İHTİYACIMIZ OLAN TECDİD RUHU İLE REHABİLİTASYON SÜRECİ
KATREDEN…
“Rehabilite ye derin derin ihtiyaç oluyor, Kalp insanları duya duya anlatmalı yoksa her şey şekle bağlı gidiyor.”
“Rehabilitasyonlarda tekrar etme önemlidir bir doğruyu değişik versiyonları ile farklı farklı takdim etmek ehemmiyetlidir.”
“İnsanlık muvazenesindeki muazene unsuru olan yerimizi yeniden alabilmek.”
“Yapmamız gereken şeyler üzerinde yoğunlaşalım. Şu an çok ciddi bir metafizik gerilime ihtiyaç var. Sair şeylerle meşguliyet maalesef bu gerilimi felç ediyor.”
—
YENİLENME İHTİYACI
-
gerek tevehhüm-ü ebediyet ve tûl-i emel duygusunun ağır basmasından,
-
gerek zamanla ülfet ve ünsiyetin hâsıl olmasından,
-
gerek öndekilerin kötü temsilinden,
-
gerekse dünyanın cazibedar güzelliklerinin bize göz kırpmaya başlamasından,
her neden kaynaklanırsa kaynaklansın,
eğer baştaki safvet ve samimiyetimizi koruyamıyor ve içimizde bir çözülme yaşıyorsak mutlaka kendimizi bir kez daha gözden geçirmeli ve yenilenmeye gitmeliyiz.
Bu itibarla da biz,
“Acaba ne yapmalıyız ki kutsal ve aşkın saydığımız değerlere karşı içimizdeki saygı hissini bir kere daha canlandırabilelim?
Acaba ne yapmalıyız ki fikir, his ve ruh dünyamız adına genel bir diriliş gerçekleştirebilelim?” demeli;
dinî heyecanlarımızı tetikleme ve hizmet aşk u şevkimizi yeniden dipdiri hâle getirme adına ciddi bir rehabilitasyon süreci başlatmalıyız.
Kendimizi yeniden gözden geçirmeli ve böyle bir tecdit ruhu etrafında bir araya gelmeliyiz.[1]
—
REHABİLİTE GAYRETİ
İşte bu sebepledir ki sürekli yeni kalma gayreti içinde olmalıyız.
Zira bu hizmetin en önemli dinamiği adanmışlık ruhudur. Eğer bir insan kendini bir davaya adamışsa, onun başka bir beklentisi olmaz/olmamalıdır.
O, ne maddi çıkarlar peşinde koşar ne dünyevî refahını düşünür ne de kendisini zevk ü sefaya salar. Özellikle gayrimeşru kazançlardan ve haram zevklerden, şeytandan kaçıyor gibi kaçar.
“Allah’ım, bizi, yaşatma ve fedakârlık ruhundan mahrum etme! Allah’ım, bizi, yaşama sevdası gibi Allah belası bir illetin içine gömme!” diye sürekli dua dua yalvarırlar.
Kendileri buna dikkat ettiği gibi arkadaşlarının da bu istikamette kalabilmelerini sağlamaya çalışır, bu konuda kayanlar, sapanlar olursa onları da rehabilite etmeye gayret ederler.
Geçmişte çürüyüp giden insanların hâlinden ders çıkarır ve onların düştükleri aynı hataya düşmeme azm ü cehdiyle yaşarlar. [2]
—
REHABİLİTELERLE GAYE-İ HİLKATİNDEKİ KONUMUNA UYGUN YÖNLENDİRME
İnsan, yaratılış gayesine uygun hareket eder veya değişik rehabilitelerle gaye-i hilkatindeki konumuna uygun yönlendirilir ve böylece değişik deformasyon unsurlarına karşı korunabilirse, kalbi bir taht gibi renk atmadan, ritim bozukluğuna düşmeden yaratılış gayesi çizgisinde kalır; taakkul, tezekkür ve tedebbür vesilesiyle ruhuyla sinyalleşmeyi devam ettirir.. nefsânîliğin ağına takılmadan, işi hep mehâsin-i ahlâk çizgisinde, “Mustafayne’l-ahyâr”la at başı haline gelir ve melekût âleminin gözdesi oluverir.
Tabiî bu mevzuda en önemli husus, kalbin sürekli şeytânî sinyallere kapalı kalması.. ruhun hemen her zaman esmâ-i ilâhiye meclâlarında doyma bilmeyen bir iştiyakla seyr u temâşâsı.. sırrın sıfât-ı sübhâniye âfâkıyla mütemadi iştigali ve durup dinlenmeden “hel min mezîd” yolculuğu aktivitesidir.[3]
—
İkincisi de bu türlü yerlerde bir araya geldiğimiz zaman -benim şu anda yaptığım gevezelik gibi değil, belki söylenen sözlerin muhtevası itibarıyla- birbirimizi rehabilite etmemiz lazım.
İmmün sistemini güçlendirmemiz lazım. Kuvve-i maneviyeleri takviye etmemiz lazım. İşi evirip-çevirip sohbet-i Cânân’a getirmemiz lazım.
Allah’a bağlamamız, Rasûlullah’a bağlamamız, Bû Bekr u Ömer u Osman u Ali’ye, sahabe-i kiram efendilerimize, Peygamberân-i ızâma bağlamamız lazım.
Düşünün ki Kur’an-ı Kerim’de enbiyâ-ı ızâm, Kur’an’ın “tasrif” dediği üslupla, belki yüz yerde, farklı şekilde, farklı üsluplar ile zikrediliyor. Demek, farklı pozisyonlar oluyor; “Bu defa şu üslup ile bir reçete!.. Ey Habib-i Zîşân’ım! Muktedâ-bih olman itibarıyla, Sana söylüyorum ama meseleyi -Kızım, sana söylüyorum; gelinim, sen anla!- arkandakiler anlasınlar!
Madem Senin arkanda el-pençe divan duruyorlar, Ben, Sana diyorum ama onlar anlasınlar, sözüm onlaradır!” diyor, değişik tasrifler ile sürekli rehabilite ediyor Allah (celle celâluhu).
Tekrârât-ı Kur’aniye’de, Hazreti Pîr’in ifadelerine bakmak lazım; tekrar ediyor, tekrar ediyor. Tekrârât-ı Kur’âniyeyi, oryantalistler, tenkit mevzuu yapıyorlar; oysaki o Hazret, onu Kur’an-ı Kerim’in ayrı bir mucizesi, bir kerameti, Kur’an’da Allah’ın insanlara ayrı bir ikramı olarak gösteriyor.
Evet, oturup kalktığımız her yerde, insanları rehabilite etme adına, moralize etme adına, sürekli birbirimizi takviye etmeli, baş başa vermeliyiz, Allah’ın izni ve inayetiyle.
Öfkelenme, çırpınma, dövünme yerine, o türlü durumlarda şeytan nasıl pozisyon değerlendiriyor, biz de o pozisyonları “Burada, şimdi şunu değerlendirmek lazım!” deyip değerlendirmeliyiz. [4]
—
[1] Kırık Testi: Safvet ve Samimiyette Devamlılık 03 Mart 2019
[2] Kırık Testi: Dünyevî Nimetlerden İstifadede Ölçü 16 Haziran 2019
[3] Çağlayan Dergisi: İnsan Muamması (3) 03 Ocak 2019
[4] Bamteli: Musibet zamanı imtihanları 28 Ocak 2018.