TEVHİDNÂME İLE KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİNE YOLCULUK (24.BÂB)
GÜNCELLENME TARİHİ: 29 MART 2020 // 05 ŞABAN 1441 PAZAR
(TEVHİDNÂME-24):
Allah’ım!
Yüce dergâhından ledünnî bir iyilik ve “birr” ile bizleri serfiraz kıl; hayra kilitlenmiş, riyâzet ve ahlâkî istikametle Hakk’a ermeye çalışan birr u takva erleri “ebrâr” (31) zümresine ilhak buyur! Öyle ki Sen’den gayrısından gelecek her türlü sûrî iyilikten bizleri müstağnî kılacak keyfiyette olsun!
***
24.BÂBIN DUASI (YAKARAN GÖNÜLLERDEN…)
Ey hayra kilitlenmiş birr u takva erlerini hitamı misk olan, içildiği zaman misk kokusu bırakan, ağzı mühürlü saf Cennet şarabı ile lütuflandıran! (K.K)
Ey sadakat ve doğruluk timsali sıddıkların ve iyilik ve hayra kilitlenmiş birr ü takva erlerinin Rabbi!
Yâ Habîbe’l-etkıyâ..Ey takva sahiplerinin sevgilisi, (Cevşen-i K. 92/9)
Allahım! Yakîn ve birr ü takvada bizi sabit kıl. Huzuruna çıkacağımız mülahazasını zihnimizde hep taze tut. Sana karşı hep hayâlı eyle.
Bize ebrârın yaşadığı hayatı yaşamayı lutfet. Bizi başkalarına muhtaç bırakma. Şerîr kimselerin şerlerini bizden uzak eyle.
Ey yegâne Rabbimiz olan Allahımız! Bizi Cehennem’den halâs eyle, bizi koru ve bize necat ver! Bize afiyet ihsan et, bizi affet ve ebrâr ile beraber ancak kudsîlerin gireceği mukaddes diyar olan Cennet’ine al; afv u fazlına sığınıyor ve bunu Senden diliyoruz ey Mücîr, ey Ğaffâr! Yine bu kerîm, şerîf isimlerin, celîl ve latîf sıfatların hürmetine Efendimiz Hazreti Muhammed’e, âl ve ashâbına, Muhammed’in (aleyhissalâtü vesselâm) sayısız hasenâtı adedince salât etmeni diliyoruz….
***
TEVHİDNÂME MÜZAKERESİ
KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ PENCERESİNDEN
[31] BİRR U TAKVA ERLERİ “EBRÂR” ZÜMRESİ :
Diğer bir zaviyeden, mebde itibarıyla ibadet hilkatin neticesi, ahsen-i takvîme mazhariyetin şükranı, herkese farz bir mükellefiyet ve bunu böyle bilip kabul etmemek ise bir nankörlüktür. Âbid, işte bu mükellefiyetin şuurunda olan ve bu sorumluluğu ciddi bir mehâfet ve mehâbet hissiyle yerine getiren, idrak seviyesiyle doğru orantılı âbide insandır. İbadet kendi derinliğiyle eda edildiği takdirde âbid takva ufkuna yönelmiş(31) sayılır.
Kur’an-ı Kerim “Ey insanlar, sizi ve sizden evvelkileri yaratmış olan Rabbinize ubudiyette bulunun ki O’nun himayesine sığınmış ve korunmaya alınmış muttakilerden olasınız!” (Bakara sûresi, 2/21) fermanıyla, insanlara memur oldukları şeyleri yerine getirmeyi ve memnû olan hususlara karşı da mesafeli durmayı emrederek bizi takva unvanıyla (31) Allah’a sığınmaya yönlendirmektedir.
[ÂBİD, ZÂHİD, ÂŞIK (1)– Çağlayan -Kalbin Zümrüt Tepeleri Şubat 2018 ]
***
Üns ufkunda, ismet-i mutlaka ile masûn olmayanların naz u şatahâta düşmeleri ihtimaline karşılık, ikincisinde her zaman haşyet derinlikli bir maiyyet mazhariyeti söz konusudur. Onun içindir ki pek çok temkîn erbabı, istidat ve irfanları ölçüsünde hep heybet mülahazasıyla oturup kalkmış ve haşyet soluklamışlardır. Üns ufkunda ârâm eden bazı ebrâr(31) ise, demiş, üns yörüngeli hareket etmiş ve halvete müteveccih bulunma yolunda yürümüşlerdir.
