HAK ARAMA DA AKTİF SABIR, ÜMİT VE TEMADİ DUYGUSU
*** HOCAEFENDİ AHRAM’A KONUŞTU_ 22 HAZİRAN 2018
Bununla toplumda meydana gelen tahribatı tamir etmek yıllar alacaktır.
Hizmet fertlerine gelince onlar bunca baskı ve zulümler altında, hukukun üstünlüğü ve şiddete tevessül etmeme gibi temel değerlerinden taviz vermediler ve onlara zulmedenler için de adaletten başka bir şey istemiyorlar.
*** BAMTELİ: İBRET, GARİPLER VE KORKU_05 KASIM 2017
“O gafletten sıyrılmanın yolu, otağı “HAK” ÜZERİNE KURMAK, “ADALET” ÜZERİNE KURMAKTIR. “
Birileri otağını hakka kurmuşlara karşı olabilir; onları yıkıcı tavır ve davranışlar içinde -muvakkaten- bulunabilirler.
Fakat bir gün maşerî vicdanın onların karşısına çıkıp “Bu bir soykırım, bu bir insana karşı saygısızlık, bu Allah’ın affetmeyeceği, küfür ölçüsünde bir günah!” diyeceği muhakkaktır.
Bu olumsuzluklara karşı sâlim vicdan taşıyan insanlar, yavaş yavaş duygularını ifade etmeye başlamışlardır. Duygular, tavırlara dönüşür; yüzler, ekşimeye başlar; şiraze tanımayan, hizadan çıkan insanlar, hizaya gelmek lüzumunu duyarlar; varsa vicdanları, hâlâ ölmemişse insanlıkları, hizaya gelme duyguları içlerinde belirir.
O açıdan da muvakkaten, gelip-geçici olan şu andaki hâl-i pür-melâl ile paniğe kapılmamalı!..
*** TÜRKİYE’NİN ERİYEN DEMOKRASİSİ _ The New York Times _03 Şubat 2015.
Zulme karşı kendini ifade etmek demokratik bir hak, vatandaşlık görevi ve inananlar için dinî bir vecibedir.
Kur’an-ı Kerim, insanların ADALETSİZLİK KARŞISINDA SUSMAMASI gerektiğini ifade eder:
“Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun.” (4, 135).
Türkiye şu anda, demokrasi ve insan haklarının neredeyse rafa kaldırıldığı bir noktaya ulaşmış bulunuyor. Ülkeyi idare edenlerin mevcut otoriter gidişatlarına bir son vermesi duam ve ümidimdir. Geçmişte Türk insanı seçimle gelip de demokratik yoldan sapan idarecileri reddetti.
Umarım, ülkemizin geleceğini muhafaza adına vatandaşlarımız hukukî ve demokratik haklarını bir kez daha kullanacaklardır.
*** SÜFYÂNİYET ÇAĞI, TOPLUMSAL CİNNET VE HUKUK MÜCADELESİ_ 06 AĞUSTOS 2017
Adalet mekanizmasını da bir cinnet sistemine dönüştürdüler;
fakat, asla ümitsizliğe düşmemek ve hukuk mücadelesinden vazgeçmemek lazım!..
“Adalet, meflûç!” dediniz. Hayır, yeni bir sistem oluşturmuşlar, yeni bir cinnet sistemi, farklı. Esasen Anayasa Mahkemesine gidemezsiniz, diğer mahkemeler işliyorsa, Adliye işliyorsa. Yargıtay işliyorsa, orada da hakkınızı arayacaksınız. Yargıtay’da da aleyhinizde çıktıysa, Anayasa Mahkemesine müracaat edeceksiniz. Orada da aleyhinizde bir şey çıktıysa, sonra da İnsan Hakları Mahkemesine müracaat edeceksiniz.
*** Bamteli : HUZURUN ÜÇ ŞARTI VE DİP DALGA 03 Nisan 2016
Falan filanın “güft u gû”suna takılmadan, “paralel” demesine bakmadan, “terör örgütü” iftirasına aldırmadan
bize düşen vazifeyi kusursuz, arızasız yerine getirmeye çalışmamız lazım.
