YENİ İNSAN MODELİ (BÖLÜM-5)

YENİ/YENİDEN GÖNÜL İNSANI PORTRESİ

BAŞYAZI MÜZAKERESİ:

İSTİFADE EDİLEN KAYNAKLAR:

1)- “BİR GÖNÜL İNSANI PORTRESİ”  _ (ÖRNEKLERİ KENDİNDEN BİR HAREKET)

2)- “ÇATLAYAN RÜYA” _ (ÖRNEKLERİ KENDİNDEN BİR HAREKET)

3)- “GÜNÜMÜZÜN KARA SEVDALILARI  _ (ÖRNEKLERİ KENDİNDEN BİR HAREKET)

4)- “ALLAH VE HÂDİSELER KARŞISINDA PEYGAMBERÂNE DURUŞ” _ (KENDİ DÜNYAMIZA DOĞRU  Ruhumuzun Heykelini Dikerken – 2)

YENİ/YENİDEN GÖNÜL İNSANI PORTRESİ

“İnsanî değerlerin hor görüldüğü, dînî düşüncede kırılmaların yaşandığı, her taraf başıboşların gürültüleriyle inlediği günümüzde, başka bir şeye değil, bu kabil gönül insanlarına hem de hava kadar, su kadar ihtiyacımız var..”

“Geleceği mantık ve muhâkeme üzerine bina etmek isteyen dimağlar mevcudiyetlerini devam ettirdikleri sürece,

Ruhumuzun sarsılan sistemlerini yeniden derleyip toparlayacak ve “yeni baştan” deyip herkesi sevmeye devam edeceğiz.”

“Ben bunca yıkılış, kırılış ve dökülüş karşısında imanımın gereği olarak bir gadr u efgânı, bir azim ve diriliş duygusunu dile getirmeye çalıştım. Beklentilerimin, Hz. Kâdiyü’l-hâcât dergâhında birer dua yerine geçeceği ümidini besliyorum.”

“Bu bizim, son bir kere daha geriye dönüşümüz, hakikî konumumuza yürüyüşümüz sayılabileceği gibi, bütün insanlığa alternatif bir diriliş mesajı da sayılabilir. “

“Aslında bugün, değişik buhranlarla kıvrım kıvrım hafakanlar yaşayan milletler de, ümit adına böyle bir meltem beklemekteydi”.

Ne mutlu, böyle bir meltemi harekete geçirecek olan merkezdeki kutlulara!. “

“Ne mutlu, bu diriliş esintilerine karşı sinelerini açıp bekleyenlere!.”

***

Gönül insanı,

1)- Gönül insanı, “ufku, inancı ve davranışlarıyla tam bir Ruh ve Mânâ Kahramanı”

2)- Gönül insanı, konuşup gürültü çıkarmadan daha çok, inandıklarını yaşayan, yaşadıklarıyla başkalarına da örnek olan bir İman ve Aksiyon İnsanı

3)-  Gönül insanı, Hak rızasına bağlanmış, sürekli ilerleyen ve sürekli mesafelerle yaka paça olan öyle bir İman İnsanı

4)-  Gönül insanı, öylesine içten bir “Hakikat Eri”

5)- Gönül insanı, hayatını iman-ı kâmil yörüngeli ve ihlâs donanımlı yaşamayı en birinci mesele bilip, duyguları, düşünceleri ve davranışları itibarıyla öylesine Hak rızasına kilitlenmiş bir “Hakikat Eri”

6)- Gönül insanı, matlûbuna ulaşacağı ana kadar hep bir küheylan gibi koşan; koşarken de herhangi bir beklentiye girmeyen

7)- Gönül insanı, kalbî ve rûhî hayata programlı,

8)- Gönül insanı, maddî-mânevî bütün kirlerden uzak durmaya kararlı,

9)- Gönül insanı, cismânî ve bedenî isteklere karşı her zaman teyakkuzda;

10)- Gönül insanı, kin, nefret, hırs, haset, bencillik ve şehvet gibi hastalıklarla mücadele azmiyle gerilmiş tam bir Tevazu ve Mahviyet âbidesi

11)- Gönül insanı, her zaman hakkı tutup kaldırma peşinde;

12)- Gönül insanı, mülk ve melekût âlemiyle alâkalı duyup hissettiklerini başkalarına duyurma iştiyakıyla yanıp tutuşan bir Diğergâm,

13)- Gönül insanı, olabildiğine sabırlı ve temkinli

14)- Gönül insanı, dur-durak bilmeden sürekli koşar

15)- Gönül insanı, Hakk’a yürüyenlere yürümenin âdâbını öğretir

16)- Gönül insanı, iç dünyası itibarıyla her zaman ocaklar gibi cayır cayır yanar

17)- Gönül insanı, yanarken de asla gam izhar eylemez; eyleyip ağyârı âhına âgâh kılmayı düşünmez..

