“EY YOLCU! ALLAH’A ULAŞMA GÜZERGÂHI; “PEYGAMBER YOLU”

 

KAYNAK METİN: Bamteli: ŞEYTANIN SANTRALİ VE PEYGAMBER YOLU  (08/04/2018)

A-‘PEYGAMBER YOLU’NUN YOLCUSU ve O YOLDAN AYRILMAMA 

Peygamber Yolu… “ Bize sunduğu şeyler, nâmütenâhî… O’nun o nâmütenâhî vefakârlığına karşı,

  • nâmütenâhî bir samimiyet ile iltizam etmek,
  • yolunu takip etmek,
  • o yoldan ayrılmamak;
  • gayret, cehd ve azim içinde O’nun yolunda bulunmak!.. “

 

B- ‘PEYGAMBER YOLU’ YOLCUSUNUN MAHİYETİNDEKİ HEDEFİ: LATÎFE-İ RABBÂNİYE’NİN SANTRALI

  • HEDEF: “Nefis, şeytanın santralidir insan mahiyetinde; onu “Latîfe-i Rabbâniyenin santralı” haline getirme
  • Kalb kapıları şeytan sinyallerine karşı sürgülenirse, nefs-i emmâre itminana erip saffet kesbedebilir ve bu sayede, nefis kalbin vefâdâr bir refîkı haline gelebilir.
  • Allah’a ulaşma güzergâhında “Peygamberler Yolu”nda nefsinizin önünüzü kesmesine izin vermeyin.
  • Allah’ım! Sen’den, nefislerimizi doygunluk ve itminana erdirerek “nefs-i mutmainne” ufkuna yükseltmeni.. dahası, onun bir üst mertebesi olan, kullarının Sen’den hoşnutluğunu anlatan, Sen’den ne gelirse gelsin, her zaman şükürle karşılık verip katiyen şikâyet etmeme, bu yolda gülü de dikeni de aynı görme noktası sayılan “nefs-i râdıye” zirvesine ulaştırmanı.. hatta, rızana mazhar edilmenin, bizim küçüklüğümüze göre değil Senin azametine yakışır bir iltifata erdirilmenin unvanı olarak anılan “nefs-i mardıyye” şahikasıyla bizleri serfirâz kılmanı; bunların da ötesinde, doğrudan doğruya Hakk’ı aksettiren, Hakk’ı gösteren ve Hakk’a götüren zâkiye ve sâfiye nefis ikliminden nasiplendirmeni diliyoruz.
  • O sizin alakanıza göre diyeceğiniz şeyler ile.. Latîfe-i Rabbâniye de diyebileceğimiz… Kalbde menfezler/kapılar var: O kapıları ruhânîler tutmalı ki şeytanın nüfuzuna açık olan kapılar kapanıversin…
  • Kendinizi dinliyorsanız, bu hususları mahiyetinizde hissedersiniz.

 

C- ‘PEYGAMBER YOLU’NUN YOLCUSU ve “RIZA DUYGU”SU

  • Bugün de şeytanın avenesinden çekenler, çektiklerine katlanmalı; biraz evvel dediğim şeyi demeli:
  • “Gelse Celâlinden cefâ / Yahut Cemâlinden vefâ / İkisi de câna sefâ / Lütfun da hoş, kahrın da hoş!..” demek… Bütün dünya Yezîd kesilse, Haccâc kesilse, Hitler kesilse ve siz de bütününüzle mazlumiyetin en acısını çeken, mağduriyetin en acısına maruz kalan insanlar olsanız da yine de; Allah’ın o türlü takdirâtına karşı rızâdâde olarak, rıza duygunuzu ifade etmelisiniz.
  • Böyle demeli ve bir yönüyle kafalarına gelip takılan şikâyet duygusunu, bunun ile ayaklarının altına almalı, ezmeli, üzerinde raks etmeli. “Sen, tam ezilecek, böyle preslenecek bir şeysin!” demeli ve o şikâyet duygusunu ezmeliyiz ki, Allah ile münasebetimizi pekiştirmiş olmalıyız.
  • Allah’ım, her amelimizde ihlaslı olmayı, rızana ermeyi, Sana hâlis aşk u iştiyakla teveccühte bulunmayı istiyoruz! Allah’ım, dedirt bunu bize.. söylettir kalbimizi bununla.. Sana teveccühte sâbit-kadem eyle.. Habib’inin yolundan bizi zerre kadar ayırma!..”