[ÜNS MÜLAHAZASINA İCMÂLÎ BİR BAKIŞ – Çağlayan -Kalbin Zümrüt Tepeleri Agustos 2017 ]
***
Ebrâr(31); iyiler, hayra kilitlenmiş kimseler, riyazet ve ahlâkî istikametle Hakk’a ermeye çalışan birr u takva erleri(31).. ve özleri-sözleri doğru, hayatlarını kılı kırk yararcasına yaşayan Hakk’ın sadık kulları demektir.
…
Ebrârın diğer kesimi ise, her zaman Mişkât-ı Nübüvvetin ziyası altında hareket ettiklerinden, hep dengeli davranır, her hamle ve hareketlerini vahy-i semâvî, kalb ve aklın vesâyetinde plânlar ve seslendirirler. Şer’î meseleleri doğru anlar ve iltibaslara meydan vermeyecek şekilde yorumlarlar. Eşyanın perde önü ve perde arkasıyla alâkalı mülâhazalarında hep muvazeneyi korur, vecd u istiğrak hâlleriyle alâkalı zuhurat ve ihsaslarını “usûlü’d-din” prensipleriyle tashih eder ve istinbatlarını çevrelerine öyle sunarlar.
Her zaman dünyayı, enbiyanın kriterleriyle değerlendirir, kalben ona karşı tavırlarını belli etmenin yanında, Hak güzelliklerinin meşheri, ilâhî isimlerin tecelligâhı ve ahiretin de tarlası olması itibarıyla da ona gereken ihtimamı göstermede kusur etmezler. Bunu yaparken de, bütün gayretleriyle Hak hoşnutluğu ve ebedî saadet arkasında dur-durak bilmeden sürekli koşarlar; koşar ve ömürlerinin saat, dakika ve saniyelerini, yedi, yetmiş, yedi yüz veren başaklara çevirerek hep peygam-berâne bir azim içinde bulunurlar. Her zaman, gözlerini kendi üzerlerinde hissettikleri kitlelere karşı birr ü takva örnekleri(31) sergilerler. Her görüldükleri yerde birer işaretçi gibi O’nu hatırlatır, herkesi O’na yönlendirir ve O’nu gösterirler. Hâsılı bunlar;
“İşleri birr ü takva, düşleri birr ü takva,
Her zaman Hakk’a uyar ve halkı gözetirler.”
[VELİ VE EVLİYAULLAH (1)– Sızıntı -Kalbin Zümrüt Tepeleri 30 Eylül 2000 ]
***
TEVHİDNÂME -BAŞYAZI MÜZAKERESİ
SIZINTI-ÇAĞLAYAN BAŞYAZILARI PENCERESİNDEN
[31] BİRR U TAKVA ERLERİ “EBRÂR” ZÜMRESİ :
Gönül insanı, hayatını Kur’ân ve Sünnet çizgisinde Hak dostluğu (vilâyet), takva, azimet ve ihsan şuuru çerçevesinde yaşar.. benlik, gurur, şöhret gibi kalbi öldüren hislere karşı sürekli tetikte bulunur.. kendine nispet edilen güzellikleri “her şey O’ndan” deyip gerçek Sahibi’ne verir.. iradeye vâbeste işlerde de her zaman “ben”den kaçar, “biz”e sığınır.
[ BİR GÖNÜL İNSANI PORTRESİ_ Sızıntı Başyazı _Agustos 2000 ]
…
Bir yandan gözlerin görmediği, kulakların işitmediği nimetlerin sağanak sağanak yağması, diğer yandan da Cehennemin gayzla gürleyip öfkeyle köpürmesi ve mazhariyetlerine imrenilecek, istihkaklarından ürperilecek insanlarla her şey ebediyete akar durur: “Takva erbabına geleceğin en güzeli vardır: Adn Cennetleri, ardına kadar kapıları açılmış, (onlar da, bu Cennetler içinde) tahtlara yaslanmış olarak (çeşit çeşit) meyveler ve içecekler isterler. Yanlarında da, gözleri eşlerinin üzerinde, dilberler vardır.” “(Orada) azgınlara da en kötü bir azap (söz konusudur): Gider Cehenneme yaslanır; o ne kötü bir istirahat döşeğidir! Tadıp duymaları için (onlara) kaynar bir su ve bir de irin (verilir), bu türden daha çift çift azaplar…”
[ ÖLÜMÜN HATIRLATTIKLARI VE ÖTESİ_ Sızıntı Başyazı _Ocak 1997]