18)- Gönül insanı, her zaman içten içe yanar ve kendine sığınanların ruhlarına hararet üfler.

19)-  Gönül insanının hedefinde hep öteler tüllenir durur.

20)- Gönül insanının derinlik ve enginliği, bilgi ve müktesebâtıyla değil; Gönül Zenginliği,

21)-  Gönül insanının derinlik ve enginliği, bilgi ve müktesebâtıyla değil; Ruh Saffeti

22)- Gönül insanının derinlik ve enginliği, bilgi ve müktesebâtıyla değil; Hakk’a Kurbeti

23)- Gönül insanına göre, bilgi adına ortaya atılan ilimlerin kıymeti, insanı Hakikate Ulaştırmada Rehberliği ölçüsünde

24)-  Gönül insanına göre, varlık, eşya ve insan gerçeğini anlamamıza yardım etmeyen malûmatın ve hele, pratik yararı olmayan nazarî bilgilerin hiç mi hiç önemi yoktur.

25)- Gönül insanı, oturup kalkar sürekli yeryüzünde hakkı ikame etmeyi düşünür

26)- Gönül insanı, O’nun hatırı söz konusu olduğunda da rahatlıkla bütün arzularından, isteklerinden vazgeçebilir.

27)- Gönül insanı, herkese sinesini açar,

28)- Gönül insanı, herkesi şefkatle kucaklar

29)- Gönül insanı, toplum içinde hep bir sıyânet meleği görüntüsü sergiler.

30)- Gönül insanı, Allah’tan başka kimseden de bir şey beklemez.

31)- Gönül insanı,Tavırları, davranışları itibarıyla herkesle uyum içinde olmaya çalışır

32)- Gönül insanı,hiç kimseyle cedelleşmez, hiç kimseye karşı düşmanlık beslemez

33)- Gönül insanı, Zaman zaman kendi içtihadları, kendi düşünceleri ve kendi mesleğine, meşrebine göre bir kısım tercihlerde bulunsa da, kat’iyen başkalarıyla rekabete, sürtüşmeye girmez

34)- Gönül insanı, dini, ülkesi, ülküsü adına hizmet eden hemen herkesi sever

35)- Gönül insanı, bütün olumlu faaliyetlerinden ötürü herkesi alkışlar.. alkışlar ve hem onların anlayışlarına hem de konumlarına saygılı kalmaya alabildiğine itina gösterir

36)- Gönül insanı, kendi gayret ve aktivitelerinin yanında, Cenâb-ı Hakk’ın tevfik ve inayetine de fevkalâde önem verir

37)- Gönül insanı,her hareketinde tevfike mazhar olma yollarını araştırır

38)- Gönül insanı, Kur’ân’da, Allah’ın inayetine vesile sayılan birliğe-beraberliğe olağanüstü ihtimam gösterir

39)- Gönül insanı, hareket çizgisi doğru olan hemen herkesle müşterek bir iş yapmaya koşar

40)- Gönül insanı,  dahası, böylesine bir vifak anlayışı adına çok defa kendine rağmen bir yol izler

41)- Gönül insanı,  Birlikte rahmet olduğunu, ihtilaf ve iftirakla bir yere varılamayacağını düşünür

42)- Gönül insanı,  alabileceği herkesin himmetini yanına alır

43)- Gönül insanı, hep ilâhî inayet sağanaklarına açık durmaya çalışır

44)- Gönül insanı, bir Hak âşığı

45)- Gönül insanı bir Hak rızası sevdalısı

46)- Gönül insanı, nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun bütün hareketlerini O’nun hoşnutluğuna bağlar