 

D- ‘PEYGAMBER YOLU’NUN YOLCUSUNUN KENDİYLE YÜZLEŞMESİ

  • Büyüklerin kendileri ile yüzleşmesi mevzuunda -Çağlayan Dergisi’nde neşredilen “Kendiyle Yüzleşmede Peygamber Ufku” başlıklı seri makalelerde- o meseleye de temas ediliyor; Siz, o yolun yolcularısınız
  • Kâmet-i kıymetimize göre; bizim işimiz, bizim kârımız değil “O’nu tam idrak etmek”,
  • Kâmet-i kıymetimize göre; bizim işimiz, bizim kârımız değil “O’nu tam aksettirmek,
  • Kâmet-i kıymetimize göre; bizim işimiz, bizim kârımız değil “O’nu tam takdir etmek”,
  • “O’nu tam takdir edemeyiz, Cenâb-ı Hak, takdire muvaffak kılsın…”
  • O’ (sav)nun izlerine basmadan geri durmayalım!.. “Basma” mı, “yüz sürme” mi, diyelim? Fakat takip etme manasına daha ziyade, “adım adım O’nu takip etme!”
  • Siz, Benim ve doğru yolda olan Râşid Halifeler’in yolunu yol edinin. Bu yolu, azı dişlerinizle tutar gibi sımsıkı tutun.” 

 E- ‘PEYGAMBER YOLU’NUN YOLCUSUNUN KENDİNİ NEFY ETMESİ

  • Peygamber yolunun yolcuları tevazu ile sürekli kendilerini nefyetmeli… Tevazu âbidesi o Büyük İnsan (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Beni, Yunus İbn Mettâ’ya tercih etmeyin!”diyor. Anlıyor musunuz büyüklüğü…
  • Peygamber yolunun yolcuları mahviyet ile sürekli kendilerini nefyetmeli
  • Peygamber yolunun yolcuları hacâlet ile sürekli kendilerini nefyetmeli
  • Peygamber yolunun yolcuları acz ü fakr mülahazalarına sâdık kalarak sürekli kendilerini nefyetmeli
  • Peygamber yolunun yolcuları “Nefy-i nefiy isbattır” disiplinine bağlı kalmalı.
  • “Seni tesbih u takdis ederim; Sen’den başka Ma’bud-u bi’l-hak, Maksûd-u bi’l-istihkak yoktur. Sen, noksan sıfatlardan müberrâsın!..”
  • Şüphesiz ben, katiyen ben, zâlimlerin tâ kendisinden oldum.”

 E- ‘PEYGAMBER YOLU’NUN YOLCUSU; “ ZAHİRE GÖRE HÜKMETMELİ”