Şayet günümüzün zalimlerinin ve yandaşlarının dediklerine kulak verirseniz,
Hakk’a karşı vazife ve sorumluluklarınızı hakkıyla eda etmekten geri kalırsınız.
*** SARILIN ŞEFKATE, YAPIŞIN HİMMETE; TÜKÜRÜN KORKUNUN YÜZÜNe!..14 Şubat 2016
Hak hedefin vesileleri de hak olmalıdır
Hakkı ikame etme yolunda bulunurken kullanılan yöntem ve esasların da hak olması gerekir.
Endişe ve korku duygusunu bütün bütün ayaklar altına almak lazım.
Hücumât-ı Sitte’de insanı derdest eden hastalıklar anlatılırken havf hissi de zikredilir. İnsanın ayağına pranga ve boynuna tasma olan bir maraz varsa o da korkudur.
Kur’an-ı Kerim’de, iman kuvveti ve Allah’a teslimiyet sayesinde bütün korkuları aşan ve asla sarsıntı yaşamayan mü’minler sena edilmekte, ezcümle şöyle denmektedir:
“Onlar öyle kimselerdir ki halk kendilerine, ‘Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar, aman onlardan kendinizi koruyun!’ dediklerinde, bu tehdit onların imanlarını artırmış ve ‘Hasbunallahu ve ni’me’l-vekil – Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!’ demişlerdir.” (Âl-i İmrân, 3/173)
Evet, korkuya takılmamak lazım. Korkuya takılırsanız -hafizanallah- korktuğunuz şeye maruz kalırsınız.
Madem yüce bir hakikate dilbeste oldunuz, Hazreti Bediüzzaman gibi demelisiniz:
“Yüzer milyon başların feda oldukları bir kudsî hakikate başımız dahi feda olsun. Dünyayı başımıza ateş yapsanız, hakikat-i Kur’âniyeye feda olan başlar, zındıkaya teslim-i silâh etmeyecek ve vazife-i kudsiyesinden vazgeçmeyecekler inşaallah!”
*** HOCAEFENDİ LE MONDE’A /11 AĞUSTOS 2016
Bu hareketin katılımcıları 50 yıllık geçmişi boyunca tek bir şiddet eylemine bulaşmamış, son 3 yılda Erdoğan’ın açıkça kullandığı ifadeyle söylemek gerekirse “cadı avı”na maruz kalmış olmalarına rağmen sokağa inmemiş, güvenlik güçlerine karşı gelmemişlerdir.
3 yıldır sistematik bir nefret kampanyası ve devlet zulmü altında inim inim inleyen Hizmet hareketi, kanunların belirlediği sınırlara riayet ederek meşru müdafaasını yapmış ve haklarını sadece hukuki yollardan aramıştır.
Ne bir azınlığın hakimiyeti, ne de çoğunluğun hakimiyeti ve bunun sonunda azınlığı ezmesi, ne de seçilmişlerin otokratlığı, gerçek demokrasi değildir.
Hukukun üstünlüğü, güçlerin ayrımı, ifade hürriyeti başta olmak üzere temel insan haklar ve hürriyetler olmadan demokrasiden bahsedilemez. Türkiye için demokrasi adına gerçek zafer bu temel değerlerin tekrar ihyasıyla mümkündür.
*** BAMTELİ: FİTNE VE HÂBİL TAVRI 06 May 2018
İnanarak söylüyorum, televizyonlar gösterdi, gördüğüm şeyleri ifade ediyorum; yüz ekşitmesiyle bile mukabelede bulunmadılar.
Yalvardılar, yakardılar, “Hukuk!” dediler ama onlar, hukuku “guguk” anladılar; “adalet!” dediler, onlar adaleti “dalalet” anladılar.
Onlar bildiklerine göre hareket ettiler; fakat sizin arkadaşlarınız da kendilerine yakışır şekilde davrandılar.
Allah’ım! Sen’den, adalet duygusu, istikâmet duygusu istiyoruz; öyle ki, bununla bizi her türlü cevir ve zulümden sıyânet ve himâye etmiş olasın.”