CUMA DEMEK… VEFA DEMEK-13
(“ALLAH’IM! BİR NUSRET-İ KARÎB, YAKIN ZAMANDA BİR NUSRET!.”)
Kırık gönüllerin inkisarını bilen, onulmaz dertlere derman gönderen, ikliminden gelen esintilerle ruhlarımızdaki yalnızlık ve vahşetleri silen yalnız O’dur.
O’na yönelen, açılacak bir kapıya yönelmiş olur; O’na yalvaran matlubuna ermiş sayılır.”
” Bugün oturup-kalkarken dudaklarımızdan hep o türlü şeylerin dökülmesi…
Bir “eşref-i saat”e, “eşref-i dakika”ya rastlayabilir.
***
ŞAMİL CUMA GÜNÜ DUASI ÖRNEĞİ-13
*****
Bismillahirrahmanirrahim
La ilahe illa ente
Ya Hannanu
Ya Mennanu
Ya bediussemavati vel ard
Yazel Celali vel ikram
Ya Hayyu Ya Kayyum
Ya Hayyu Ya Kayyum
Ya Hayyu Ya Kayyum
İyyake Na’budu ve İyyake Nestain
Velhamdülillahi Rabbilalemin.Amin…
[Efendimiz buyuruyor:”cuma günü hangi vakitte bu dua okunarak duada bulunulursa,doğu ile batı arasinda her ne istenilirse istenilsin,duası kabul olunur.]
*****
Allahım!
Efendimiz Hazreti Muhammed’e (s.a.v)
ve O’nun kardeşleri olan nebîlere, mürselîne..
mukarreb meleklere..
gök ve yer ehlinden -onlarla beraber rızana nâil olmak için dua ettiğimiz- Senin salih kullarının hepsine..
özellikle de Hazreti Adem, Hazreti İdris, Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti İbrahim, Hazreti Lût, Zebîhullah Hazreti İsmail, Hazreti İshak, Hazreti Yakub, Hazreti Yusuf, Hazreti Eyyub, Hazreti Şuayb, Kelîmullah Hazreti Mûsa, Hazreti Harun, Hazreti Davud, Hazreti Süleyman Hazreti Yunus, Hazreti İlyas, Hazreti Elyesa, Hazreti Zülkifl, Hazreti Zekeriyya, Hazret Yahya, Hazreti İsa ve annesi Hazreti Meryem, Hazreti Zülkarneyn, Hazreti Lokman ve Hazreti Üzeyr’e (alâ nebiyyina ve aleyhimüsselâm)..
Ve Efendilerimiz Hazreti Cebraîl, Hazreti Mîkaîl, Hazreti İsrafîl ve Hazreti Azraîl’e.
Hamele-i Arş’a..
mukarreb meleklere..
Kerûbiyyûn’a ve Kirâm-ı Katibîn’e..
Allah Resûlü’nün halifeleri Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazret Ali efendilerimize..
Peygamberimiz’in iki amcası Hazreti Hamza ve Hazreti Abbas’a
ve Allah Resûlü’nün ahfâdına..
özellikle de Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, Muhammed el-Hanefî ve Zeynü’l-Âbidîn hazerâtına..
Annelerimiz Hazreti Hatice-i Kübrâ ve Hazreti Âişe-i Sıddîka’ya
ve Efendiler Efendisi’nin diğer pak zevcelerine
ve kızları Zeynep, Rukayye, Ümmü Külsüm ve Fatımetü’z-Zehraya..
Ve muhacir ve ensardan bütün ashâb-ı güzîne,
tâbiîn ve tebe-i tâbiîn efendilerimize..
müçtehidîn-i kirâma
müfessirîn-i izâma..
muhaddisîn-i fihâma..
evliya, asfiya, ebrar ve mukarrebîne..
aktâba ve hususen Hazreti Ali ve Hazreti Hamza efendilerimize..