  • Biz zahire göre hükmetmeliyiz
  • ve kimse hakkında “nifak, irtidat, küfür isnatlı kesin hükümler vermemeliyiz;
  • Ayrıca, bugün milyonlarca insanı ağlatan zalimler hakkında bile Cehennem azabı istememeliyiz.
  • Demek ki esas mesele, imanın “tasdîkun bi’l-kalb” olmasıdır; fakat onu da biz bilemeyiz. “İkrârun bi’l-lisan” (dil ile söylemek) bir yönüyle, onun (kalb ile tasdikin) tercümanıdır.
  • Ve öyle deyince bir insan, siz de onu öyle kabul etme mecburiyetindesiniz.
  • Ama; Zulüm gören her bir fert ile irtibatlı belki yüz insan, belki bin insan var. Yüz bin insan, bugün ızdırap ile inliyorsa.. kadını ile, erkeği ile, çocuğu ile, yaşlısı ile, genci ile, ihtiyarı ile yüz bin insan inliyorsa.. yurdundan yuvasından edilmiş ise… (Bunu yirmi ile, otuz ile, kırk ile, elli ile -alakadarlık cihetiyle- çarptığınız zaman, milyonlar)
  • Allah’ım o zalimleri sana havale ediyoruz. Allah’ım o zalimleri sana havale ediyoruz. Onları kötü emellerine ulaştırma. Onlara karşı bize yardımcı ol. Onlara karşı bize yardımcı ol……!

 

BÖLÜM-2

BAMTELİ DÜNDEN BU GÜNE “PEYGAMBER YOLU VE YOLCULARI”

 

***Bamteli: SABRIN KADARSIN!.. 31/07/2016

Furkan Sûresi’nde mahşer gününe ait bir tablo anlatılırken zâlimlerin Peygamber yolunda yürümediklerinden dolayı çok pişman olacakları, nedametle ellerini ısıracakları ve “Keşke, keşke!..” diye yanıp yakılacakları ifade buyuruluyor:

وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلاً يَا وَيْلَتَى لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَاناً خَلِيلاً لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنْسَانِ خَذُولاً

“O gün zalim, parmaklarını ısırır der ki: Eyvah! Keşke o Peygamberle birlikte bir yol tutsaydım! Eyvah! Keşke falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen öğütten (Kur’ân’dan) beni o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, insanı işte böyle uçuruma sürükleyip sonra da yüzüstü, yalnız bırakır.” (Furkan Sûresi, 25/27-29)

* Manevi hayat ve ahiret açısından, kazanma kuşağında kaybetmemek için mebdede de müntehada da teyakkuz ve temkin insanı olmak lazımdır.

***Bamteli: SIZINTI’DAN ÇAĞLAYAN’A  26/03/2017

“İlk Ulû’l-azm peygamber Hazreti Nuh (aleyhisselam) ile başlamış; Hazreti Âdem’in çektiği başka bir şey; İnsanlığın İftihar Tablosu’na (sallallâhu aleyhi ve sellem) kadar, o yolun yolcuları, Peygamber yolunun yolcuları hep çekmişler. Her dönemde de, farklı zift yuvaları olmuş; şeytanî fikirleri üreten merkezler olmuş; diyalektik üreten, demagoji üreten, Makyavelist fikirlerle hedeflerine varmak isteyen densizler olmuş. Bir tarafta çektirenler; bir tarafta da çekenler olmuş. Dünyada çekmişler fakat “â’lâ-i illiyyîn-i kemâlât”a yükselmeleri için, o bir vesile olmuş. بِقَدْرِ الْكَدِّ تُكْتَسَبُ الْمَعَالِي“Meşakkat miktarı, me’âlî elde edilir!” Ne kadar çekiyorsanız, ne kadar sıkıntıya maruz iseniz, o ölçüde nezd-i Ulûhiyette değeriniz/dereceniz var.

***Bamteli: ÜFLEMEKLE SÖNMEZ, SÖNDÜRÜLEMEZ!.. 30/04/2017

“Ayrıca, وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللهِ “Allah yolunda, Peygamber yolunda yürümek isteyenleri engellemek istiyorlar.” Yirmi senedir, otuz senedir nabız tutulmuş; kalbler dinlenmiş, herhangi bir aritmiye rastlanmamış, “Bunlar doğru insanlar!” denmiş, çok farklı kültür ortamlarında. Siz yirmi-otuz sene sonra, otuz sene test edilmiş bu insanlar hakkında gidip Dudu ninelerin yaptıkları laflarla o işi söndürmeye çalışacaksınız!.”