47)- Gönül insanı hemen bütün faaliyetlerini Allah’ın rızasına bağlı götürür, mücadelelerinde sadece ve sadece O’nun kudret ve inayetine dayanır

 48)- Gönül insanı  O’nun sıyanetine sığınarak O’nun namına hareket eder

 49)- Gönül insanı, O’nu memnun etme yolunda ölesiye bir hırs gösterir

50)- Gönül insanı, ve böyle bir hedefe ulaşmak (Hak rızası) için de bütün varını feda edebilir, dünyevî-uhrevî her şeyden vazgeçebilir

51)- Gönül insanının düşünce dünyasında “benim yapmam”, “benim başarmam”, “benim sonuçlandırmam”.. gibi merdud mülâhazaların asla yeri yoktur

52)- Gönül insanı,  yerine getirilmesi gerekli olan şeyleri kim yaparsa yapsın, kendi yapmış gibi memnun olur, onların başarılarını kendi başarıları sayar ve arkalarında yürür.. öncülük yapma şeref ve pâyesini de onlara bırakır

53)- Gönül insanı, iman ve insanlığa hizmet yolunda başkalarının kendinden daha başarılı, daha liyakatli olabileceklerini düşünerek, onlara daha rahat hareket etme ortamı hazırlar; sonra da bir adım geriye çekilip, “insanlardan bir insan olarak” yoluna devam eder

54)- Gönül insanı, her zaman kendiyle yaka-paça ve kendi ayıplarıyla meşgul bulunduğundan kimsenin eksiğiyle-gediğiyle uğraşamaz/uğraşmaz

55)- Gönül insanı, Başkalarıyla uğraşmak bir yana, her fırsatta iyi bir insan olma örneği sergileyerek, onları daha yüksek ufuklara yönlendirir

56)- Gönül insanı, herkese bir hüsnümisal olur

57)- Gönül insanı, İnsanların ayıplarına kusurlarına göz yumar.. onların olumsuz tavırlarına tebessümle karşılık verir, kötülüklerini iyilikle savar ve elli defa rencide edilse de, bir kerecik olsun kimseyi kırmayı düşünmez.

58)- Gönül insanı, bütün dünya ve “mâsivâ”yı ona verseniz, yine de onu kat’iyen hedefinden döndüremezsiniz; hatta cennetlerle bile ona yol ve yön değiştirtemezsiniz

59)- Gönül insanı, aynı yolda yürüyüp, aynı mefkûreyi paylaşanlarla asla rekabete girmez

60)- Gönül insanı, onlara (aynı mefkûreyi paylaşanlarla) karşı kat’iyen kıskançlık duymaz.. aksine, onların noksanlarını giderir, eksiklerini tamamlar.. ve onlara karşı hareketlerinde hep bir vücudun uzuvlarından herhangi bir organmış gibi davranır

61)- Gönül insanı, Tam bir îsâr rûhuyla, makam, mansıp, pâye, şöhret, nüfûz, müessiriyet.. gibi maddî-mânevî hemen her konuda yol arkadaşlarını öne çıkarır ve kendi gerilerden gerilere çekilerek onların başarılarının dellalı gibi davranır, mazhariyetlerini alkışlar ve muvaffakiyetlerini de bir bayram sevinciyle karşılar

62)- Gönül insanı,  çok defa kendi yol ve yöntemine bağlı kalıp bütün faaliyetlerini şahsî mizaç ve mezakı çizgisinde götürse de, başkalarının düşünce ve hareketlerine karşı hep saygılı kalmaya çalışır

63)- Gönül insanı, paylaşmaya, beraber yaşamaya açık durur

64)- Gönül insanı, oturur kalkar aynı mefkûre insanlarıyla müşterek hareket etme yollarını araştırır..

65)- Gönül insanı, müşterek projeler geliştirir.. ve “ben” yerine “biz”i ikame etme gayreti gösterir

66)- Gönül insanı, dahası, başkalarının mutluluğu yolunda rahatlıkla kendi saadetini feda edebilir..ve bunları yaparken de kimseden herhangi bir teveccüh beklemez

67)- Gönül insanı,hatta böyle bir beklentiye girmeyi kendi hesabına bir sukût sayar; sayar da, yılandan-çıyandan kaçtığı gibi önde görünmekten, namdan-şandan kaçar ve unutulma murâkabesine dalar

68)- Gönül insanı, kimseye tecavüz etmez, saldırıya saldırıyla mukabelede bulunmaz. En kritik durumlarda bile hep “îtidâl-i dem”le hareket eder ve ne olursa olsun, bir gönül eri olmanın gereklerini tamı tamına yerine getirmekten asla geri durmaz.

