MİRAÇ ENGİNLİKLİ İBADET; “NAMAZ”-4

Mü’min, Rabbisini müşâhede edeceği âleme namaz merdiveniyle yükselir.”

“Allah (celle celâluhu), namazı bir miraç, bizleri de o miraç merdivenlerinde yükselen kimseler olarak görmek istiyor.”

“Cenâb-ı Hak, her hâlükârda ahireti hatırlamaya bizleri muvaffak kılsın. Öyle işler yaptırsın ki, behemehâl kendisini hatırlayalım; hesabı, mizanı ve defterlerin uçuştuğu ânı hatırlayalım.. hatırlayalım ve hâlimizi ona göre ayarlayalım.”

Namazın Mükâfatı

“Bizler, –tıpkı birer asker gibi– talim ve terbiye görüp, uhrevî âlemin yüce makamlarına liyakat kazanma vazifesiyle dünyaya gönderilmiş bulunuyoruz.”

Bu gayeleri en mükemmel şekilde tahakkuk ettirecek ibadet, namazdır.

Namaz, insanın günde beş defa olgunlaşıp pişmesi ve kendisinden beklenen rengi alması demektir.”

“ Allah (celle celâluhu), kendisine kulluk adı altında tevazu gösterdiğimiz nispette bizi yükseltip insanlığın en üst mertebesine çıkaracaktır.”

“İnsanın, namazla şeffaflaşarak esmâ ve sıfât-ı ilâhiyeyi gösterir hâle gelmesi ve Cenâb-ı Hakk’ın emirlerinin kendisinde meydana getirdiği hâlin rengini aksettirmesidir.”

“Rabbim benden ne istiyor, itaat ve inkiyat içinde huzurunda el-pençe divan durmamı mı?

Kıyamımla bunu yaparım.

Enaniyet ve gururumu kırmamı mı?

Rükûmla bunu yerine getiririm.

Kendisine tazim göstermemi mi?

Secdemle bunu ifade eder yerine getiririm… deyip daima emre âmâde olduğunu göstermesidir ki bu hâl, tabiri caizse insanın Rabbin boyasıyla boyanmasıdır.”

Namaz, insanın paha biçeceği şeylerin en değerlisidir. Ama bir kısım insanlar, şu kısacık dünya hayatı için ölesiye çalıştıkları, hatta bazen bu çalışmalarının karşılığını alamadıkları hâlde, Cennet’i ve Cemalullah’ı görmeyi semere verecek olan namaza günde bir saat ayırmazlar.”

 “Namaz, onun zevkini idrak edenler için çok zevkli bir amel, muhakeme ve muhasebesini yapamamış kimseler için ise bir ağırlık ve yüktür.”

“Bir toplulukta, hususiyle o topluluğun okumuş ve aydın kesimlerinde namaza karşı bir meyil yoksa o toplulukta dinî hayat pörsümeye yüz tutmuş demektir”

Bugün Müslüman milletlerin nasıl derbeder olduklarına bakılacak olursa, Allah’ın azameti karşısında yüzlerini yere koyup secde etmeye tenezzül etmeyen başların, kendileri gibi nice küçüklerin kapısında eşik öptükleri görülecek ve bunun sebebi daha iyi anlaşılacaktır.”

“Onlar, yaptıkları şeylerin hesabını vereceklerine inanmadıklarından; Allah korkusu ve mesuliyet duygusunun yerini hırsızlık, suistimal, saçıp-savurma gibi hasletler almıştır. Hâlbuki gerçek mü’minlerden meydana gelen bir topluluk böyle değildir; onlar, vicdanlarında en küçük bir şeyin bile hesabını verme endişesi taşır, dolayısıyla attıkları her adımı ona göre atarlar.”

Günde beş defa mescide gelip Rabbisiyle arasındaki ahd-ü peymanı yenileyen bir mü’min, sanki “Senin kulun olduğumu unutmadım Rabbim! Bunu itiraf için yeniden huzuruna geldim. Dışarıya çıktığım zaman da hayatımı ona göre tanzim edecek, Senin mevcudiyetini bir lahza olsun hatırdan çıkarmayacağım. Her an beni müşâhede ediyorsun gibi adımlarımı atacak; değil insanların hukukuna tecavüz etmek; bir karıncaya dahi basmayacağım.” Der.”

Namaza  Hazırlık

Namazın kudsiyetinden ve fevkalâdeliğinden ötürüdür ki namaz yolunda yapılan işler, nezd-i ulûhiyet’te namaz olarak yazılır..”

Bu gece Rabbim bana en güzel bir surette göründü ve, “Ey Muhammed!” dedi. “Buyur Rabbim, emrindeyim!” dedim. “Mele-i A’lâ(da bulunanların) nelerle yarıştıklarını biliyor musun?” dedi. “Hayır!” dedim. Bunun üzerine elini omuzlarımın arasına koydu. (Hatta onun serinliğini göğsümde hissettim.) Derken semavât ve arzda olanları öğrendim. Sonra, “Ey Muhammed! Mele-i A’lâ (efradı) nelerde yarışır biliyor musun?” dedi. “Evet! Dereceler artıran ve günahlara kefaret olan amellerde.” Kefaretler ise; yaya olarak namaza gitmek, şiddetli soğuklarda abdesti tastamam almak, bir namazdan sonra diğer namazı beklemektir. Kim bunlara devam ederse, hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür, günah mevzuunda da annesinden doğduğu günki gibi olur” (H.Ş_ el-Bezzâr, el-Müsned 11/42.)

Namaz, bir mü’minin günde en az beş defa içine girip temizlendiği sonsuzluğa doğru akıp giden bir tevbe ırmağı ve arınma kurnasıdır.”