Şeyh Abdülkâdir-i Geylanî, Şeyh Ebu’l-Hasen el-Harakânî, Şeyh Harranî, Şeyh Menbicî İmam Rabbanî, Ebu’l-Hasen eş-Şazilî, Ahmed elBedevî, Ahmed er-Rufaî, Muhammed Bahâüddin en-Nakşebendî
Üstadımız Bediüzzaman Said Nursîye,
Büyüğümüze
ve Senin nezd-i ulûhiyetinde kıymeti olan bütün salih kullara
ilmin ve mâlûmâtın adedince salât ve bereket ihsan eyle ve dualarımizi onlarin hurmetine kabul buyur.
Allahım,
Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun.
Cumamızı mübarek eyle..
Dünyanın her yerinde Senin Nâm-ı Celilini, ona muhtaç olan gönüllere duyurmaya kardeşlerimize ailelerine ferec mahreç nasip eyle.
Allahım,
Şu icabet saatlerinde başta büyüğümüz olmak üzere kardeşlerimizin, bacılarımızın, arkadaşlarımızın, her türlü sıkıntı ve zorluk içindeki kardeşlerimizin ve ailelerinin dualarını kabul eyle; rahmet ve bereketini üzerimizden eksik etme,
—
Ey her işin başında da sonunda da hüküm hep Kendisine ait olan!
“O gün müminler, Allah’ın nusretiyle sevinecekler. Allah dilediğini muzaffer kılar. Zira O, Azîz’dir, Rahîm’dir.” buyuran!
Ey nusretiyle, gadr ve zulme uğramış mazlumların imdadına koşan!
Ey nusret ve inayetiyle her zaman sevdiği kullarının yanında olan Nâsır u Muîn!
Ey dilediklerini yardım ve nusretiyle destekleyen Nâsır!
Ey nusret isteyenleri inayetine mazhar eyleyen Nâsır!
Ey nusret ve yardımı başka hiçbir yardıma ihtiyaç bırakmayacak kadar büyük olan!
Ey Nebiy-yi Ekrem’i Hazreti Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) nusret ve düşmanlarına karşı fetih ihsan eden!
Allah’ım! Bir Nusret-i karîb, yakın zamanda bir nusret!
“Nusretine sığınıyoruz; bizi nusretinle destekle.”
…
16 – Allah’ım! Yüce katından bizlere öyle bir nusret ve yardımda bulun ki, Sen’den gayrı bütün mâsivadan gelebilecek destek, arka çıkma ve yardımlardan bizleri müstağni kılacak ölçüde olsun!
…
Allah’ım! Senden, bizlere iç ve dış fetihler nasib buyurmanı, bu fetihlerin müyesser olabilmesi için şânına layık nusretlerle bizlere el uzatmanı diliyoruz.
Allah’ım! “Biz sana aşikâr bir fetih ve zafer ihsan ettik. * Bu da Allah’ın, senin geçmiş ve gelecek kusurlarını bağışlaması, sana yaptığı ihsan ve in’âmı tamamlaması, seni dosdoğru yola hidâyet etmesi. * Ve sana şanlı bir zafer vermesi içindir.” buyurduğun Fetih sûresinin sırrını da bizlere bahşetmeni diliyor ve dileniyoruz. Bu sûrenin ihtiva ettiği “Allah’ın Fethi”, nusret ve yardımı; büyük başarıyı yaşatması; fevz u necâta erdirmesi; Mü’minleri mağfiret buyurması ve inananlara sekine indirmesi gibi in’âm ve ihsanların yüzüsuyu hürmetine, bizleri bu sırra erdir, geçmişte yaşattığın nimetleri bir de bizlere yaşat!