69)- Gönül insanı, her zaman fenalıklara karşı iyilikle mukabelede bulunur.. kötülükleri kötülerin işi sayar ve bir iyilik âbidesi gibi davranır

70)- Gönül insanı,  hayatını Kur’ân ve Sünnet çizgisinde Hak dostluğu (vilâyet), takva, azimet ve ihsan şuuru çerçevesinde yaşar..

71)- Gönül insanı, benlik, gurur, şöhret gibi kalbi öldüren hislere karşı sürekli tetikte bulunur.. kendine nisbet edilen güzellikleri “her şey O’ndan” deyip gerçek Sahibi’ne verir.. iradeye vâbeste işlerde de her zaman “ben”den kaçar, “biz”e sığınır

72)- Gönül insanı, hiç kimseden korkmaz

73)- Gönül insanı, Hiçbir hâdise karşısında telâşa kapılmaz

74)- Gönül insanı, “Allah’a dayanır, sa’ye sarılır, tevfîke râm olur” ve doğru bildiği şeylerden asla geriye durmaz

75)- Gönül insanı, kimseye gücenmez; hele Hakk’a dilbeste olanlara kat’iyen kırılmaz

76)- Gönül insanı, Yol arkadaşlarını herhangi bir fenalık içinde gördüğünde onlardan uzaklaşmaz.. perdeyi yırtmaz.. onları utandırmaz; utandırmak bir yana, böyle bir fenalığı gördüğünden ötürü büyük bir hata işlemiş gibi kendini kınar ve kendine sorular yöneltir

77)- Gönül insanı, mü’minlerin farklı yorumlara açık tavırlarından dolayı onlar hakkında sûizanda bulunmadan kaçınır; görüp duyduğu şeylere iyi yorumlar getirir ve kat’iyen olumsuz mülâhazalara girmez

78)- Gönül insanı, hareket ve faaliyetlerini, bu dünyanın bir ücret yeri değil de, bir hizmet mahalli olduğu mülâhazasına bağlar

79)- Gönül insanı,  her zaman memur bulunduğu sorumlulukları fevkalâde bir disiplin içinde yerine getirir

80)- Gönül insanı, netice ve sonuçla meşgul olmayı da Hakk’a karşı bir saygısızlık sayar

81)- Gönül insanı, dine, imana ve insanlığa hizmeti, Hak rızası yolunda en büyük bir vazife bilir

82)- Gönül insanı, ne kadar büyük işler başarsa da, bundan nefsi adına maddî-mânevî herhangi bir pâye çıkarmayı hiç mi hiç düşünmez

83)- Gönül insanı, ne düzeninin bozulmasından ye’se düşer, ne de bütün insanların ona karşı olmasından dolayı sarsıntı yaşar

84)- Gönül insanı, “Bu dünya, darılma dünyası değil, bir dayanma âlemidir.” diyerek dişini sıkar, sabreder

85)- Gönül insanı, maruz kaldığı durumlardan kurtulmak için de alternatif çıkış yolları arar

86)- Gönül insanı, en kritik anlarda dahi değişik stratejiler üreterek hep azm ü ikdamda bulunur.

87)- Gönül insanı, el sıkışmasını, kucaklaşmasını bilen, insanî duygularıyla diyaloğa açık sine

88)- Gönül insanı, Bir kısım yobazca düşünceler, yürüdüğü yolları yürünmez birer patika hâline getirse de, hâlâ her tarafta salınıp duran yeşillikler ve  gönüllerinde yol yürüme heyecanı uyaran yol arkadaşları, ile etrafına tebessümler yağdırmasını devam ettiren

89)- Gönül insanı,  günahını bilen vicdanlar, hatalarına pişmanlık duyan ruhlar

90)- Gönül insanı,  geleceği mantık ve muhâkeme üzerine bina etmek isteyen dimağlar

