu mırıldanınca, O da icabetle size lütuflar yağdıracak.. siz onca dünyevî işlerinize rağmen O’nunla münasebetlerinizi devam ettirince, O da dünya ve ukbâ gailelerini bertaraf ederek sizi ihsanla şereflendirecek.. siz yalnız anlarınızı O’nun huzuruyla şereflendirince, O da yalnızlıklara itildiğiniz yerlerde size “enîs ü celîs” olacak.. siz rahat zamanlarınızda O’nu dilden düşürmeyince, O da rahatınızı kaçıran hâdiseler karşısında size sürekli rahmet esintileri gönderecek.. siz O’nun uğrunda yollara dökülüp O’n cihana duyurunca, O da sizi dünya ve ukbâ zilletlerinden kurtaracak.. siz bütün davranışlarınızda ihlâslı olunca, O da sizi gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, insan tasavvurunu aşan hususî iltifat ve hususî pâyelerle şereflendirecek…
Böylece, zikir arzusu, zikir cehdi; zikre mazhariyet nimetiyle kıymete ulaşacak(60) , derken Allah da bu tevfik ve hidayet lütfunu hususî ihsanlarıyla daha bir derinleştirecektir ki, “Bana sürekli şükredin ve sakın nankörlüğe düşmeyin!”4 emr-i rabbânîsi de işte, zikirden şükre, şükürden zikre bu “salih daire”yi ihtar etmektedir.
[ZİKİR _ Sızıntı – Kalbin Zümrüt Tepeleri _Eylül 1994]
***
TEVHİDNÂME -PIRLANTA MÜZAKERESİ
SIZINTI-ÇAĞLAYAN BAŞYAZILARI PENCERESİNDEN
[60] ZİKR-İ DÂİMİ :
Hemen her sene zamanın bu altın dilimini idrak edince, âdeta, ötelerin ayn-ı hayat olan o sevimli, neşeli mavimtırak günlerine bir kere daha kavuşur gibi oluruz. Evet, bir kere daha gönül gözlerimizde her yan baharla tüllenir.. her tarafta yeniden hayat köpürür.. dağ-bayır yeşerir ve renklerle kahkaha atar.. çiçekler raksa durur, bülbüller naralar yağdırır.. ve duygular gülden, lâleden alevlerini alıyor gibi olur. Öyle ki her yanda esen bu umumî hava gönüllerimizi bir mutluluk vaadiyle kaplar ve bize ne bilinmedik, ne sezilmedik şeyler fısıldar. Hatta hayatları bedbinliğe, karamsarlığa kilitlenmiş insanlar bile bu semavî şehrâyinden nasiplerini alırlar. Hele günler, o ibadetle derinleşen saatlerini, hayatın gerçek mânâsını terennüm etmek için gönüller üstünde bir mızrap gibi hareket ettirdiğinde, kuş cıvıltıları safvetinde ve bir çocuk neşesi tadındaki ezan dakikalarının, Cennet güzellikleri kadar tesirli ve bu güzelliklere meftun bir kalb gibi olgun ve dolgun ibadet saatlerinin, Hakk’ı muhatap alma ve Hakk’a muhatap olma mânâsıyla tüten zeberced duyguların zikr u fikirle sinelerimizi coşturan şiiri başlar.. başlar da, varlığın çehresindeki perdeler sıyrılır ve Hakk’a yakın olmanın o kendine mahsus huzur ve itminan dolu lezzetli, sımsıcak mavi dakikaları bizim olur. Günde beş, haftada lâakal otuz beş defa, âdeta bir nurdan helezon çevresinde dolaşır, gönüllerimizde miraç fırsatlarına erer ve hep insan-ı kâmil olmanın rüyalarıyla yaşarız.
[KUTLU ZAMAN DİLİMİ ÜÇAYLAR _ Sızıntı – Başyazı – Şubat 1994 ]