TEVHİDNÂME İLE KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİNE YOLCULUK (42.BÂB) 

GÜNCELLENME TARİHİ: 20 NİSAN 2020 // 27 ŞABAN 1441 PAZARTESİ

 (TEVHİDNÂME-42):

Allah’ım!

Liyakatimize bakarak değil, rahmetinin vüs’ati ve kereminin nihayetsizliğine uygun, ledünnî bir yolla bizleri “reşâd-ı kâmil (56)  ile serfiraz kıl; tâ ki doğru yolu gören, gönül itibariyle Hakk’a uyanan; kalben ve fikren Allah’a vuslatın önündeki mâniaları bertaraf ederek duygu ve düşünceleri itibariyle Hak maiyetine ermiş bulunan kimseler zümresine ilhak olalım. Olalım da, Sen’den gayrısının yol göstermeleri ve nasihatlerinden müstağnî kalabilelim!

***

42.BÂBIN DUASI  (YAKARAN GÖNÜLLERDEN…)

Ey doğru noktaya ulaştıran Reşîd!

Ey maiyet ufkuna erenleri ünsünün tarif edilmez güzellikleriyle sarıp sarmalayan Enîs!

Bize tam bir marifet ve aşkın bir hikmet lutfet ki, mevcudâtta esrârına muttali olmadığımız hiçbir hakikat kalmasın.

Ve yine o marifetle âyetlerin hakikatini idrake mâni olan bütün zulmet perdelerini kaldıralım.

Muhabbet, sevgi, rüşd ve reşâdın müheyyicâtı ile kalblerimizde ve ruhlarımızda tasarruf edebilelim. 

ey Reşîd, dosdoğru yola bu şaşkın kulunu da ilet ve ey kullarının günahlarını örtüp onların yakışıksız davranışlarına hüsn-ü muamelede bulunan Sabûr, sabır istikametindeki azmimi sürekli kıl ve irademe fer ver.

Allahım! Bizi dünyada hicap ve perdeleri kaldırıp basar ve basîretleri açan keşfe mazhar kıl. Ahirette de Cehennem ateşinden koru ve Cennet’inle, Cennet’te cemâlini rü’yet ve müşahede ile mükafaatlandır. Böylece her iki cihanda bizi maiyetinle serfiraz kıl.

 

***

TEVHİDNÂME MÜZAKERESİ

KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ PENCERESİNDEN 

 [56] REŞÂD-I KÂMİL – HAK MAİYETİNE ERMİŞ BULUNAN KİMSELER ZÜMRESİ :

Cihad-ı ekber veya sofiyece mücahede –başta da işaret ettiğimiz gibi– nefs-i hayvanînin çirkin ve sevimsiz isteklerine, şeytanın sinsi vesveselerine, cismaniyet ve bedenin aşırı arzu ve “dayatma”larına karşı birer iradeli varlık olduğumuzu ortaya koymak, his, şuur, idrak ve kalb-i insanînin bir diğer unvanı sayılan “latîfe-i Rabbaniye”ye karşı saygılı olma savaşınıvermektir. Evet, işte bu mânâda bir cihad, cihadların en büyüğüdür; böyle bir büyüklüğü ihraz eden insan da Allah nezdinde, kadri yüce, O’nun maiyetine mazhar olma mânâsına çok büyük sayılabilir. (56) 

[ MÜCAHEDE _ Çağlayan-  Kalbin Zümrüt Tepeleri _Ocak 2020 ]

Bir de “Râşid(56), rüşte ermiş…  “Reşâd” var ya!.. “Allahım bizi öyle bir rüşte erdir ki, Senden gayrı kimsenin yol göstermesine ihtiyaç hissetmeyelim ve mâsivânın saptırmasından korunmuş olalım!..”

Reşâd… “Râşidîn” onlar; gözü açılmış, basireti açılmış, her şeyi mahiyet-i nefsü’l-emriyesine uygun, doğru görüyor, doğru değerlendiriyor ve doğru neticelere ulaşıyorlar.

[ RÜŞD _ Çağlayan-  Kalbin Zümrüt Tepeleri _Temmuz 2017 ]

 

Huzuru, hak erinin, kendi hesabına gaybûbet yaşaması ve Hakk’ın özel teveccühleriyle “maiyet” ufkuna ermesi(56) şeklinde yorumlayanlar da olmuştur. İnsanın gaybûbeti, çevresinde olup bitenleri görmemesi, duymaması, dahası maiyet ihsaslarının derinlik ve temâdîsi nisbetinde kendini bile hissetmeyecek hâle gelmesi, iç ve dış dünyasıyla hâlî ve zevkî istiğraklar içinde bulunması ve sonunda Sultân-ı hakikatin, onun benliği dâhil her şeyi silip süpürüp götürmesi ve kendini tam duyurup hissettirmesidir ki, buna, görülmesi gerekeni görüp, görülmeye değmeyenlerden kat’-ı alâka etme de diyebiliriz.

[ HUZUR  _ Çağlayan-  Kalbin Zümrüt Tepeleri _Kasım2010 ]

 

 ***

TEVHİDNÂME -BAŞYAZI MÜZAKERESİ

 [56] REŞÂD-I KÂMİL – HAK MAİYETİNE ERMİŞ BULUNAN KİMSELER ZÜMRESİ :

Bir gün, bu niyazlar ve içten içe sızlanmalar gider gayretullaha dokunur ve -hep olageldiği gibi- tiranlar, tiran bozmaları da hak ettikleri belayı bulurlar. Onlar kahr u tedmîrle yerle bir edilir; Hak’la beraber olma mazhariyetini paylaşanlar da kurtuluş sevinciyle beraber kahrolup gidenlerin acısını derinden derine duyarak doğru bildikleri yollarında yürürler Hak maiyetine doğru.

Dünden bugüne âdet-i sübhâniye hiç değişmemiştir. Mazlum ve mağdur iniltilerinin yanında zalim ve tiran hırıltıları da devam edegelmiştir. Bir gün bu ah u efgan varıp gayretullah ufkuna dayanınca da müstebit ve mütehakkimler gidip kendi kazdıkları kuyuya düşmüş, hep Hak deyip duran temiz vicdanlarsa onlardan çektiklerini unutarak onlar için inleyip durmuşlardır.

[KENDİYLE YÜZLEŞMEDE PEYGAMBER UFKU (4) _ Çağlayan-  Kalbin Zümrüt Tepeleri –Mayıs 2018 ]