91)- Gönül insanlarının hemen bütünü, iradeleri sağlam, duruşları da yerinde hep aynı hedefi kollamış, aynı çizgide hareket etmiş ve aynı değerlere saygı duymuşlar

92)- Gönül insanlarının duygu, düşünce ve davranışlarında hep aynı şeyler nümâyan, mesajlarında da aynı dava ve davet birliği göze çarpmakta

93)- Gönül insanları Ayrı ayrı devir ve ayrı ayrı coğrafyalarda neş’et etmiş olmalarına rağmen, hemen hepsinin de aynı misyonun temsilcileri

94)- Gönül insanlarının asıl vazifesi, o da insanları küfür ve dalâlet karanlıklarından kurtararak imanın aydınlığına çıkarmak, ruhları uyararak gönüllere Hakk’ı duyurmak

95)- Gönül insanı, düşünülmesi gerekli olan şeyleri düşünüp, bilinmesi icap eden şeyleri bilen, bildiklerini hemen pratiğe dönüştüren ve bütün ölü ruhları yeni bir “ba’sü ba’del mevt”e hazırlama azmiyle sûru dudağında İsrâfil gibi gezen; gezip her yerde herkese hayat üfleyen

96)- Gönül insanı, ifade kabiliyeti var ise beyan gücüyle, eli kalem tutuyorsa kalemin diliyle, bediiyyâta açıksa herhangi bir sanatın desen ve çizgileriyle, şairse şiirin sihriyle, mûsıkîşinassa değişik beste ve nağmelerin büyüsüyle her zaman ruhunun ilhamlarını haykıran

97)- Gönül insanı,  her fırsatta iç ihsaslarını seslendiren

98)- Gönül insanı, dili gönlünün derinliklerine bağlı, gönlü de samimiyetle çarpan en yüce hakikate adanmış ruhlar

99)- Gönül insanı,  hacca gidiyor gibi dünyanın dört bir yanına seyahatler tertip eder, seyahatlerini hicret ruhuyla taçlandırır; uğradıkları herkese hâl ve gönül diliyle bir şeyler fısıldar,

100)- Gönül insanı, çevrelerine hep sevgi mırıldanır, karşılaştıkları ruhları sevgiye uyarır ve yürür, sinelere sevgiden tahtlar kurar

101)- Gönül insanı, Günümüzde fedakârlığın sahâbîcesiyle, dört bir bucağa, yedi cihana yetişmeye çalışan ve her zaman yaşama tutkularını baskı altına alıp yaşatma hisleriyle hareket eden ve hareket ederken de gösterişe-âlayişe girmeyen

102)- Gönül insanı, her halleriyle tevazu ve mahviyet diyen bu esâtirî kahramanlar

103)- Gönül insanı, bütün olumsuzluklara rağmen, o hiçbir zaman dinmeyen aşk u şevkleri, sürekli köpürüp duran himmet ü heyecanları ve insanlığa hizmet iştiyaklarıyla tarihte emsali az görülmüş bir civanmertlik sergilemekte

104)- Gönül insanı, uğradıkları herkese gönüllerinin dilinden bir şeyler fısıldamakta; her yere taze fideler dikip her yanı Cennetlere çevirmekte; her zaman canlı, her zaman hızlı, her zaman müthiş bir performans göstererek kendilerini ifade etmeye çalışmakta ve tabiî herkesi sonsuza çağırmakta

105)- Gönül insanı, yürüdükleri yolun doğru olduğuna inançları tam

106)- Gönül insanı, Yürüdükleri yol yürünmez gibi görünebilir; ne var ki onlar, zaten bunun böyle olacağının farkındadırlar. Evet onlar bir gün yolların bütün bütün sarpa saracağını; bütün köprülerin yıkılacağını daha baştan hesaba katmışlardı; biliyorlardı zaman zaman bir kısım gulyabanîler tarafından yollarının kesileceğini.. çevrelerinde kin, nefret ve düşmanlık fırtınalarının estirileceğini

107)- Gönül insanı, bütün olup biten bu şeyleri ve olacakları Hak yolunun hususî meşakkatleri sayıyor ve heyecanlarından hiçbir şey kaybetmeden sürekli koşuyor;

