CUMA DEMEK… VEFA DEMEK-52

 (HASBÜNALLAH VE Nİ’ME’L-VEKİL. “ALLAH (C.C) BİZE YETER O NE GÜZEL VEKİLDİR.”)

GİRİŞ

Evrâd u ezkâr, i’lâ-yı kelimetullah yolunda mücahede eden bir müminin en önemli zâd ü zahîresi; Allah Teâlâ ile münasebetinin de emaresidir.

Mutad evradımıza ek olarak bu hafta “Hasbunallah ve ni’mel-vekîl” okuyoruz.

Buhârî’nin Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan naklettiği bir rivayette Abdullah şöyle demiştir:

Ateşe atıldığı zaman İbrahim aleyhisselam’ın son sözü:

“Allah bana yeter, o ne güzel vekildir.” demek olmuştur. (Buhârî, Tefsîrû sûre (3), 13)

Büyük sahabi Abdullah İbni Abbas’ın bu beyanlarından, tevekkülün en kısa ve kesin ifadesi olan “hasbünallahu ve ni’mel vekîl” sözünü Hz. İbrahim ve Hz. Peygamber’in en kritik anlarda söylemiş olduklarını öğrenmekteyiz.

Hadiste söz konusu olan olayların ilki Hz. İbrahim’in, Nemrut tarafından mancınıkla ateşe atılmasıdır. İkincisi de İslâm tarihinde “Bedr-i suğra” (Küçük Bedir Savaşı) diye bilinen hadisedir. Her iki olaya da Kur’an-ı Kerim’de işaret buyurulmaktadır.

İbrahim aleyhisselâm’ın ateşe atılma olayı Kur’an-ı Kerîm’de tafsilatlı bir şekilde anlatılmaktadır. (Enbiyâ, 51-70)

Ta baştan beri Allah’a tam bir güven içinde bulunan Hz. İbrahim en son anda, ateşe fırlatılırken de aynı itminan ve güven ile “Allah bana yeter, ne güzel vekildir O!” teslimiyeti içinde sadece Allah’tan yardım beklediğini dile getiriyordu. Sonuç ise, gerçek tevekkülün akıllara hayret veren mutlu sonu idi: Kızgın ateşin serinlik veren bir ortama dönüşmesi. Çünkü Allah her şeye kadirdir. Mesele Ona güvenmektedir.

Ebu Hüreyre (r.a.) den rivayetine göre, o şöyle dedi: Rasûlullah (asm) “Büyük bir işe, musibete uğradığınızda  “Hasbunallah ve ni’mel-vekîl” deyiniz” buyurdular.

 

 

ŞAMİL CUMA GÜNÜ DUASI ÖRNEĞİ-52

*****

Bismillahirrahmanirrahim

La ilahe illa ente

Ya Hannanu

Ya Mennanu

Ya bediussemavati vel ard

Yazel Celali vel ikram

Ya Hayyu Ya Kayyum

Ya Hayyu Ya Kayyum

Ya Hayyu Ya Kayyum

İyyake Na’budu ve İyyake Nestain

Velhamdülillahi Rabbilalemin.

***

Allahım!

Efendimiz Hazreti Muhammed’e (s.a.v) ve O’nun kardeşleri olan nebîlere, mürselîne..

mukarreb meleklere..

gök ve yer ehlinden -onlarla beraber rızana nâil olmak için dua ettiğimiz- Senin salih kullarının hepsine..

özellikle de Hazreti Adem, Hazreti İdris, Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti İbrahim, Hazreti Lût, Zebîhullah Hazreti İsmail, Hazreti İshak, Hazreti Yakub, Hazreti Yusuf, Hazreti Eyyub, Hazreti Şuayb, Kelîmullah Hazreti Mûsa, Hazreti Harun, Hazreti Davud, Hazreti Süleyman Hazreti Yunus, Hazreti İlyas, Hazreti Elyesa, Hazreti Zülkifl, Hazreti Zekeriyya, Hazret Yahya, Hazreti İsa ve annesi Hazreti Meryem, Hazreti Zülkarneyn, Hazreti Lokman ve Hazreti Üzeyr’e (alâ nebiyyina ve aleyhimüsselâm)..

Ve Efendilerimiz Hazreti Cebraîl, Hazreti Mîkaîl, Hazreti İsrafîl ve Hazreti Azraîl’e.

Hamele-i Arş’a..

 

Mukarreb Meleklere..

Kerûbiyyûn’a ve Kirâm-ı Katibîn’e..

Allah Resûlü’nün halifeleri Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazret Ali efendilerimize..