…
“O bir şeyi murad buyurduğu zaman O’nun yaptığı iş, sadece ona “Ol” demekten ibarettir, o şey de hemen oluverir.” (Yâ-Sîn, 36/82)
“(Onların bu dualarına karşılık Allah şöyle buyurdu: Ey mü’minler! Allah’ın, içinizde kurduğunuz niyet ve planlardan dolayı bile sizi sorguya çekeceğinden çok endişe duyuyorsanız, şunu da bilin ki:) Allah, kimseye kapasitesinin üstünde bir sorumluluk yüklemez; herkesin kazandığı (hayır) kendi lehine, işlediği (fenalık da) aleyhinedir. (Siz, şöyle dua edin:) ‘Rabbimiz, (Sana itaat etmeye çalışırken) eğer unuttuk veya kastımız olmadan bir yanlış yaptıysak, bundan dolayı bizi sorguya çekme! Rabbimiz, bizden önceki ümmetlere (zamanın, şartların ve mizaçlarının gerektirdiği terbiyeleri icabı) yüklediğin gibi, bize öyle ağır yükler yükleme! Rabbimiz, takat getiremeyeceğimiz hükümlerle bizi yükümlü tutma! Ve günahlarımızdan geçiver; bizi bağışla ve bize acı, rahmetinle muamele buyur! Sen, bizim efendimiz, yardımcımız, koruyucumuzsun; şu kâfirler güruhuna karşı ne olur, bize yardım et ve zafer ver!’” (Bakara, 2/286)
“Evet, onların bu durumda dedikleri sadece şu oldu: Ey kerîm Rabbimiz! Günahlarımızı ve bilmeyerek içine düştüğümüz aşırılıklarımızı affeyle; bizleri doğru yolda sabitkadem kıl ve küfr ü küfran içindekilere karşı bize yardım/zafer ihsan eyle!” (Âl-i İmrân, 3/147)
“Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başlarına gelen durumlara mâruz kalmadan Cennet’e gireceğinizi mi sandınız?!. Evet, onlar öyle ezici mihnetlere, zorluklara dûçâr oldular ve öyle şiddetle sarsıldılar ki, Peygamber ve yanındakiler, ‘Allah’ın vaad ettiği yardım ne zaman yetişecek?’ diyecek hale geldiler. İyi bilin ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 2/214)
“Allah içinizde iman edip sâlih amel işleyenlere, daha önceki mü’minleri (Hazreti Davud ve Süleyman aleyhimesselam) dünyevî hâkimiyetle serfiraz kıldığı gibi hâkimiyet lutfederek, hoşnutluğunu ona bağladığı İslam dinini tatbik etme güç ve imkanı bahşedip, yaşadıkları o korkulu dönemin arkasından herkesi tam güvene erdirecektir.” (Nur, 24/55)
“Bunun üzerine Rabbine, ‘Ben yenik düştüm, bana yardım et!’ diyerek yalvardı.” (Kamer, 54/10)
“Biz de (duasını kabul buyurup), göğün kapılarını açtık da sular boşalmaya durdu. Yeri de göz göz yarıp, suları fışkırttık. Nihayet, (gökten boşalan, yerden fışkıran) sular, takdir buyurulan işin yerine gelmesi için yükselmesi gereken noktaya kadar yükseldi.” (Kamer, 54/11-12)
Dedi ki: Hayır, asla! Rabbim benimledir ve O muhakkak ki bana kurtuluş yolunu gösterecektir!” (Şuarâ, 26/61)
…
“Allah bu yardımı sırf size müjde olsun ve kalbleriniz bununla müsterih olsun diye yaptı. Nusret ve zafer, ancak Azîz ve Hakîm olan Allah tarafından gelir.”
“Ey darda kalanların, canı gırtlağına dayananların, dergâh-ı ulûhiyetinin kapısının tokmağına dokunanların çağrılarına icabet buyuran Allah’ım!
…
“Çok iyi biliyorum ki, Allah her şeye kâdirdir.” “Allah her şeyi ilmiyle kuşatmıştır.” “Her şeyi de bir bir kaydetmiştir.” (Ey Nefsim!) “Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd”, “Tâ Hâ”, “Yâ Sîn”, “Hâ Mîm” “Ayn Sîn Kâf” ile nerede ve ne zaman dilersen Rabbine teveccüh et; teveccühün mutlaka karşılık bulacak ve sen nusrete mazhar olacaksın.
“Hâ Mîm” İş tamam olmuş ve Hakk’ın nusreti gelip bizi bulmuştur. Daha bize hiçbir şey yapamazlar. “Hâ Mîm. Ayn Sîn Kâf” bizi korktuklarımızdan masûn ve mahfuz eyler.