108)- Gönül insanı, endişelerine takılan menfilikler karşısında da Allah’a teslim oluyor, imanın o sarsılmaz kalesine sığınıyor, yaşadıkları çağı ve hâdiseleri iyi okumaya çalışıyor ve Cenâb-ı Hakk’ın muvaffakiyet vaadine güvenerek yürüyorlardı/yürüyeceklerdi rıza ufkuna doğru

109)- Gönül insanı, böyle bir sorumluluk duygusu ve vazife şuuruyla ömür boyu sıradağlar gibi dimdik yerlerinde durabilmiş, her zaman tipiye-borana meydan okumuş, sürekli karla-buzla savaşmış ve her mevsim meyve veriyor olmanın sırrını keşfederek hep gül yetiştirmiş ve gül türküleri söyleyegelmişlerdir

110)- Gönül insan, Onlar hareketleri itibarıyla her zaman bir saat gibi ahenk­li,

111)- Gönül insan, beyanları itibarıyla da heyecan, tazelik ve istikamet örneği

112)- Onlar, Kalbleri bir melek kalbi gibi saf ve duru,

113)- Onlar,  dilleri de iç derinliklerinin sadık birer tercümanı

114)- Onlar, hemen her zaman tavır ve davranışlarıyla imrendirici,

115)- Onlar, hemen her zamansöz ve beyanlarıyla da heyecan uyandırıcı olmuşlardır

116)- Onlar, Bu koçyiğitler, Hak rızası gibi en büyük bir işe gönül vermiş olmanın şuurundadırlar ve ona ulaşma uğrunda da her şeyi göğüslemeye kararlı

117)- Onlar, Şahısları itibarıyla hep mum gibi başları önlerinde küçük görünümlü, yanıp aydınlatmaya teşne ve iddiasız göründükleri aynı anda her zaman gerilimde ve kanatlarını germiş bekleyen üveyikler gibi ruhanîlerle yarışmaya da hazır

118)- Onlar, duruyor gibi göründükleri zamanlarda bile, iç aktiviteleriyle hep canlı, hep kararlı ve hep hummalı

119)- Onlar, Yakın-uzak her tarafa âb-ı hayat sunar ve nice yıldan beri sürüm sürüm hale gelmiş cansız cesetlere diriliş üfler gezerler

120)- Onlar, Oturur-kalkar hiç durmadan çevrelerine ruhlarının diliyle gönül hikâyeleri söyler

121)- Onlar, her türlü dedikoduya ve toplum içinde kin-nefret uyaracak tartışmalara karşı sürekli kapalı dururlar

122)- Onlar, her zaman insanlara yararlı olma hülyalarıyla yaşarlar; insanlığın değişik bunalım ve mânevî ızdıraplarını ruhlarının derinliklerinde duyar; semtlerine uğrayanlara sürekli açık durur; dert dinler, dertlerle inler, dertli sineler arar

123)- Onlar, kendileri gibi muzdarip gönüllerle el ele vererek âh u efgân dindirmeye koşarlar

124)- Onlar,Yerinde fitne-fesat ateşleri üzerine yürür; dikenler arasında da olsa mutlaka gül diker ve hep gül türküleri söylerler

125)- Onlar, bazen hafakandan çatlayacak hale gelir, nağmeleri âdeta bir çığlığa dönüşür; ama her şeye rağmen, ellerini göğüslerine kor, bir “eyvallah” mırıldanır ve yürürler hedeflerine doğru çevrelerine tebessümler yağdırarak; yürürler ve uğradıkları her yer, Cennet bahçeleri gibi yeşerir

126)- Onlar,  el verdikleri kimseler âb-ı hayat içmiş gibi dirilir.. himmet elleri “yed-i beyzâ” gibi göz kamaştırır.. gayretleri bütün sihirbazların büyülerini bozar ve gezip uğradıkları yerlerde en firavunca düşünceler dahi dize gelir

127)- Onlar, iman kaynaklı öyle bir vâridât ve zenginliğe sahiptirler ki, Karun’un hazineleri onların servetlerine nispeten çer çöp gibi kalır; hatta eğer isteseler, bu ilâhî servet ve gınâ ile cihanları bile peyleyebilirler. Onların ömürlerinin kazanç ve mevhibe kefesi her zaman dopdolu; ziyan kefesi ise, şeytanları çileden çıkaracak mahiyettedir

128)- Onlar, ömür sermayelerini nerelerde değerlendireceklerini çok iyi bilirler..