***Bamteli: MUKADDES ÇİLE NÖBETİ  09/07/2017

“Antrparantez arz edeyim; Yollar kesilse, her tarafı seller alsa, hiç yoktan karşınızda dağlar dikilse, alternatif yollar ile, yöntemler ile yine hedefe doğru yürüme mecburiyetindesiniz. Neden? Çünkü Rehberiniz (sallallâhu aleyhi ve sellem) öyle yapmıştı. Yolunuz, peygamber yolu ise şayet, Rehberiniz öyle yapmıştı.

***Bamteli: MEFKÛRE MUHÂCİRLERİ VE YİĞİTÇE DURUŞ 15/10/2017

“Dimdik durma, yiğitçe durma, tam mü’minliğin gereğidir; o duruşu temâdî ettirmek, ondan daha derin bir davranıştır, peygamber yolunun gereğidir. Allah, onların arkasında yürümekten bizleri ayırmasın; o mazhariyetten bizleri mahrum etmesin!”

***Bamteli: İBRET, GARİPLER VE KORKU 05/11/2017 

“Oysa ellerindeki imkânları, pozitif istikamette, Peygamber yolunda, Allah’ın Kur’an ile ortaya koyduğu yolda, Hazreti Rasûl-i Zîşân’ın Sünnet ile şerh ve izah ettiği yolda, selef-i sâlihînin içtihatları ve icmâları ile tespit, tahkim ve takviye edip temkine bağladıkları yolda kullansalardı, o meseleleri iyi değerlendirebilselerdi, onlar da kazanabilirlerdi. Bütün imkânlar ellerinde, milletin hazineleri ellerinde… Böyle olduğu halde, onu bugün fesat yolunda kullanıyorlar; satılabilecek insanları peyliyor, sizin yirmi-otuz senede yaptığınız o şeylerin kapılarını kapamak istiyorlar. “Sedd-i ebvâb” (kapıları kapama) peşinde koşuyorlar: “Aman, bunlara kapıları kapayın, yüz vermeyin; bunlar teröristin tâ kendisidir!” deyip duruyorlar.

***Bamteli: MUSÎBET ZAMANI İMTİHANLARI   28/01/2018

“Şimdi kendi açımdan, her zaman kendimi bir kıtmîr gördüm. Siz biliyorsunuz; sana sorsam, şimdiye kadar elli defa mı, yüz defa mı demişimdir? Cenâb-ı Hakk’ın Kıtmîr’e ihsan ettiği lütuf… Sâfiyâne, halktan olanlardan, okumuş insanlardan binlerce, yüzbinlerce insan, “Yahu bu yol isabetli yol, Peygamber yolu! dediler. Nedir o yol? Eğitim ile dünyaya açılma.. fakirliğe savaş ilan etme.. ihtilafa savaş ilan etme.. cehalete savaş ilan etme… Yahu çok makul bir şey; dünyada böyle bir şeye “Hayır!” diyecek insan çıkmaz. Dolayısıyla işin tabiatının icabı, gönüllere sizin için hüsnüzan vazediliyor, vüdd vazediliyor; gittiğiniz her yerde hüsnükabul ile karşılanıyorsunuz. Ve Cenâb-ı Hak, çok önemli hizmetlere sizi muvaffak kılıyor. Aklınızdan geçse ki “Bunu, ben yaptım!” hafizanallah, Cenâb-ı Hak, hafif kulak çeker, ensene bir tokat vurur, Süfyânlardan bir tanesini musallat eder.”

“Bakın, şeytan değişik pozisyonları, değişik şekilde değerlendirir; hiç tereddüdünüz olmasın! Serkârları da öyle değerlendiriyor, ortadaki sürüleri de öyle değerlendiriyor, Hak yolunda, Peygamber yolunda yürüyenleri de değerlendirmek ve onlara da dediğini-ettiğini yaptırmak için onlara göre argümanlar kullanıyor. Şeytan bu, kullanıyor, kullanabilir bunu.”