…
Hâl-i pür-melâlimiz Sana ayân.. canlarımız gırtlakta ve son kelime dudakta. Hak duygusunun gönlümüzde hâsıl ettiği heyecan ve hafakandan, bâtıl duygu ve düşüncesine karşı koyma cehdi ve gayreti sebebiyle, yeryüzü bütün genişliğine rağmen daraldıkça daraldı; sadırlarımız ve nefsimiz bizi sıktıkça sıkmaya başladı. Ne olursun bizlere tez zamanda ferec ve mahreç nasip buyur! Sensin yegâne sığınağımız ve ümit kaynağımız!..”
…
“Allah’ım!
Bütün bu kement vurulmuş, ellerine-ayaklarına zincir vurulmuş.. bir yönüyle hürriyetleri ellerinden alınmış.. Hürriyetleri ellerinden alınmış- çocuklarından koparılmış, eşlerinden koparılmış… Allah’ım! Ne olur bu mağdurlara, bu mazlumlara, bu mehcûrlara, bu mahrumiyet içinde, ma’zûliyet içinde yaşayanlara Sen bir ferec, bir mahreç ihsan eyle!”
…
Allahım,
‘Kullarıma öyle sürpriz nimetler hazırladım ki, ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de insanın hatırına gelmiş!’ buyurduğun gibi, işte öyle sürpriz şekilde olsun. Allah’ım, çünkü Sen’in gücün her şeye yeter!”
…
“O gün, müminler de, Allah’ın verdiği nusret sayesinde sevinecekler.” âyetindeki işaret ve müjdelerle bizi de mesrûr eyle.
…
“Allah’ım!
Nusretin ne zaman?” Allah’ım! Artık yenik düştük!.. Sen, nusretini öyle bir ortaya koy ki, o nusret -bir yönüyle- bizim tabiatımız ile tam uyuşma içinde olsun. Öyle bir nusret olsun ki, biz ona “tam nusret” diyelim; “İşte buna nusret denir, yardım denir!” diyelim.
Kapına sığınmış bu muhtaç kullarını nusretinle te’yîd buyur; buyur ki, Allah korkusunu ve O’na tevekkülü içimizde duyabilelim; mahlûkat korkusunu içimizden atabilelim; beklentilerimizi sadece Rabbimize hasredebilelim ve masivaya kulluktan kurtulabilelim.
…
“Allah’ım, şüphesiz Sen, herkesi ve her şeyi işiten Semi’, herkese ve her şeye yakın Karîb, her çağrıya icabet eden Mucîb, her şeyi gören Basîr’sin; muhakkak Sen her şeye gücü yeten Kadîr’sin. Dualarımıza icâbet etmek Sana ne de çok yakışır!.. Rabbim, kolaylaştır, zorlaştırma!..”
…
Kadını erkeği, yaşlısı genciyle bütün kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, dostlarımızı hürriyetlerine kavuştur. Tutuklanıp zindana atılan, gözaltına alınıp sorgulanan, en temel haklarından mahrum kılınan, çaresizlik içinde bırakılan, yaftalanan, yaftalanıp adeta kolu kanadı kırılan masumları bir an evvel hürriyetlerine kavuştur. Düşmanlarımıza rağmen.. tabiatları yalana kilitli husumet ehline rağmen.. dinin sınırlarını aşıp günah bataklığına yuvarlanmış iftiracı fâsıklara rağmen.. şahsî hedefleri, dünyevî gayeleri için mukaddes değerleri bile suiistimal eden şerirlere rağmen… Onları hürriyetlerine kavuştur Allahım!..” Bir anda hepsini birden salıver!.. “Öyle ki bizim bildiğimiz kıstaslara göre göz görmemiş şekilde, kulak işitmemiş şekilde, kalbe de gelmeyecek şekilde, sürpriz türü; karşı tarafı da şaşırtacak şekilde, bir gün o arka arkasına sürgülerin sürüldüğü kapıların açılmasını lütfeyle ve onları salıver!..”
…
“O halde, sen sabret! Çünkü Allah’ın vaadi gerçektir. Hem günahından istiğfar et, sabah akşam Rabbine hamd ederek zikir ve ibadete devam et.”