129)- Onlar, fâni şeyleri bâki hakikatlerle değiştirmede fevkalâde mahirdirler

130)- Onlar, Vakitlerini asla boş geçirmez; iş ve hizmette geri kalmayı ise kat’iyen hazmedemezler. Himmetleri âlî, iradeleri güçlü, azimleri de mütemâdîdir

130)- Onlar, iman ve aksiyon onların en önemli birer kalb ve davranış disiplinidir

131)- Onlar, Allah’tan başka kimseden korkmaz, kimseden endişe duymaz ve her zaman dimdik dururlar; dimdik durur yürürler fevkalâde bir tevazu ve mahviyet içinde cihanları aydınlatmaya doğru

132)- Onlar, Her zaman yüzleri yerde ve alçak gönüllüdürler. Bazen o semâvî düşünceleriyle rüzgârlar gibi eser ve her tarafa tohumlar saçarlar; bazen de her yana yağmurlar gibi boşalır, yeryüzünde hayat olur akarlar

133)- Onlar, Ne işlerinin iyi gitmemesi, ne ticaretlerinin kesada takılması, ne üst üste krizlerin, buhranların ümitleri alıp götürmesi kat’iyen onları sarsamaz

134)- Onlar, Sık sık ahd ü peymanlarını yeniler ve Allah’ın kendilerine lütfettiği maddî-mânevî her çeşit nimeti; şeâiri ihyâ mânâsına ruhlarının âbidelerini ikame etme yolunda harcarlar

135)- Onlar, Yaratan’ın teveccühü hangi yönde ise hep orada durmaya çalışır ve sürekli O’nun isteklerini yerine getirme istikametinde koşarlar. Bunu yaparken de dünya işlerinde başarılı olmaya fevkalâde özen gösterirler

136)- Onlar, Her zaman ilmi sever; âlime karşı saygılı davranır; aklı başında ve kalbi hüşyâr kimselerle oturur-kalkar ve sürekli, sohbet-i Cânan’la nefes alır verirler

137)- Onlar, Yeryüzünde hakikî insan kalmasa, dört bir yandan ufukları toz duman kaplasa, sokaklar bütün bütün çamur seylaplarına yenik düşse; her tarafı dikenler sarsa ve zakkumlar gülleri gölgede bıraksa; meydanlar saksağanlarla dolsa ve saksağan sesleri bülbül nağmelerini bastırsa, bal kâselerinin etrafında eşek arıları uçuşup dursa; ormanların ürperten vahşeti sokaklarımızda kol gezse, ilme hürmet kalmasa, mârifet kapı kapı kovulsa, insanlık bütün bütün vefasızlığa kurban gitse; dostluklar yıkılıp dostlar düşman tavrını alsa onlar sarsılmadan hep yerlerinde durur ve “Her şey devrilebilir ben ayaktayım ya.! Her taraf kupkuru çöle dönmüş; gözyaşları gibi bir kaynağım olduktan sonra ne ehemmiyeti var.! Yürümek için Allah iki ayak lütfetmiş, iş yapmak için de iki pençe; iman gibi bir sermayem var, gönlüm gibi de bir serhaddim.. dünyaları imara yetecek fırsatlar değerlendirme bekliyor; Rabbime dayanıp bunlarla cihanı Cennetlere çevirebilirim.. toprağa atılan her tohum birkaç başak verdikten sonra, gelecek adına gam u keder de niye.! Ve hele bir de, Allah ötede birleri binlere ulaştıracağını vaad ediyorsa!.” der yürürler hedeflerine doğru, harap olmuş yollara ve yıkılmış köprülere rağmen

138)- Onlar, mumlar gibi erir gider; erir gider ama, binlerce göze ışık olur akarlar. Kâh leylîler gibi pusuya yatar ve bağırlarını rahmet esintilerine açarlar, 

139)- Onlar, hiçbir zaman kendi rahatlarını düşünmez; sürekli “Allah” der, “fazilet” der ve insanî değerler arkasında koşarlar

140)- Onlar, peygamberâne bir tavırla herkese sinelerini açar ve her zaman başkaları için yaşarlar

Onlar…