Peygamberimiz’in iki amcası Hazreti Hamza ve Hazreti Abbas’a

ve Allah Resûlü’nün ahfâdına..

özellikle de Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, Muhammed el-Hanefî ve Zeynü’l-Âbidîn hazerâtına..

Annelerimiz Hazreti Hatice-i Kübrâ ve Hazreti Âişe-i Sıddîka’ya

ve Efendiler Efendisi’nin diğer pak zevcelerine

ve kızları Zeynep, Rukayye, Ümmü Külsüm ve Fatımetü’z-Zehraya..

Ve Muhacir ve Ensardan bütün Ashâb-ı Güzîne,

Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn efendilerimize..

Müçtehidîn-i Kirâma

Müfessirîn-i İzâma..

Muhaddisîn-i Fihâma..

Evliya, Asfiya, Ebrar ve Mukarrebîne..

Aktâba ve hususen Hazreti Ali ve Hazreti Hamza efendilerimize..

Şeyh Abdülkâdir-i Geylanî, Şeyh Ebu’l-Hasen el-Harakânî, Şeyh Harranî, Şeyh Menbicî; İmam Rabbanî, Ebu’l-Hasen eş-Şazilî, Ahmed el-Bedevî, Ahmed er-Rufaî, Muhammed Bahâüddin en-Nakşebendî

 Üstadımız Bediüzzaman Said Nursîye,

Büyüğümüze

ve Senin nezd-i ulûhiyetinde kıymeti olan bütün salih kullara

ilmin ve mâlûmâtın adedince salât ve bereket ihsan eyle

ve dualarımızı onların hürmetine kabul buyur.

Allahım,

Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun.

Cumamızı mübarek eyle..

Dünyanın her yerinde Senin Nâm-ı Celilini, ona muhtaç olan gönüllere duyurmaya çalışan kardeşlerimize ailelerine ferec mahreç nasip eyle.

Allahım,

Şu icabet saatlerinde başta büyüğümüz olmak üzere kardeşlerimizin, bacılarımızın, arkadaşlarımızın, her türlü sıkıntı ve zorluk içindeki kardeşlerimizin ve ailelerinin dualarını kabul eyle; rahmet ve bereketini üzerimizden eksik etme..

Allahım! Senin inayetinle sabahladık; Senin inayetinle akşamladık; Senin inayetinle yaşar, Senin izninle ölürüz. Dönüş de Sanadır. Hamd, canımızı aldıktan sonra bizi tekrar dirilten Allah’a mahsustur. Dönüş de O’nadır.

Lebbeyk ya Rab, fermanına uyduk, divanına geldik. Her zaman gelmeye de âmâdeyiz.

Allahım! İçinde bulunduğumuz şu günün evvelini sulh ü salah, ortasını felah, sonunu da her bakımdan muvaffakiyetli kıl. Senden dünyanın da, ahiretin de hayrını diliyoruz, ey Merhametliler Merhametlisi!

Sen, Raûf ve Rahîm Allah’sın. Göklerin ve yerin kendisiyle parıldadığı yüzünün nuru hürmetine, Sana ait her bir hak hürmetine ve Senden isteyen kulların hürmetine bizi şu günün sabahında ve akşamında affetmeni ve kudretinle Cehennem ateşinden korumanı diliyoruz.

Rabbim! Bu ve bundan sonraki günlerin hayrını, fethini, yardımını, nurunu, bereket ve hidayetini istiyor, bugünün ve daha sonraki günlerin şerrinden de Sana sığınırız.

Ey şahit olarak sadece Yüce Zâtı yeterli olan!

Ey rahmet ve kudreti, kullarının ihtiyaçlarını karşılamada ve sıkıntılarını gidermede yeterli olan Kâfî!

Ey gören, bilen ve yardım eden olarak Yüce Zâtını yeterli görenlerin her işine kâfî gelen!

Vekîl Sensin, dilersen bütün ihtiyaçlarımı giderirsin.. Kaviyy de ismindir Senin, vekil olarak yetersin..

“Onlar öyle kimselerdir ki halk kendilerine: ‘Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar, aman onlardan kendinizi koruyun!’ dediklerinde, bu tehdit onların imanlarını artırmış ve ‘Hasbünallah ve ni’me’l-vekil/Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” demişlerdir. Sonra da kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah’tan bir âfiyet, selâmet ve lütuf ile geri döndüler ve Allah’ın rızasına uydular. Allah çok büyük lütuf ve inayet sahibidir.”

“Her hayır ve güzellik Senin elindedir. Senin gücün her şeye yeter.”

“Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir. Kalbi üstünüze titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir. Buna rağmen aldırmaz, yüz çevirirlerse, ey Resûlüm de ki: Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na dayanırım. Çünkü O, büyük Arş’ın, muazzam hükümranlığın sahibidir. ”

“Eğer birtakım hilelerle seni aldatmak isterlerse, hiç endişe etme. Allah sana yeter. Seni yardımıyla ve bir de müminlerle destekleyen de başkası değil O’dur.”

“Sen onların yaptıklarına üzülme.”

“Yaptıkları hilelerden dolayı da telaş edip darlanma.”

“Biz seni vefat ettirip yanımıza alsak da, yine onlardan müminlerin intikamını alırız.”

“O alay edenlere karşı Biz sana yeteriz.”

“Selam sana Ashâb-ı Yemîn’den.”

“Gel ve endişe etme, çünkü sen güven içinde olanlardansın.”

“Endişe etme, o zalimlerin elinden artık kurtuldun.”

“(Düşmanın) size ulaşmasından endişe edip korkmayın.”

“Korkma, çünkü Benim huzurumda elçiler korkmazlar.”

“Korkma ve üzülme.”

“Korkmayın. Ben sizinle beraberim, her şeyi işitir ve görürüm.”

“Endişe etme zira sen galip geleceksin.”

“Bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş.”

“Sen güzelce sabret.”

 “Eğer sana sebat vermeseydik onlara küçük de olsa bir meyil gösterebilirdin.”

“Sen onlara aldırma ve işini Allah’a havale et, O’na tevekkül et. Sana vekil olarak Allah yeter.” “Allah kuluna kâfi değil midir?”

“Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?” “Allah, sana şanlı bir zafer ihsan etmiştir.”

“Allah düşmanlarınızı pek iyi bilir. İşlerinizi üstlenen bir veli olarak da, bir yardımcı olarak da elbette Allah yeter!” “Siz de onlardan değil, Ben’den çekinin.”

“İşlerinizi üstlenen bir veli olarak da, bir yardımcı olarak da elbette Allah yeter!”

“Onların hakkından gelmek için Allah sana yeter. O hakkıyla işitir ve bilir.”

 

Allahım! Sen kâfî ve vâfîsin. Her şeye yetersin ve Senden güzel vekil yoktur. Senin dostluğun da bambaşka, yardımın da bambaşkadır.

Allahım! Bir söz söylemiş, bir yemin etmiş, bir nezirde bulunmuş yahut bir amel işlemiş olmayayım ki, Sen hepsini önceden dilemiş olmayasın. Neyi ki diledin, o olmuştur. Olmamasını dilediğin şey de olmamıştır. Gerçek güç ve kuvvet ancak Sana aittir ve Sendendir. Şüphesiz Senin gücün her şeye yeter.

Gökleri ve yeri yaratan, hem gayb hem de şehadet âlemlerini bilen, celâl ve ikram sahibi Allahım! Şu dünya hayatında Sana söz veriyor ve Seni sözüme şahit tutuyorum. Zaten Sen şahit olarak yetersin. Şehadet ederim ki, Senden başka ilah yoktur; birsin; ortağın bulunmaz; mülk Senindir, hamd Sana mahsustur ve Senin gücün her şeye yeter.

Ululuk ve azamet sahibi Allah’tan başka bir ilah yoktur. O, ne dilemişse olmuş, olmamasını dilediği hiçbir şey de olmamıştır. Biliyorum ki, Allah’ın gücü her şeye yeter ve Allah, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.

“Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ona tevekkül ettim. O, Arş-ı Azîm’in Rabbidir. (7 defa)”

Dinimde Allah bana yeter..

dünyamda Allah bana yeter..

gam ve tasa veren şeylere karşı keremi sonsuz Allah bana yeter..

haddini aşıp saldıranlara karşı hilm ve kuvveti nihayetsiz Allah bana yeter..

arkamdan tuzak kuranlara karşı azabı pek şiddetli, kudreti de bütün kudretlerin üstünde olan Allah bana yeter..

ölüm esnasında, rahmeti hudutsuz olan Allah bana yeter..

kabir sorgusunda, re’feti sonsuz Allah bana yeter..

hesap günü keremi nihayetsiz Allah bana yeter..

mizanda, lütufları çok olan Allah bana yeter..

sıratta, kudreti nâmütenâhî olan Allah bana yeter..

“Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. O’na tevekkül ettim. O, Arş-ı Azîm’in Rabbidir.”