…
Rabbimiz,
Bizim başımızdan aşağı da sağanak sağanak sabır yağdır; gönüllerimizi sabırla, cesaret ve metanetle doldur. Bizi öyle sabır kahramanları eyle ki, hep sabır duyalım, sabır düşünelim, sabır görelim ve sabırla gerilelim… Hepimizi din ve diyanet üzere sâbit kadem eyle; bize masiyetlere karşı dayanma gücü, musibetlere tahammül kuvveti ver.. kalblerindeki inanç hissini köreltmiş, kainattaki en aşikar gerçek olan Uluhiyet hakikatini göremeyen körlere, mazhar olduğu nimetleri görmezlikten gelen nankörlere karşı bizi zaferyâb kıl.”
…
Allah’ım!
Yakın zamanda engin bir fütuhat; din-i Mübin-i İslam adına ve hafife alamayacağımız tarihî değerlerimizi dünyaya duyurma adına, Allah’ım, engin bir fütûhât! En yakın, yakınlardan da yakın bir zaman ve en geniş, genişlerden de geniş bir çerçevede olsun!
…
Yeryüzü bütün genişliğine rağmen daraldıkça daraldı; sadırlarımız ve nefislerimiz bizi sıktıkça sıkmaya başladı.” Amma, “Sen, dayanağımızsın ve tek ümit kaynağımızsın!”
…
“Biz ateşe şöyle ferman ettik: Dokunma İbrâhim’e! Serin ve selâmet ol ona!” (Enbiyâ, 21/69)
Allah’ım, Hazreti İbrahim’in ateşine dediğin gibi bizim etrafımızı saran musibet alevlerine de “Dokunma, serin ve selâmet ol onlara!” buyur!..
…
“Allah’ım!
Bizlere ekstra lütuflarda bulun ve bizleri ‘ihsan’ pâyesine erdir; erdir ki, hak ölçülerine göre iyi düşünebilelim, iyi şeyler planlayabilelim, iyi işlere mukayyet kalabilelim ve kullukla alâkalı bütün davranışlarımızı, Sen’in teftişine arz etme şuuruyla, fevkalâde bir titizlik içinde olabilelim. Bu lütfun öyle bir keyfiyette olsun ki, Sen’den gayrısına teveccüh etmekten bizleri müstağnî kılsın!..”
…
Rabbimiz!
Senden talep ettiğimiz yukarıdaki lütufları, ona olan ihtiyacımızdan dolayı, tez zamanda bizlere ihsan buyurmanı bekliyor ve diliyoruz.
Yüce ve Azim Allah’tan başka ilah yoktur. Halîm ve Kerîm Allah yegâne ilahtır. Yedi semanın ve Arş-ı Azîm’in Rabbi Allah’ı tesbih ederiz. Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Ey kederleri gideren, tasaları kaldıran, Sana dua ettiklerinde çaresizlerin duasına icabet eden Allahım, ey dünya ve ahiretin Rahman ve Rahîm’i!.. Şu ihtiyacımızın giderilmesi ve tamamlanması hususunda bizi başkalarının merhametinden müstağni kılacak bir şekilde bize merhamet et.”
…
Allah’ım,
Zatında yüce olan adını, Hak kelamını, İslam dinini bugün de dünyanın her bir köşesinde bir kere daha yücelt; hakkı-hakikati bütün gönüllere duyur. Allahım, Sen’den yardım diliyoruz; din-i mübin-i İslam adına ve hafife alamayacağımız tarihî değerlerimizi dünyaya duyurma adına kapıları açmanı istirham ediyoruz. Allahım, engin bir fütûhât! En yakın, yakınlardan da yakın bir zaman ve en geniş, genişlerden de geniş bir çerçevede; ‘Kullarıma öyle sürpriz nimetler hazırladım ki, ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de insanın hatırına gelmiş!’ buyurduğun gibi, işte öyle sürpriz şekilde…”
…
Ne olur Allah’ım,
En kısa zamanda nâm-ı celîl-i Sübhânî (celle celâluhu) değişik yerlerde bir bayrak gibi dalgalansın; biz de bakalım ona, içimiz inşirah ile dolsun. Nâm-ı celîl-i Muhammedî (sallallâhu aleyhi ve sellem) şehbal açsın dört bir yanda; biz de onu görelim, ona bakan insanların inşirahını kendi içimizde bütün derinliğiyle yaşayalım!..”