Allahım! Bizi kötülüklerden ve belalara dûçâr olmaktan sıyanet buyur. Reca duygularımızı dirilt ve umduklarımızın üstünde sürprizlerinle bizi sevindir. “Ya Hû! (3 defa)” İmdadımıza âcilen, âcilen, âcilen yetiş ya Rabbî! Dileklerimize icabet buyur, icabet buyur, icabet buyur ya Rabbî! Ey Nuh’un (aleyhisselâm), kavmi hakkındaki duasına icabet eden, düşmanlarına karşı İbrahim’e (aleyhisselâm) yardımda bulunan, Hazreti Yusuf’u babası Yakub Peygamber’e kavuşturan, Hazreti Eyyûb’a dokunan zararı kaldıran, Zekeriya’nın (aleyhisselâm) duasına kabul mührü vuran, Yunus ibn Metta’ın (aleyhisselâm) tesbihini makbul sayan Rabbim!

Dualarına icabet ettiğin bu peygamberân-ı izam hürmetine bizim dualarımızı da kabul eyle. İstediklerimizi bize lutfet. Mümin kullarına yapmış olduğun vaad-i Sübhanîyi bizim için de gerçekleştir.

“Ya Rabbî! Sensin İlah, Senden başka yoktur ilah. Sübhansın, bütün noksanlardan münezzehsin, Yücesin. Doğrusu kendime zulmettim, yazık ettim. Affını bekliyorum Rabbim!”

Sonsuz izzetine yemin olsun ki Allahım, sen gerçekleştirmezsen hiçbir emelimiz gerçekleşmez ve yüce hakkın için ya Rab, sen nasip etmezsen, biz recalarımızda hep haybet yaşarız.

Eğer yakınlarımızın gayret ve yardımı yavaş ve uzak olursa,

Biliriz ki, Allah’ın gayreti ve bize olan yardımı hızlı ve çok yakındır;

Ey Rabbimin gayreti, ey gayretullah, çabuk yetiş imdadımıza,

Ey Rabbimin gayreti, yetiş ki çözülsün ukdeler bir bir.

Düşmanlar saldırganlaştı, cevr ü cefaları arttıkça arttı; biz de koruyup kollayan Rabbimize sığındık. “Dost olarak Allah yeter, yardımcı olarak da Allah yeter. (10 defa)” “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir! (7 defa)” “Gerçek güç ve kuvvet sahibi sadece Allah’tır. (3 defa)” “Bütün milletler içinden Nûh’a selâm olsun!” Allahım!

Dileklerimize icabet buyur.

En tehlikeli problemlerden bile, “Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez; O öyle ulu, öyle büyüktür.” ferman-ı İlahîsini okuyarak kurtuldum(k) ben(biz). “Ve orayı her türlü şeytandan koruduk.” âyet-i celîlesini söyleyerek bütün şeytanlardan ve hasetçilerden selâmet buldum(k). “Allah bana yeter, O ne güzel vekildir.” demek bana(bize) yetti ve ben(biz) nereden gelirse gelsin, bütün sıkıntılardan o güzel cümleyi vird-i zeban ederek sıyrıldım(k).

 

Allahım, 

Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur’ân meşalesini tutuşturup hep canlı tutmaya çalışan kadın-erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz salih kullarına tabî olarak- salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun. 

Dünyanın her yerinde Senin Nâm-ı Celilini, ona muhtaç olan gönüllere duyurmaya çalışan kardeşlerimize ve  ailelerine ferec mahreç nasip eyle.

Sonsuz “Lâ havle velâ kuvvete illa billahilaliyyilazîm” ile huzuruna geliyor, hamd ü senalarımızı arz ediyor ve dualarımızı kabul buyurmanı diliyoruz.

Yakarışlarımıza icabet buyur, Rabbimiz!

Ya Rahmân, ya Rahîm, ya Zelcelâli ve’l-ikrâm!

Zat’ın, azametin, ululuğun, Ulûhiyetin, Rubûbiyetin hakkı için.. Sıfât-ı Sübhâniye’nin hatırı ve şefaati için..

Esmâ-i Hüsnâ’n hürmeti ve şefaati için..

İsm-i A’zam’ın hürmeti ve şefaati için..

Hazreti Muhammed Mustafa’nın hürmeti ve şefaati için..

seçkinlerden seçkin ve en hayırlı kulların enbiya/evliya hürmeti ve şefaati için duamızı kabul buyur.

Bu şerefli ve mübarek isimlerin hürmetine, latîf ve celîl sıfatların hatırına Sen’den Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve O’nun mübarek aile fertlerine salât ve selam etmeni diliyoruz.

Amin