…
‘Kullarıma öyle sürpriz nimetler hazırladım ki, ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de insanın hatırına gelmiş!’ buyurduğun gibi, işte öyle sürpriz şekilde bir ferec ve mahreç ihsan eyle Allahım!..” Sürpriz olarak, Allah’ım, Sen “nasr-ı karîb” ve “feth-i mübîn” ihsan eyle!..
…
Allah’ım,
Bizi katından bir ruhla/bir güçle te’yid buyur. Sevdiğin ve râzı olduğun işlere muttali kılıp onları bize sevdir; onları hayata taşımaya ve başkalarına duyurmaya bizleri muvaffak eyle!.. Ey yegâne merhamet Sahibi!.. Hasımlarımıza karşı bize yardımcı ol!.. Bize düşmanlık yapanlara karşı bize nusret lütfet. Allah’ım, bize karşı adavet ve kinle bilenmiş kimselerin hepsini Sana havale ediyoruz; onları karanlık emellerine ulaştırma; onlara karşı bize yardım edip nusret ver. Efendimiz Hazreti Muhammed’e, mübarek ailesine ve güzide ashâbına salât ü selam ederek bunu diliyoruz; kabul buyur Rabbimiz!..
…
Efendiler Efendisi’ne, O’nun pâk aile fertlerine, ısmarlama ashabına salât ü selam ederek, bu ihtiyaçlarımızın görüleceği yegane kapıyı bir kere daha çalıyor ve bize cevap verileceği ânı sabırsızlıkla bekliyoruz, Rabbimiz!
Bizi nusretinle destekle. “Tâ Hâ” ve “Yâ Sîn” hakkı için, Peygamberlerin Efendisi yüzü suyu hürmetine, bütün şerlerden ve şerîrlerden Senin Hâfiz (koruyup kollayan, himaye eden) isminle ve sevdiğin kullarını siyanet edip koruduğun diğer isimlerinle bizi de muhafaza buyur!
…
Allahım!
Risalet davasında son sözün hatibi, gaybın son habercisi, Senin nusret, fetih, kevser ve şefaatle te’yid buyurduğun, Âlemlerin Rabbi Allah’ın bütün elçilerinin en hayırlısı, seyyidimiz ve biricik sahibimiz sâdiku’l-va’di’l-emîn Efendimiz Hazreti Muhammed’e (aleyhi efdalüssalavât ve etemmütteslîmat), âline, ashâbına, ehl-i beytine, ezvacına, zürriyetine, davasına taraf olup destek çıkanlara, yoluna ittiba edenlere, O’nu gönülden sevenlere ve kıyamete kadar gelecek bütün ümmetine salât ve selâm eyle.
—
Sonsuz “Lâ havle velâ kuvvete illa billahilaliyyilazîm” ile huzuruna geliyor, hamd ü senalarımızı arz ediyor ve dualarımızı kabul buyurmanı diliyoruz.
Yakarışlarımıza icabet buyur, Rabbimiz!
Ya Rahmân, ya Rahîm, ya Zelcelâli ve’l-ikrâm!
Zat’ın, azametin, ululuğun, Ulûhiyetin, Rubûbiyetin hakkı için.. Sıfât-ı Sübhâniye’nin hatırı ve şefaati için..
Esmâ-i Hüsnâ’n hürmeti ve şefaati için..
İsm-i A’zam’ın hürmeti ve şefaati için..
Hazreti Muhammed Mustafa’nın hürmeti ve şefaati için..
seçkinlerden seçkin ve en hayırlı kulların enbiya/evliya hürmeti ve şefaati için duamızı kabul buyur.
Bu şerefli ve mübarek isimlerin hürmetine, latîf ve celîl sıfatların hatırına Sen’den Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve O’nun mübarek aile fertlerine salât ve selam etmeni diliyoruz.
Amin